Tiyatro Bitti, Kâğıt Toplamaya Devam!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Hayatlarında hiç tiyatroya gitmemiş dört kâğıt toplayıcısının kendilerini oynadığı ‘Dağaçar Bey ve Çöpün Altın Tektoniği’ adlı oyun, iki gündür Garajistanbul’da gösteriliyor. Daniel Wetzel ve Helgard Haug’un yönettiği oyunun, ‘sahne ışıklarından terleyen’ oyuncuları, ışıklar sönünce gerçek hayatlarına, yani çöpten kâğıt toplamaya dönecek.

Avrupalı performans grubu Rimini Protokoll, Garajistanbul’da iki gündür ‘Dağaçar Bey ve Çöpün Altın Tektoniği’ oyununu sahneliyor. Oyun oynanmasına oynanıyor ama ortada ne bir metin var ne de oyuncu. Çünkü bırakın oyunculuğu, hayatında hiç tiyatroya bile gitmemiş dört kâğıt toplayıcı var sahnede. Işıkların altında gerçek hayat hikâyelerini anlatıyor.

Rimini Protokoll, daha önce Prometheus Atina gösterisinde yine benzer bir uygulama ile çıkmıştı karşımıza. Tiyatro deneyimi olmayan yüz kişiyi Prometheus oyununda sahneye çıkaran ekibi izlemeye giderken beklentimiz yüksekti. Salondaki izleyicinin yarısından fazlası yabancı. Bir yolunu bulup, kulisten içeri kafamızı uzatınca birazdan izleyicilere gerçek hikâyelerini anlatacak kâğıt toplayıcıların heyecandan tiril tiril titrediğini görüyoruz. Yönetmen Daniel Wetzel, teknik direktör edasında oyuncularına taktik veriyor. Seyirciler koltuklarına yerleşirken oyunculardan biri dekorun arkasından kafasını çıkarıp seyircileri süzüyor. Kimlerin geldiğini merak ettiği her halinden belli. Işıklar kararıyor. Tok bir ses çarpıyor salonun duvarlarına. Roman kâğıt toplayıcı Bayram, musalla taşına uzanır gibi sahnenin önüne uzanıp rüyasını anlatıyor. Tablo değişiyor. Urfalı akrabalar Abdullah Dağaçar, Aziz İdil Kurt, Mithat İçten hayatlarında ilk defa sahneye ayak basıyor. Birinin eli titriyor, biri gözlerini kaçırıyor seyirciden. İlerleyen sahnelerde heyecan yerini özgüvene bırakıyor. Bayram, yanımızda oturan eşi ve oğlunun gözlerinin içine bakarak ‘Mesleğimde uzmanım, 20 yıllık deneyimim var. Özgürüm, çünkü kaybedecek bir şeyim yok.’ diyor.

Ardından Aziz espriyi patlatıyor: “Özgürüm, elhamdülillah Müslüman’ım.” Oyunun geçiş bölümlerinde yaşadıkları yerler, sokaktaki halleri, İstanbul sokakları, kâğıt toplama depoları bark vizyona yansıtılıyor. Sahnedekiler çocukluktan başlayarak hikâyelerini, projeye nasıl dahil olduklarını, neden kâğıt topladıklarını, İstanbul’a nasıl geldiklerini uzun uzadıya anlatıyor. Bazı zamanlarda hayali devreye girip Karagöz gösterisiyle hikâyelerin anlatımına renk katıyor. Hepsi sahnede birbirleriyle normal hayatta konuşur gibi konuşuyor, birbirlerine replik veriyor, kostüm değiştirmeyi unutan küçük harflerle uyarılıyor. Biri espri yaptığı zaman diğerleri kendini tutamıyor, gülüyor. Bu da oyuna ayrı bir doğallık ve renk katıyor. Yöresel fincan oyunlarını oynadıkları zaman salon birden kahkahalara boğuluyor. İstanbul’un yedi tepesi yedi fincan ile özdeşleştirilip içlerinden birine altını temsilen yüzük konuyor. Büyük şehrin taşı ve toprağının altın olmadığının farkına yıllar önce varan kâğıt toplayıcılar oyun da olsa yüzüğü bulup ilk defa zengin oluyor. Gösteri, oyuncuların hayallerini dillendirmesiyle sona eriyor. Selamlama faslına geçiliyor. İçlerinden bir tanesi, Türkçe bilmeyen yönetmenini ‘hadi gel be ya’ diye bağırarak ite kalka sahneye çıkarıyor. Oyun normal olmayınca selamlama da anormal oluyor haliyle. Oyuncular düğün salonu sahibi gibi sıraya girmiş, kapının önünde tebrikleri kabul ediyor. Kokteyl yeniden başlıyor. Kâğıt toplayıcılar bir köşede oyunun kritiğini yapıyor: Bence tiyatro çok güzel bir şey. Gösterimiz iyiydi de lüzumsuz sahne ışıkları adamı çok terletiyor be ya!.. Oyuna adı verilen Abdullah Dağaçar’a ‘yarın gösteriler bitince hayatınızda ne değişecek?’ diye soruyoruz. Keyifleri kaçıyor, verdikleri cevap manidar: Köyümüze döneceğiz, paraya ihtiyacımız olunca koca şehrin kâğıtlarını toplamak için yeniden geleceğiz.

Gerçekçilik Akımı’na (Theater der Zeit) iyi bir örnek teşkil eden oyun, bu akşam 20.30’da son kez Garajistanbul’da sahnelendi . Oyun, önümüzdeki günlerde ise Atina, Almanya, Hollanda’da da sahnelenecek.

Ayhan Hülagü

Zaman

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.