Uşağum Bir Tane Laz Marks Emice Var

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bu güne kadar hakkında onlarca dava açılmış olan Laz Marks oyununun yönetmen ve oyuncusu Haldun Açıksözlü hakkında açılmış onlarca dava bulunuyor. Açıkgözlü hakkında en son Dersim Sulh Mahkemesinde açılan dava eğer ‘ceza ‘ ile sonuçlanırsa Açıkgözlü bir daha sahnelere çıkamayacak.

Tiyatrocu Haldun Açıksözlü’nün yönettiği ve oynadığı Laz Marks oyunu, şu ana kadar 10 aşkın yerde sahne aldı ve her gittiği yerde büyük bir ilgi ile karşılandı. Laz Marks’a olan ilgi sadece tiyatro severlerden değil savcılar da Laz Marks’a büyük bir ilgi gösterdi. Savcıların bu ilgisi nedeniyle oyuncu Açıksözlü hakkında açılmış çok sayıda dava bulunuyor. Açılan davaların sonuncusu da Dersim’den. Laz Marks’ın Dersim turnesi sonrası Açıksözlü hakkında “Suçu ve suçluyu övme” suçundan açılan dava eğer ceza ile sonuçlanırsa ‘Laz Marks’ sahnelere veda edecek. Açıksözlü ile onun üslubuyla Laz Marksı ve savcıların ilgisini konuştuk.

* Marks Emice, bu güne kadar kaç dava açıldı, adliyelerdeki hakemlerin tutumu nedir?

– Uşağum, şu ana kadar iki davamız devam ediyor. 3 tane de soruşturmamız var. Tabi bunlar bizim haberdar olduklarımız, ifade verdiklerimiz. İlk davamız da ilginç bir şekilde açıldı. Ben Rizeliyim. Rize’deki oyunumuzda, yine Rizeli başbakana hakaret ettiğimiz gerekçesiyle Rize’de dava açıldı. Üstelik oyunumuzun yazarı da Rizeli

* Acaba savcı da Rizeli olabilir mi?

– Vallahi olabilir. ‘Ayda yılda memleketimizden bir başbakan çıktı onunla da dalga geçiyorsun’ deyip davayı açmış olabilir. Ben Hamburg’daki oyunda, bu Rizeli yazarın, Rizeli oyuncunun, Rizeli Başbakanın durumunu anlattım. Bir seyirci kalkıp dedi ki, “Bizi aile işlerinize karıştırmayın” böyle güzel şeylerle de karşılaşıyoruz maçlarda. İkinci davamız Dersim’de açıldı. Oradaki duruşmamız geçen gün oldu. Rize’deki duruşmaya ifade verdim. 3 şubatta sonuçlanacak. Dersim’deki ise suçu ve suçluyu övme gerekçesiyle açıldı. Burada suç ve suçlu olarak da maçımız sırasında Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve Mazlum Doğan isminin geçmesi. Bu isimleri hala suçlu sayıyorlar. Özellikle tabi burada ki ifadede, Kaypakkaya ve Mazlum Doğan rahatsız etmiş arkadaşları. O yüzden üstüne basarak o isimleri tekrarlıyorlar. İfademde de belirttiğim gibi, bu isimler bizim şehitlerimizdir. Ölümsüzlerimizdir. İşkencede devletin darbı ile yok edilmiş insanlardır. Sahip çıkıyoruz dedim fakat burada bir örgüte, suça yardım ve övgü yok. İnsanımıza sahip çıkıyoruz. Bunu da tekrarlıyorum.

* Hangi maddelerden dava açıldı?

– İşin garip tarafı suç ve suçluyu övme maddesi var bunu anladık. 251. Maddeden davayı açmış. Yalnız savcı sadece bundan ceza almamı istemiyor. Bir de diyor ki 53. Madde uyarınca güvenlik tedbiri konulsun. Bu şu anlama geliyor, tiyatro yapmasından da men edelim diyor. Yani maçlara çıkmamızı engellemek istiyor. Hakim beni suçlu bulursa diyecek ki şu kadar süre suç işlemeyeceksin, yani tiyatro oynamayacaksın. Sahalardan uzak kalmamızı istiyorlar.

HÜKMEDENLER DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ İSTİYOR

* Oynadığınız yerlerde Laz Marks nelerle karşılaşıyor?

