Bach’ta Bile Dans Ederiz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Sirkeci Garı 19 Aralık’ta Türkiye’nin her köşesinden onlarca dans grubunu ağırladı. ‘Red Bull BreaKings’ dans yarışmasının heyecanlı battle yani kapışmaları tarihi gara kurulan platformu hareketlendirdi. Önceleri bire bir yapılan break dans kapışmaları artık beşerli gruplar halinde yapılıyor. Yarışmanın jüri koltuğundaysa dört kez dünya şampiyonu olan Alman Flying Steps grubu vardı. Elemanlardan Vartan, Benny ve Cengiz ile konuştuk.

Break dans, hip-hop kültürünün unsurlarından biri. Amerika kökenli bu dans uzun süredir hip-hop severlerin olmazsa olmazlarından. Eğitimi önceleri sokaklarda veriliyordu. Bu dansı iyi bilenler yeni figürler ortaya çıkartıyordu ve bunlar yayılıyordu. 80’lerde dünyayı saran bu kültür bizde de tutuldu. Her kesimden hip-hop sever bu dansı benimsedi.

Almanya’da kurulan Flying Steps ekibi, bu dans için canını dişine taktı. Her gün saatlerce çalışıp değişik şovlar hazırladı. Beş kişilik ekibin dans pistlerinde tozunu attırmadığı ülke kalmadı. Arka arkaya dört kez dünya şampiyonluğu kazandıkları için artık jüri koltuğundalar. Red Bull BreaKings’nde de aynı görevi üstlenen ekip bir de şov yaptı. Üne kavuşmalarıysa Flying Bach projesiyle oldu. Johann Sebastian Bach’ın ‘Hammer Wood Klavier Sonat’ıyla bir saatlik performans hazırlayan ekip klasik müzikle break dansı birleştirdi.

17 YILLIK GRUBUZ GÜNDE 8 SAAT ÇALIŞIRIZ

Grubun kurucusu Berlinli Vartan Bassil (35) Flying Steps macerasının nasıl başladığını anlatıyor: “1984’te seyrettiğim Beat Street’ten çok etkilenmiştim. Arkadaşlarıma da izlettim. Sokakta saatlerce çalışıp birbirimize hareketleri gösterirdik. Çevremiz giderek genişledi ve yarışmalara katıldık. Teke tek yapılanlarda hünerlerimizi sergiliyorduk. 1980’lerin sonuna doğru video klipler çekip prodüksiyonlar yapmaya da başladık. Bunlar televizyonda da gösteriliyordu. 1993’te kurduğum grubun pek çok üyesi değişse de hep beş kişiydik.”

Bassil; break-beats, funk, pop ve hip-hop gibi türlerle de dans etse favorileri James Brown ve Run DMC: “20 yılda pek çok müzik ve dans akımını gördüm, hepsiyle dans ettim. Serbest stil ya da koreografi fark etmez. Baksana, Bach’la bile dans edebiliyoruz.”
Bir arkadaşlarının getirdiği Flying Bach projesi onları çok heyecanlandırdı. “Her zaman klasik müziğin olduğu bir projede yer almak istedik. Pek çok fikri harmanlayan bu projeye biz de bir şeyler katmak istedik. Klasik müzikle çalışmalar yapanlar olmuştu ama hiçbiri bizimkisi gibi değildi” diyen Bassil’in bu müzikle tek ilişkisi sağdan soldan kulağına çalınanlarla sınırlıydı.

DERS ÇALIŞIR GİBİ NOTALARI ÖĞRENDİK

Bassil; “Proje sahibi eserin notalarını tek tek çalıştırdı. Biz de üstüne koreografimizi oluşturduk. Haftanın altı günü sekiz saate yakın çalışıyorduk. Bunun üç saati notalarla geri kalanı da dansla geçiyordu. Eser, aslına uygun olarak yani çembalo ve piyanoyla çalındı.”

2009’da Berlin’deki Ulusal Galeri’de (National Gallery) Flying Bach’ın prömiyeri yapıldı. Ardından gelen 15 şov, kapalı gişe geçti. Bu çalışmadan gurur duyduğunu anlatan ekibe, klasik müzikle ilgili başka teklifler de geldi. “Kütüphanedeki klasik müzik kitaplarının sayısı hip-hop’ı geçti. İlerde bir orkestrayla da çalışmak istiyoruz” diyen ekip önümüzdeki yıl Almanya’nın 10 şehrinde gerçekleştirilecek turnenin ardından Avrupa’ya ve diğer kıtalara da geçecek. Bu şehirler arasında Viyana, Londra, Dubai, Stockholm, Paris, İstanbul ve Amsterdam var.

10 yaşında dansa aşık oldum CENGİZ ADEMOSKI (19)

Annemin ailesi Türkiye’den Makedonya’ya göçmüş. Fakat Türkiye’nin neresinden bilemiyorum. Ben 2001’de dans etmeye başladım. Kendimi iyi hissettiğim her müzikte dans etmeyi seviyorum. Bu dans ve müzikle 10 yaşındayken izlediğim Flying Steps’in klibiyle tanıştım. Gördüklerim çok hoşuma gitmişti. Sonradan arkadaşlarımla break dans çalışmaya başladım. Birkaç yıl sonra ben de gelişmeye başlamıştım. Yarışma ve etkinliklerde Flying Steps’ten Benny ile tanıştım. “Belki birlikte çalışabiliriz” dediğinde çok heyecanlanmıştım. Kısa bir süre sonra arayıp Red Bull Battle’da onlarla dans etmemi istedi. Sonradan ekibin tümüyle kardeş gibi olduk. 14’ümde kalıcı üyeydim. Dans için sürekli çalışırken bir yandan da vücut geliştirmeye başladım. Ekiple her yeri dolaşıyor ve en sevdiğim şeyi yapıyorum.

Okula gitmeye vakit bulamadım BENNY KIMOTO (30)

Annem İsviçreli, babam Japon. Almanya’ya okumak için geldim ama okuldan hiç hoşlanmadım. Pek çok sanat dalında eğitim veren bir okuldu; dans ve müzik eğitimleri alıyordum. Ben de diğerleri gibi Beat Street’i seyrettiğimde şok olmuştum. 1994 sonunda filmdekiler gibi olmak için her gün dans etmeye başladım. Okulla aynı anda Flying Steps’le çalışıyordum. 1998’de profesyonel oldum. Reklam müzikleri ve video prodüksiyonları yaparken sürekli dans ediyorduk; okul için zamanım pek yoktu. Dansı okula tercih ettim. Yeni bir gösteri yapıyorsak günde sekiz saat çalışırız ama turnedeyken zaten çok yorulduğumuz için fazladan çalışmaya halimiz kalmaz. Dans ederken her kasımız çalışıyor, bu yüzden spora gitmiyoruz.

Hürriyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.