Gerçekten ‘Yok’ Böyle Bir Dans

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Aslı Barış’ın “Yok Böyle Dans” adlı yarışma programı hakkında kaleme aldığı, 15 Kasım 2010 tarihli Radikal gazetesinde yer alan, yazıyı yayınlıyoruz.)

Yarışmanın adı ‘cuk’ oturuyor, çünkü ortada dans namına henüz fazla bir şey yok; kötü makyaj, garip kostümler ve tutarsız bir jüri var.

Koltuğa kurulup, ‘Yok Böyle Dans’ ı izlemeye başladığımda amacım ahkam kesmek değildi. Katılanların hayatlarının dans okullarında geçirmiş olmadığının bilincindeyim. Sadece ilk bölümden bu yana gelinen noktayı merak ediyordum. Sessizlik yemini etmiş Leila Akçelik yerine Beyaz’ın jüri üyeliğine getirilmesi ve, açılışı sambayla yapan Azra Akın’ın savurduğu gür saçları tüm önyargılarımı temizledi. Her şey iyi gidiyordu.

Yazık ki zaping tutkuma yenildim; BBC’de yarışmanın İngiltere versiyonu ‘Strictly Come Dancing’in eski bölümleri yayınlanıyordu. Şarkıcı Alesha Dixon ve partnerinin ‘quickstep’ yaparken uçuşmalarını hayranlıkla izledim. ‘Yok Böyle Dans’ta erkek yarışmacıların da bu dansı yapması ister istemez kıyaslamayı doğurdu. Yavaş çekimde filmi andıran performanlarda kasıntı hali başrolde. Ortada ‘dans’tan daha ziyade ‘dikilime var. Kadın yarışmacılar da ‘kıvrak sambacı’ mesajı vermek için, oryantale göz kırpıyor. 

Fondöten patlaması

Bunlara takılmadım, derdim ‘olmaması gereken’ teknik hatalarla. Makyajla başlayalım; içimde bir bez kapıp otorbronzan ve fondotenin ‘kabasını alma’ dürtüsü, terleme sonucu boyanın parça parça akmasıyla tavan yaptı. Kostümler ayrı bir fenomen; ‘Sempatik ve halktan biriyim’ mesajını vermeye çalışan Eda Taşpınar, Galatasaray taraftarlarına özel üretilmiş perde püskülü tanıtımındaydı sanki. Cimbom püskülü furyasının diğer mağduru Defne Joy’a BJK formalı partneri eşlik etti. “Acaba bugün derbi mi vardı?” sorusuna yanıt aradım, yoktu. 

Jurinin eleştiri çıkmazı

Burcu Güneş’in saç renginden beş ton daha açık olan postişi, Burcu Esmersoy’un yarısını piste emanet ettiği aksesuarları ilgimi dağıttı. Defne’nin “Çılgınım ben tamam mı” hezeyanları, Bedük’ün “Nasıl bana komedyen dersiniz’” serzenişleri, Metin Arolat’ın “Aslında süperim ama bacağımı çarptım” paniğiyle program akıp gitti.

Jurinin puanlaması eleştirileriyle bağdaşmıyor. Herkese aşağı yukarı benzer puanlar verip, yarışmacıları halkın adaletine bırakıyorlar. Saygının ve sevginin dozajı arttıkça, eleştirinin sesi azalıyor. Tan Sağtürk’ün Güneri Cıvaoğlu’nun performansını “Dünyanın her sahnesinde beğenilecek bir dans’ olarak nitelendirmesi, Sait Sökmen’in Esmersoy’un yerlere kapaklanarak yaptığı şovu da “Seyrettiğim en güzel performans’ olarak yorumlaması bu yüzden. Sivri dilli Simon Cowell’lığa soyunan Lilia Kopylova gülümserken hataları ardı ardına sıralasa da, cümleleri Acun Ilıcalı’nın süzgecine takıldı, sözleri çevrilirken ‘yumuşatıcı’ eklendi. Beyaz da espri yapmadığı her dakika üstü kapalı olarak ‘niye komik değilsin’ eleştirisi aldı.

Aralarda BBC’ye de göz attım. Kostümler, makyaj, koreografi şahane. “Neden bizde böyle” cümlesinin fitillemesiyle dansları ‘sıkıcı’ buldum. Yüzümde hüzünlü bir ifade, değiştirdim kanalı.

Gecenin en iyi performansına imza atan Pascal Nouma birinci oldu, Metin Arolat elendi. Ama önemli değil, zaten herkes yarışmaya ‘eğlenmek’ için katılıyor. İşin içinde bölüm başına dağıtılan 10 bin TL yok; sadece sosyal sorumluluk projesine destek ve Türk halkına dansı sevdirme gibi ‘ulvi’ görevler var.

Aslı Barış

Radikal

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.