Melih Anık’ın Ben Patronum Eleştirisine Dönük Tepkisellik

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Ömer F. Kurhan

Tiyatromuzda son zamanlarda izlediğim tartışmalardan birisi de Aksanat Yeni Kuşak Tiyatro’da Mehmet Ergen’in yönettiği “Ben Patronum” oyunuyla ilgili olanı. Düzenli olarak yazılarını okumaya çalıştığım tiyatro eleştirmenlerinden Melih Anık, bu oyunla ilgili sert denilebilecek bir seyirci tavrı koymuş ve “Aksanat Yeni Kuşak Tiyatro’ya ve Mehmet Ergen’e Yakışmadı” demiş. Yazısını, “Bu oyuna ayırdığım 2 saat, benim için boşa gitmiş bir zamandır. / Ama içimi acıtan şey, utanmamız gereken bir durumda ‘eğlenebilmektir’” diyerek bitirmiş.

Kuşkusuz Melih Anık sayfalarca sürmesi olası bir oyun çözümlemesi yapmamış, bir eleştirmen olarak en başta metnin yetersizliğini ve yüzeyselliğini vurgulayan bazı tespitlerde bulunup seyirci bakış açısıyla ulaştığı sonuçları açıklamış. Eğer Melih Anık’ın eleştirilerine genelde inanan bir seyirciyseniz, oyuna gitmezsiniz ya da bu nasıl bir “boşa gitmiş bir zamandır” sorusunun yarattığı meraka teslim olup yine de gidebilirsiniz.

Melih Anık’ın sıkı tiyatro seyircisi portresinin tersine sezon boyunca çok az sayıda oyun seyreden bir tiyatrocu olarak, ister istemez eleştirmenlerimizin oyunlar hakkında neler yazdığına dikkat etme eğilimindeyim. Bir de yakın çevremden insanların ne dediklerini dinler ve oyunlar hakkında ona göre bir yargıya ulaşmaya çalışırım. Dolayısıyla, tanıtımcılığa prim vermediğini bildiğim, tartışmaya açık bırakmakla birlikte daha ziyade bireysel bakış açısını / kavrayışını vurgulamayı seven bir eleştirmen olarak Melih Anık’ın söyledikleri de önemlidir benim için. Sadece seyirci olarak değil, uygulamacı bir tiyatrocu olarak da ne demek istediğini anlamaya çalışırım.

Şu söylenmiş, bu söylenmiş… Aslında eleştiri disiplini açısından kritik soru belli: “Ben Patronum” oyunuyla ilgili Melih Anık’ın eleştirisi etrafında başlayan tartışma ya da polemik kapsamlı bir oyun çözümlemesine doğru evrim geçiriyor mu?

Kısmen Tiyatro Dünyası sitesinden, daha kapsamlı olarak Melih Anık’ın kişisel blogundan tartışmayı izleyenler, bu sorunun yanıtının kocaman bir hayır olduğunu kolaylıkla fark edeceklerdir. Tartışma büyük ölçüde eleştirmenin (bu vakada Melih Anık’ın) kişiliğine dönük saldırganlık biçimi almış. Zaten aksi olsa şaşardım; tiyatromuzun derinleşme eğilimindeki tartışmalara, çözümlemelere sahne olduğuna tanık olmak mümkün mü?

Melih Anık Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’ne üye mi, bilmiyorum. Fakat TEB’den eleştirmenlerimizin, konusu neredeyse tamamen oyun eleştirisinden eleştirmenin kişiliğine kaymış tartışmaya ilgi göstermelerinde fayda olduğunu düşünüyorum. Hatta “Ben Patronum” ile ilgili Melih Anık eleştirilerinin yoksa bizim fark edemediğimiz bir art niyet mi içerdiğine, eleştirinin eleştirisi sınıfına sokulması ihtimal dışı görünen ve hakaretin sınırlarında gezinen tepkilere hak verilip verilemeyeceğine dair bir açıklama da yapabilirler.

Yeri gelmişken, TEB Başkanı Üstün Akmen’in Tiyatro… Tiyatro… dergisinde “Özdemir Abi’ye Mektuplar” başlığı altında yayınlanan, Melih Anık’ın “boşa gitmiş bir zaman” olarak nitelediği oyunları alaya alan, hicveden yazılarının fanlarından birisi olduğumu belirtmek isterim. Tanıtımcı anlayışın sınırlarını zorlayan, bazen fersah fersah geçen eleştiri yazıları her zaman ilgimi çekmiştir. Tiyatromuzda fazlasıyla yaygın ve buram buram tanıtım kokan “eleştiri” yazıları karşısında “Özdemir Abi’ye Mektuplar”, gerçekten de hem öğretici hem eğlendiricidir.

Şimdi denilebilir ki, bu yazıyı yazarken amacın ne, Melih Anık’ı savunmaya mı çalışıyorsun?

Bence hiç kimse art niyetli düşünceler geliştirmesin; çünkü bir eleştirmen olarak Melih Anık’ın hedef tahtasına benim de oturmam, ciddi bir ihtimal olarak belirmiş durumda. Melih Anık’ın “Nedim Saban’ın Mesajı ve Tiyatrocunun ‘Ruh’ Hali” yazısında dramaturg olarak çalışmalarında yer aldığım “Leyla’nın Evi”ne de referans yapılıyor. Eğer şiddetli yol kazaları yaşanmazsa, oyunun ön gösterimleri bu sezon sonuna doğru yapılacak. Önümüzdeki sezonun başında ise muhtemelen nihai biçimine kavuşacak. Bence özellikle ön gösterimler sırasında Melih Anık gibi eleştirmenlere ihtiyacımız olacak. Belki bu defa bir fark yaratabilir, oyun çözümlemesine katkı niteliğinde ve yol gösterici de olabilecek tartışmalar yaşama şansını yakalayabiliriz.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Ömer F. Kurhan

Yanıtla