Sön Artık, Hadi Sön…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Shakespeare ve Can Baba ile bu haftayı sonlandırırken, yolluğumuzu da müzikolog Emre Arıcı’nın “Naum Tiyatrosu – 19. yüzyıl İstanbul’unun İtalyan Operası” üzerine yazdığı kitapla veriyoruz… Mekân ve müziği de es geçmiyoruz!

“Yarın… / Yine yarın… / Yine yarın… / Sürüklenip gidiyor böyle bu boş yaşam / Kayıtlı zamanın son hecesine kadar / Dünlerimiz ise, onca budalaya ışık tutup / Toprak altına giden yolu gösterdi, o kadar / Sön artık, hadi sön, ömrü kısa kandil / Yaşam dediğin yürüyen bir gölge / Bir garip oyuncu / Bir hışım sahnede dolanıp boy gösteriyor / Sonra haber çıkmıyor zavallıdan / Yaşam, bir masal kaçığın birinin anlattığı / Şamata ve öfke dolu baştan başa / Hiç bir anlamı yok” diyen İngiliz şair ve tiyatro yazarı William Shakespeare.

Şiirde yer alan “Hiçbir anlamı yok”un karşılığı her bünyede aynı adrese çıkmayabilir ama “Yaşam bir masal, kaçığın birinin anlattığı” satırının altına bir not düşülür kanısındayım; hem de en koyusundan. Shakespeare’ın 1564-1616 yılları arasında yazdığı bu eserleri hâlâ geçerliliğini koruyor. Bu da kaleminin dehşet göreceliğini gösteriyor zaten.

Shakespeare’ın bu meşhur sonelerini bilmeyen yoktur. Hayatın makam durduğu anları işler içinize, okuduğunuzda her dize. Tabii Can Yücel çevirisiyle daha da kendinden geçer şiirler. “Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür / O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür” diyen Can Yücel… (Dalarız bi vakit yine Can Baba girizgâhına.)

Bugünlerde memleketim gerçekliğinde; “Hiçbir şey anlamıyorum, anlamak da istemiyorum. Olaylarda kalmak istiyorum. Anlamamaya karar vereli çok oluyor, anlamak istersen olaydan sıyrılmak gerekir. Oysa ben yalnız olayda kalmak istiyorum.” Repliğini söyleyen, Dostoyevski‘nin Karamazov Kardeşler romanının kahramanı İvan Karamazov gibiyim. O yüzden şimdilik tarihe ışık tutan bir çalışmayı paylaşmak istiyorum bundan sonraki akıntıda…

NAUM TİYATROSU’NA DOĞRU

Müzikolog, orkestra şefi, besteci Emre Aracı’nın “Naum Tiyatrosu / 19. yüzyıl İstanbul’unun İtalyan Operası” adlı kitabı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Bundan önceki “Donizetti Paşa – Osmanlı Sarayı’nın İtalyan Metrosu” kitabıyla biz tarih meraklılarını ihya eden Aracı, bu defa 19. yüzyıl İstanbul’unun İtalyan Operası olan “Naum Tiyatrosu” üzerine geniş kapsamlı bir çalışmayla karşımızda.

İtalyan operasının 19. yüzyıl İstanbul’unda ciddi anlamda filizlenmeye başlayarak geliştiği Beyoğlu’ndaki Naum Tiyatrosu, yandığı 5 Haziran 1870 yılına kadar yaklaşık 30 yıl boyunca şehrin kültür ve sanat hayatında çok önemli bir rol oynamış.

Bugün yerinde (Hristaki Pasajı) Çiçek Pasajı’nın bulunduğu sahne, ilk olarak illüzyonist Bartolomeo Bosco tarafından inşa edilmiş ve ardından idare arsa sahibi olan Halepli Naum Ailesi’ne geçerek zaman içerisinde Naum Tiyatrosu adını almış. 1848’de kârgir olarak yeniden inşa edilen bina, Sultan Abdülmecid’in de maddi ve manevi desteğini almış ve İstanbul’da opera sahneleme imtiyazını da kazanarak bir tür imparatorluk tiyatrosu haline gelmiş. Aracı’nın yerli ve yabancı pek çok kaynağı tarayıp, arşiv belgelerini inceleyerek bir araya getirdiği bu kaynak kitapta, Naum Tiyatrosu inşaatından yok oluşuna, sanatçı profilinden seyirci mozaiğine, sahnelenen opera repertuvarından varyete temsillerine, karnaval balolarından yaşanan skandallara kadar pek çok değişik yönüyle ilk defa kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.

Temel atma töreninde, Gaetano Donizetti’nin ağabeyi Giuseppe Donizetti’nin hazır bulunduğu, Gustave Flaubert’in Lucia di Lammermoor operasını seyrettiği, Sultan Abdülaziz ile birlikte istikbalin İngiltere kralı VII. Edward ve eşinin, ardından Avusturya İmparatoru Franz Joseph’in opera izledikleri, sahnesinde La Scala’dan Metropolitan Operası’na, Covent Garden’dan Viyana Operası’na kadar kariyer yapan değişik sanatçıların rol aldığı, Callisto Guatelli’nin operalar sahnelediği, Angelo Mariani ve Luigi Arditi gibi önemli şeflerin direktörlük yaptıkları, Adelaide Ristori’nin başrole çıktığı, Henryk Wieniawski ve Pablo de Sarasate’nin konser verdiği, Charles Dickens’ın dünya basınına tanıttığı Naum Tiyatrosu’nun burada ortaya çıkan şaşırtıcı tarihçesi İstanbul’un bir buçuk asır önceki kültür hayatına yakından tanık olmamızı sağlıyor.

Naum Tiyatrosu – 19. yüzyıl İstanbul’unun İtalyan Operası ve Türkiye’nin tarihsel opera serüvenini merak eden herkesin okuması gereken bir başvuru kaynağı niteliğinde. Yerli ve yabancı pek çok kaynağı tarayıp, arşiv belgelerini inceleyerek bir araya getirilerek oluşturulan, 406 sayfalık bu kaynak kitap, Aracı’nın üç yıldan fazla zamanını almış. Ve ortaya bir başyapıt çıkmış. Koyu bir opera tutkunu değilimdir ama tarihe merakım bana uzak dediğim operayla dansını daha da şevkli okumama neden oldu. Önerisi benden, takdiri sizden!

memisbetul@gmail.com

Habertürk

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.