Bir Çöküşün Dramı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

Rus edebiyatının etkili ve güçlü sesi, öykü ve oyun yazarı, gerçekçi edebiyatın kendine has öncüsü Anton Çehov’un ‘Vanya Dayı’ adlı oyunu Tiyatro Pera’da seyirci ile buluşmaya devam ediyor. Tiyatro Pera Sanat Yönetmeni Nesrin Kazankaya’nın çevirisi ve sahne yorumu ile ilk gösterimi Uluslararası 17. Tiyatro Festivali’nde yapılan Vanya Dayı’nın bu sezon gösterimi başladı. Nesrin Kazankaya’nın yönettiği oyunun dramaturjisi Şafak Eruyar’a, dekor tasarımı ise Başak Özdoğan’a ait. Yüksel Aymaz’ın ışık düzeni ve Fatma Öztürk’ün kostüm tasarımı ile yorumlanan oyunda deneyimli oyuncular Levend Öktem, Selçuk Yöntem, Nesrin Kazankaya, uzun yıllar sahnelerden uzak kalan Can Kolukısa, Aysan Sümercan, Linda Çandır ve Zeynep Özden görev alıyor.

Tiyatro Pera toplumsal ve sanatsal sorumluluğu, verili gerçekliği sorgulayan ve eleştiren tavrı ile ciddi sanat üretmenin bilincine dönüştürerek seyircisini önemli tiyatro yapıtları ile buluşturmaya devam ediyor. Sahneye taşıdığı oyunlarla insana, topluma ve içinde bulunduğumuz toplumsal ve siyasal yapıya yönelik eleştirel tutumunu sürdüren topluluk, Vanya Dayı ile bir kez daha insanın içinde bulunduğu sıkıntılı durumu ‘geçmiş, bugün ve gelecek’ bağlamında irdeleyerek insanın kendine, içinde bulunduğu yapıya ve kültürel kodlarına yabancılaşmasından oluşan bunalım ve karamsarlığını neden-sonuç bağlamında tartışmaya açıyor.

Anton Çehov Vanya Dayı’yı Rusya’nın çalkantılı bir döneminde kaleme alır (1896). Rusya yoksulluk, açlık ve zenginlik ve şatafat içindedir. İnsanlar içinde bulunduğu durumdan rahatsızdırlar ancak çıkış yolu arama konusunda atalet içindedirler. Bu durum onları umutsuzluk içinde karamsarlığa sürükler. Çehov bu insanların iktisadi, sosyal ve kültürel durumlarını gerçeğe yatkın bir tarz ve yaklaşımla irdelerken aynı zamanda onların içinde bulunduğu psikolojik çöküntüye de dikkat çeker.

Bir yanda emeği ve namusu ile geçim derdi yaşayan Vanya ve yeğeni Sonya diğer yanda hazıra konarak, üretmeden, hayatını gösteri ve şatafatla sürdüren Profesör Serebryakov ile onun genç ve güzel karısı Yelena arasında yaşanan çatışma, oyunun temel sorunsalını oluşturur. Çehov bu sade ve yalın çatışmayı toplumsal ve sınıfsal bir çatışmanın lokal bir alanı olarak belirler.

Yönetmen Nesrin Kazankaya sade bir dille çevirerek anlaşılır kıldığı Vanya Dayı’nın sahne yorumunda Çehov’un geçmişle gelecek arasında sıkışmış fakat bir türlü çıkış yolu bulamayan bu insanların hayat algılarını ve kültürel durumlarını yaşama biçimlerini ve psikolojik gelgitlerini tüm yönleri ile ayrıştırarak sahneye taşıyor. Bu insanların her birinin dramla dolu yaşamlarını, hüzünlü yaşantı parçası olarak pastoral bir tablo gibi sahneye asıyor. Oyunda her sahne doğru ve dengeli bir gerilimle kurgulanırken oyuncular bu yorumun en önemli anlatımcısı olarak öne çıkıyorlar. Oyuncuların her biri sesleri ve tavırları ile metnin anlamına uygun özel bir oyunculuk örneği ortaya koyarken aynı zamanda melodrama kaçmadan ölçüsü iyi ayarlanmış bir duygu yoğunluğu da yaşatıyorlar. Deneyimli oyuncu Levend Öktem Vanya Dayı’nın her halini iyi düşünülmüş, özenli bir oyunculuk örneği ile abartıya kaçmadan yaşayan bir figür olarak seyircinin beğenisine sunuyor. Doktor Astrov da izlediğimiz Selçuk Yöntem sahnede rahat tavırları ile dikkat çekiyor, yorumladığı rolü sürekli canlı tutarak seyirciye hem kendini izletiyor hem de Astrov’un hallerini izleyicinin takip etmesini sağlıyor. Sinemadaki mütevazı oyunculuğu ile göz dolduran Can Kolukısa sahne de bu ölçülü oyunculuğu büyük bir ustalıkla devam ettiriyor. Yansıladığı Profesör rolü ile bütünleşmiş oyunculuğu ile sesi ve tavrına yedirdiği profesörün içsel çelişkisi ve gündelik yaşantısındaki sıkıntılar gerçeğe yatkın bir üslupla sahneye taşınıyor. Profesörün genç ve güzel karısı olarak izlediğimiz Nesrin Kazankaya yorumladığı Yelena karakterini tüm yönleri ile ayrıştırarak canlı tutuyor ve yaşadığı değişimin her aşamasını inandırıcı bir oyunculuk örneği ile yorumluyor. Yelena’nın hayal kırıklığı, hüzünleri, umutsuzluğu ve arayışları Kazankaya’dan önemli fotoğraflar olarak sahneye yansıyor. Oyunun en masum, en içten ve en saf figürü olarak her iki kuşak arasında köprü işlevi gören Sonya’da izlediğimiz Linda Çandır, Tiyatro Pera’da görev aldığı her oyunda aşama aşama oyunculuğunu geliştiriyor ve kendini dönüştürüyor. Sempatisi ve tavırları ile göz dolduran Çandır, Sonya’nın yer yer romantik yer yer hüzünle bezenmiş taze yaşamını, yaşadığı bütün acılara rağmen yaşama sevincini yitirmeyen anlayışını yansılarken özenli bir oyunculuk örneği sergiliyor. Oyunun yönetmen yardımcısı da olan Zeynep Özden, Aysan Sümercan, Volkan Aktan, İlker Yeğin, Ömer İvedi, Oğuz Turgutgenç ve Evrim Artut da Kazankaya’nın rejisinin ve görsel anlatımının önemli bir unsuru olarak öne çıkıyorlar.

Onuncu yılını kutlayan Tiyatro Pera şimdiye kadar sergilediği oyunlarla İstanbul’un yerleşik tiyatrosu olma yolunda önemli yol kat etti. Bir dünya klasiği olan Vanya Dayı, Tiyatro Pera’nın doğru repertuar, ciddi yapım, nitelikli gösterim, sorumluğu olan bir sanat anlayışına sahip ve duyarlı bir grup olmasının son örneği olarak tiyatro tarihine yazılmayı hak ediyor.

Evrensel 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

Yanıtla