Garajİstanbul İstanbul Portreleri’ni Çizebiliyor mu?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Garajİstanbul, tiyatroya kazandırdığı yeniliklerle kendinden sıkça söz ettiren bir kurum. Çağdaş gösteri sanatlarını icra eden toplulukların buluşma noktası olmak hiç de kolay olmasa gerek. Batı tiyatrosunun birbirinden seçkin örneklerini sanatseverlerin beğenisine sunan grup, İstanpoli (başka İstanbul var) projesinin üçüncü ayağı olan “İstanbul Portreleri Aktris Adayları ve Aktrisler” isimli performansla (!) seyirci karşısına geçiyor.

 Kassas, Kariyer Bitiren derken İstanbul Portreleri İstanbul’u bize göstermek için sunulan ilginç bir deneme. Belçikalı yönetmen Michael Laub tarafından 2002 senesinde Hamburg’ta ilk kez oluşturulan gösteri, Türkiye’de kendi alanında bir ilk olma özelliği taşıyor. Hamburg çalışmasında Laub, tiyatronun şoföründen temizlik işçisine dek içinde oyuncu olma hevesi taşıyan herkesi sahneye çıkartmış; sahneye çıkma arzusunu tezat hayat öyküleriyle bir bütünlük içinde seyirciye sunmuş; yaptığı kolajın Avrupa çapında değer görmesi ile kültürel farklılıkları olan diğer ülkelerde de bu tarz çalışmalar yapmaya eğilmiş. Sahneye yerleştirilen canlı performanslarla kendi içinde bütünlük yakalamaya çalışan Michael Laub, Garajİstanbul çalışmasıyla tam bir hayal kırıklığı yaratıyor.

 2002 yılında Hamburg Schauspielhaus oyuncularının altışar dakikalık portrelerinden oluşan bir oyunun başarısı, spesifik olarak teatral bir etki doğurmuş olabilir. Bu etkinin bazı gerçekleri örtmeyeceğini bilmek gerekir. Kültürel olarak dilini bilmediğiniz bir ülkede yapacağınız aynı performans size kendi içinde bütünlüğü olmayan, sıradan bir iş olarak geri dönebilir. Yönetmenin İstanbul portresi çizmek için neden sadece kadınları kullandığını sormak lazım. Yarım kalan öykülerle, anlatılmak istenenin ne olduğunu anlamak isteyen seyircilerle içinde bulunduğumuz toplumu ne derece sahneye aktarabilirsiniz? Salt kadın anlatılarından oluşan bir performansın eksik yönlerini tahmin etmek hiç de zor değil. Sahneye çıkma heveslisi kişiler ve sahneye çıkan profesyonel oyuncular aynı karede, evet ama oyuncular arasındaki bütünlük nerede?

 Oyunda Ahu Güral, Aslı Bostancı, Ayşe Burcu Eren, Berrin Karabaş, Dilşah Demir, Filiz Altıntaş, Günce Miraç Dizman, Makbule Tüzüner Sare, Ciğdem Tekelioğlu, Demir Seher Şentürk, Sevgi Keskin, Suzan Elif Kılınç, Yasemin Öztürk canlı anlatılarda; Perihan Kurtoğlu, Zeynep Gülçin Yurdabak & Serpil Semra Yurdabak ise video gösterilerinde yer alıyorlar.

 Bağımsız olarak sahnede olan/olmayan kadınların anlattığı öyküler çok önemli bir yerde duruyor. Hayat maceralarının ardında yatan bastırılmış gerçekler; acılar, üzüntüler, sevinçler, tutkular her episodda içtenlikle hissediliyor. Ama anlatıların tamamlanmaması, her konunun kendi içinde bağımsız kalması Michael Laub’u büyük bir sıkıntıya düşürüyor. Yönetmen bu sıkıntıyı fark etmemiş olacak ki konuyu böyle sahneye aktarmayı uygun bulmuş. Tiyatronun tek taraflı duygu yoğunluğunu kaldıramayacağını bilmeyen Laub, sadece sahnede kendi kendisine konuşan oyuncu prototipleri yaratıyor. Oluşturduğu gösterisine performans diyen yönetmen büyük yanılgı içinde. “İstanbul Portreleri Aktris Adayları ve Aktrisler” başarısız bir sahne denemesi olabilir.

 İstanpoli projesi başarılı iki performanstan sonra, ne olduğunu anlamakta güçlük çektiğimiz üçüncü ayağını tiyatro izleyenlerin beğenisine sunuyor. Sahnedeki gösteri (!) bir psikolog koltuğunu hatırlattı bizlere. Dilerim sizler beğenirsiniz. Oyun Garajİstanbul’da izlenebilir.

tiyatronline.com

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla