Kürt Sanatının Güncel Sorunları Masaya Yatırıldı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

DTK ve MKM’nin ortak organizasyonuyla Diyarbakır’da devam eden Kürt Kültür Sanat ve Edebiyat Konferansının bugünkü oturumunda Kürt kültür ve sanatının güncel sorunları masaya yatırıldı.

Cegerxwîn Kültür Merkezi’nde, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yanı sıra çok sayıda katılımcıyla süren konferansın bugünkü bölümünde, Kompozitör Dilşad Saîd, Sinemacı Şirîn Cîhanî, Gazeteci Tayip Temel ve Müzisyen Harun Ataaman’in katılımıyla Kürt kültür ve sanatının güncel sorunları tartışıldı.

Tiyatrocu Muhsîn Osman moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Kürt Sanatının Güncel Durumu, Toplumsal Sanatın İlerleyişi ve Toplum Aydınlanması’ başlıklı bölümde, farklı bölgelerden gelen panelistler hem kendi deneyimlerini hem de yaşadıkları coğrafyadaki sanat ve güncel sorunları üzerinde durdu.

İlk konuşmacı olarak sunumunu gerçekleştiren Dilşad Saîd, Kürt kültürünün tarihle bağı, tarihsel gelişimi ve geldiği noktayı değerlendirirken, kendi müzikal çalışmaları ve Kürt müziğinin güncel durumu hakkında bilgiler verdi. Said. “Herkes kendi müziğini ve kendi sanat disiplinini gelenek ve göreneklerinden uzaklaşmadan icra ederse asıl gelişim sağlanmış olur” dedi.

Ardından söz alan Sinemacı Şirîn Cîhanî ise konuşmasını sanat-toplum tartışması üzerinden gerçekleştirdi. Sanat toplum için midir yoksa sanat sanat için midir noktasından yola çıkan Cîhanî, Kürt sinemasının yaşadığı sorun ve gelişimi önündeki engellere değindi. Sanatı güzel sanatlar ve pratik sanatlar olarak ikiye ayıran Cihanî, “Medeniyet ve şehirleşme denen şey, sanatın toplumsal hayata etki etmesiyle ilgilidir. Toplumla sanat arasında sıkı bir ilişki vardır elbette ki. Bazıları sanatın güzelin aranması olduğunu söyler. Sanat sadece güzel olanın arayışçısıdır der. Bu çirkinin zıttıdır. Kimisi ise sanatın insan ruhunun temizlenmesi olarak adlandırılması gerektiğini söyler. Kimisi de doğanın bir taklidi ve kopyası olduğunu söyler” diyerek devam etti.

Kürt sanatsal gelişimi ve özellikle de sinemanın önündeki engellere değinen Cihanî, “Kürtlerin bir devletinin bir hükümetinin olmaması en büyük sorundur sanatın gelişimi açısından. Yine sponsorların olmayışı benzer bir durum yaratıyor. Kürtler arasında sinema geleneğinin olmayışı da sinemanın önündeki en büyük engeldir. Yapılan filmler yeteri kadar gösterilip, izleyiciye sunulamadığı için ikinci film için kaynak yaratılamamış oluyor” diyerek konuşmasını tamamladı.

Daha sonra söz alan Gazeteci Tayip Temel de, sanat ve medya ilişkisi üzerinde durdu. Yaşadığımız çağda sanatın ilerlemesi açısından medyanın büyük rolü olduğunu aktaran Temel, yine direnen halkların sanatlarının asilime edilip yok edilmesi için de en büyük silahın medya olduğunu söyledi.

Kürt basınının Hawar ile başlayan serüvenine de değinen Temel şöyle devam etti; Türkiye’de medya ve enformasyon alanı elinde olduğu erk sahiplerinin istekleri ve beğenileri doğrultusunda yayın yapıyor. Yayınevleri, matbaalar bile erk sahiplerinin beğenilerine göre hareket ediyor. Kağıt kalitesine bile siyasi güç sahipleri karar veriyor. Kürt kültürünün asimile edilmesinde Türk medyasının rolü çok büyük. Türk medyasında ve sanatsal etkinliklerinde sürekli kötü roller yüklenmiştir Kürtlere. Yine Kürtlerin evlerine televizyonların girmesiyle o uzun kış gecelerinde anlatılan masal ve hikayeler ortadan kalktı.”

İnternettin de bir taklit ve ezber anlayışı ortaya çıkardığını ifade eden Temel, kültürlerin asimile edilmesi üzerindeki etkisi açısından da Türk medyasını örnek verdi.

DEVRİMDEN UZAK BİR SANAT OLAMAZ

Ardından söz alan MKM’li Müzisyen Harun Ataman da kültürel gelişim ışığında müzik konusunu ele aldı. Toplumsal hayatın ilerleyişi açısından ve anlam kazanması açısından sanatın hayati önem taşıdığını aktaran Ataman, “Yanı başında devam eden bir devrimden ve bu süreçten uzak duran ve içine girmeyen bir sanat olamaz. Bu açıdan sanat da tıpkı bir din kadar kutsal ve önemlidir. Sanat ve sanatçı günümüzde post modern bir yaklaşımla politikadan uzaklaştırıldı. Politik hayatın içine girmeyen sanat başka tartışmalara yol açar, özellikle de direnen halklar açısından. Politik olmak sanat ahlakından uzaklaşmak değil, hayatın içine karışmaktır. Bir toplumda bir devrim yaşanırken, bundan yararlanmamak, fayda almamak eksik kalır ve olamaz” dedi.

Bütün konuşmaların Kurmancî ve Soranîce yapıldığı oturumda, Türkçe, Kurmancî ve Soranîce simulitane çeviri yapılarak katılımcıların da oturumun tamamından yararlanması sağlandı. Panel, soru ve cevap bölümüyle devam etti. Bu bölümde de dört parçadan gelenlerin, kendi coğrafyalarında yaşadıkları sanatsal gelişim ve sansür ele alındı.

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.