O Hep Sorunlarla Boğuştu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Kanser tedavisi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde hayata veda eden tiyatro sanatçısı Beklan Algan dün İstanbul’da toprağa verildi. Algan için Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen törende arkadaşları, eşi Ayla Algan ile kızı Sevi Algan, sanatçının başında mum yaktı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, yaptığı konuşmada, Beklan Algan’ın tiyatro duayenlerinden olduğunu belirterek, yerinin doldurulamayacağını söyledi. Başkanın konuşmasının ardından Beklan Algan’ın birlikte çalıştığı arkadaşları, onunla ilgili anılarını anlattı.

Tuncel Kurtiz, sağlığında kıymeti anlaşılamayan Beklan Algan’ın ölümünün büyük bir kayıp olduğunu söyledi. Kurtiz, “Yaptığı her işle geleceğe ışık tutan bir sanatçıdır. Bugün ve gelecek arasında köprü kurmuş bir sanatçıdır. Türkiye’nin kaybı büyüktür ve bu kayıp ileride anlaşılacaktır” dedi.

Algan, törenin ardından Teşvikiye Camii’nde kılınan namazın ardından Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Usta oyuncu Kenan Işık, Beklan Algan’ın ardından Taraf için şunları söyledi: “Bir sevilenin ardından, onun değerine vurgu yapmak için yeri doldurulamaz, denir. Kötü haberin şokunu atlatınca zihnime üşüşen bin bir hatıranın ve düşüncenin içinden bütün çıplaklığı ve umarsızlığıyla sadece bu cümle kaldı geriye. Ne kadar yerli yersiz kullanmışız bu cümleyi, ne kadar hovardaca harcamış, heba etmişiz. Peki Beklan için ne diyeceğiz? Onun yeri doldurulamaz çünkü; bütün ömrünü tiyatroya, tiyatronun sorunlarına adamış bir sanatçıydı o. Sanatın devrimci özünün, sürekli kendini yenileyerek değiştiren ve daha mükemmel insana dönüştüren gücünü, sanatın mevcut ideolojiler, yerleşik geleneksel anlayışların çok ötesinde yeni ve devrimci ideolojiler üretilebilecek bir alan olduğunu fark etmiş ve bütün çalışmasını bu tez üzerine inşa etmeye girişmişti. Tiyatronun bir ilişki kurma sanatı olduğunu, bu nedenle de sahnedeki canlı oyuncu insanla seyirci insan arasında kurulacak bilimsel ve estetik temelli ilişkinin neden ve nasıl olması gerektiğini bilebilmenin, uygulayabilmenin ancak akademik bir çalışmayla mümkün olacağı gerçeğinden yola çıkarak Şehir Tiyatroları bünyesinde bir ‘Tiyatro Araştırma Laboratuarı’nın kurulmasına öncülük etmişti. Ama derdini anlatamadı kimseye. Ve sonunda TAL kapatıldı.

TAL’i yeniden faaliyete geçmesi benim sanat yönetmenliği yaptığım döneme kısmet olması yegâne tesellim. O dönemde başlatılan ‘Anadolu İnsanının Kültürel Kimliğinde Oyun’ başlıklı çalışmanın temel gerekçesi Beklan’ın ‘tiyatroda yaratıcı kimdir?’ sorusuna cevap aramaktı. Kimdir oyuncu? Seyirci kimdir? Biz kimlerle, kimler için tiyatro yapıyoruz?

Bir röportajında ‘… Üzerinde yaşadığımız bu coğrafyanın, bu coğrafyada var olmuş bütün uygarlıkların, kültür birikiminden, zenginliğinden neleri süzüp almalıyız ki, bu değerleri bugüne, bu çağa, kendine özgü modern bir estetikle taşıyabilelim. Bunun için halk şiirimiz, divan şiirimiz, folklorumuz, hat sanatımız ve musikimizden beslenmekten başka yolumuz, çaremiz yok… Bunu yapamadığımız sürece “oyun tuttu” nakaratlarıyla avunup, sadece birer kültür ve sanat ithalatçısı olarak kalırız. Kimse; ben bilerek, farkına vararak taklit ediyorum demez. Demez ama ister istemez, kültür emperyalizminin bizlere empoze ettiği projenin misyonerleri olur.’ demişti.

Bu tezlerini pratiğe geçirmek için bıkıp usanmadan çalıştı.”

Taraf

 

Paylaş.

Yanıtla