– Tabi ilk başta fark etmemişlerdi. 120. Oyunumuzu oynadık. Davalar ise 100. Oyundan sonra açılmaya başlandı. Bu kadar uzun soluklu olacağını tahmin etmiyorlardı. Bir de şu an genel bir uygulama var. Hükmedenler bir çatlak ses, muhalefet istemiyorlar. Dikensiz gül bahçesi istiyorlar. Bir tane Laz Marks Emice var, bu kadar maça çıkmış, Avrupa ve her tarafa gitmiş. Türkiye’de bildiğiniz gibi bir hayat yok, Anadolu’da insanlar hala yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşıyor diyor. Bu ülkede demokrasi yok, bir arada yaşama kültürü üretilmedi diyor. Sadece liboşların bir balon şişirdiklerini söylüyor. Sahnede bunları söylememiz birilerini rahatsız ediyor. Söylemek de yetmiyor. Karşılık da bulunca zorlarına gidiyor. Türkiye’nin her yerinden oyuna talep var. Bunlar tabi rahatsız ediyor. Nasıl ki köşe yazarlarını arayıp ‘at şu muhabiri’ diyorsa, aynı şekilde tiyatro camiasında da bunu işliyor. Bu seneki oyunlara bakın, bir tane politik jargonu olan bir oyun yok. Bugünün Türkiye’sine, insanlarına söylenen bir cümlesi olan bir oyun yok. Bir tane Laz Marks var bunun da sesini kısarsak, “ne güzel işte Avrupa başkenti İstanbul, ne güzel Türkiye” söylemleri devam edecek ve birbirimizi kandıracağız diye düşünüyorlar. Ama gerçek böyle değil. Biz bu gerçeği söylemeye devam edeceğiz.

KENAR MAHALLEDE OYNAMAYA DEVAM EDERİZ

* Yani Lazcası şu, Marks Emice’nin sahasına karışmıyorlar ama topunu patlatmak istiyorlar?

– Şimdi şunu söylemekte yarar var, çok güzel söyledin, gerçi saha kapatma da yapıyorlar. İdil ve Cizre’de maç sahamızı da elimizden aldılar. Kimi yerlerde salon vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Şimdi de topumuzu patlatmaya çalışıyorlar. Biz de yeni bir Laz Marks top alanı yaratırız. Sahalar elimizden alınsa bile kenar mahalleler duruyor biliyorsun. Gecekonduda büyüyen çocuklarız. İki taş yan yana koyduğumuzda, iki taşı da karşıya koyduğumuzda maç sahası oluyor. Biz yine öyle sahalar yapar maçlara devam ederiz.

* Marks biraz dinleniyordu ve uykusundan kalktı. Kapitalizme bundan sonra ne diyecek?

– Marks şunu diyecek. Bir kere liberallerin bizi kandırdığı gibi bir durumun olmayacağı, emek değer çelişkisinin kapitalist sistemin devamlılığında her daim olacağını söyleyecek. Bu noktada da emekçiler, proleterya ve ezilenlerin mutlaka nihai sona doğru çalışmaları gerek. Emeğin sömürülmediği, insanların sömürülmediği, bütün etnik kimliklerin, ulusal kimliklerin dini, dili ve varlığıyla yaşayabileceği bir tek sistem var o da sosyalizmdir. Ondan daha kıymetli bir şey olana kadar Marks söylemeye devam edecek.

* Soruşturmalar daha çok ne üzerine kuruluyor?

– Aslında, gelin de şu iktisadi meseleyi tartışalım diyoruz bütün maçlarda. Marks’ın iktisadi söylemleri var maçlarımızda. Bu sahaya gelmiyorlar ama. Bu ülkedeki gelir dağılımının dünya üzerindeki 137. sıraya kadar düşmüş olmasını kimse konuşmuyor. Dava konuları bunlar olmuyor. Hep, acaba nasıl başka yerden vururum meselesi oluyor. Fıkrayı iddianameye koyuyor, Deniz ve Mazlum ismini zikrettiğimizi söylüyor. İfademde de yazılacak, o zaman bu gün Tayyip Erdoğan adını söylemek de suç olsun. O da cezaevinde yattı suçlu bulundu. Tc kanunları bunu yazdı. Suçlu ve de suç işledi yasalara göre. Bu gün Adnan Menderes’in adını söylemek de aynı şekilde suç sayılabilir mi. O zaman onlar da tırnak içinde suçluydu. Aynı mantıkla bakarsan hiçbirinin ismini söylemeyiz. Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Nazım ve daha niceleri için suçlu denildi. Ama devlet daha sonra nasıl bir dönüş yaptı. Biz bunların isimlerini sahneden söylüyoruz. Onlar da kendi sahnesinden. Meclis kürsüsünden Necdet Adalı’nın adını anıp ağladı. Suç işledi o zaman. Biz buradan muhbirlik mi edelim yani. Tabi burada şöyle bir şey var. Hani bir laf vardır. Kendine Müslüman. Bunların iktidara gelişinden beri kendilerine demokrasi, kendilerine ekonomi kendilerine Müslümanlık durumu sürüyor. 215. Maddenin yanına bir de 53. Madde eklemiş ve bizi sahalardan men etmek istiyorlar. Ama biz bu tür şikelere gelmeyiz. Mars onları ters köşe yapmaya devam ediyi uşağum…

Fırat News

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.