Gay Karakter Sorunsalı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mehmet Zeki Giritli

İnsanların “Shopping and Fucking” oyunuyla ilgili yorumlarında ilk cümleleri, genelde “ne kadar cesur bir oyun” ifadesi. Şimdi bu “cesur oyun” ifadesinin muhteviyatında neler olduğuna bir bakmak gerekiyor. Oyun, o kadar çok yerlere göklere sığdırılamadı ki, ben de çok büyük beklentilerle gittim seyretmeye ve oyunun ne kadar cesur olduğunu görmeye. Oyundan çıktıktan sonra, görüşlerimi paylaşmadan önce, diğer insanlara neden oyunun cesur olduğunu düşündüklerini sordum. Genelde aldığım cevaplar şu şekildeydi:

1)     Oyuncu kadın göğüslerini açıyor

2)     Oyuncu erkek kıçını açıyor

3)     Serkan Altunorak kusuyor

4)     İki erkek öpüşüyor, gay sahnesi var

İnternetteki bazı fikir paylaşım ortamlarına baktığımda da çok farklı bir görüşle karşılaşmadım. Şimdi, bu maddelerin zaten ilk üçünün tartışılmaya bile değer olmadığını düşünüyorum, zira sahnede oyuncu çırılçıplak da soyunsa, bu, oyunun çok cesur bir içeriği olduğu anlamına gelmez, en fazla yönetmen bir sansasyon yaratarak oyuna seyirci çekmeye çalışıyor olabilir ki zaten Shopping and Fucking örneğinde de bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Tabii, bu konuda yönetmen Murat Daltaban’ın çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Oyuna sanırım beklediğinden de fazla seyirci topladı sahnelendiği günden bu güne.

Benim asıl tartışmaya değer gördüğüm ise dördüncü madde. Türkiye gibi muhafazakar bir ülkede, bir gay ilişkinin sahneye taşınması gerçekten cesur bir yaklaşım olabilir (di), eğer sahnedeki gayler seks delisi gülme unsurları olarak kullanılmamış olsaydı. Şimdi oyundaki, gay ilişkilere ve gaylerin nasıl gösterildiğine bir bakalım. Tuğrul Tülek’in canlandırdığı gay karakter, kalitesiz dizilerden ve şu ana kadar yapılan pek çok filmden aşina olduğumuz, uçkuruna sahip olamayan, abartılı tavırlara sahip, çoğu zaman bir dalga geçme nesnesi bir karakter. Buraya kadar, herhangi bir yenilik veya cesurluk falan göremiyoruz. Zaten, biz bu kalıplaşmış gay karakterini 40 sene önce de izliyorduk. Zaten dikkat edilirse, genel olarak bu karakterin konuşmalarının yer aldığı bölümler, seyirciyi güldürmeye yönelik bölümler olarak yazılmış. Yani, alttan alta gay karakterler, şapşallıkları ve aptallıklarıyla bir komedi unsurudur mesajı veriliyor. Ha tabii, sahnede gay karakter görmenin çok ekstrem bir olay olduğunu düşünen Türk tiyatro seyircisi, “oooo bak gay karakter, bravo valla şapka çıkarıyorum” diye düşünüyor. Ama, kimsenin alt metinle ilgilendiği yok.

Diğer gay karakter ise, hayatını kendini satarak kazanan, biraz da erkek delisi 18 yaşında bir çocuk. Dolayısıyla oyun, zaten Türk halkının kafasında örümceklenmiş gay fikrini çok güzel destekliyor bu iki karakterle. Yani, neymiş, gayler ya aşırı efemine ve aptal tipler olurmuş ya da fahişe. Zaten aralarındaki ilişkiler de tamamen cinsellik üzerinden verilerek güzel de bir cila çekilmiş bu yansıtmanın üzerine. E peki biz neye cesur dedik? Bu oyun, nasıl bir misyon üstlendi, ne mesaj verdi de cesur bir oyun oldu? Şimdiye kadarki pek çok prodüksiyonda gördüğümüz çeşitli gay aşağılama yöntemlerini yinelemek mi cesurluk? Hiç zannetmiyorum. Cesur oyunlar sahneleyebilmemiz için, önce galiba tiyatro yönetmenlerinin cesaretin anlamı üzerine yoğun bir çalışma yürütmesi gerekiyor ve eğer bir oyundan çıktıktan sonra insanların yorumları “Oyun çok cesurdu, şu sahnede kadın göğüslerini açtı, erkek karakterin kıçı çok güzel ve pürüzsüzdü” laflarını geçemiyorsa, burada yönetmen büyük bir hata içine düşüyor demektir. Benim tavsiyem, madem cesur bir oyun sahnelemek ve içinde gay karakterler barındırmak istiyorsunuz, buyurun iki erkeğin birbirine nasıl aşık olabileceğini ve bunun ne kadar doğal bir şey olduğunu gösterin seyirciye. Ya da mesela yıllardır dizilerde, filmlerde, gaylerin sapık, edepsiz, geri zekalı tiplemeler olarak yansıtılmasının gerçek hayattaki gayler için ne sorunlar oluşturabileceği üzerine bir şeyler sahneleyin. Komiklik diye sahneye konan karikatür karakterlerinden vazgeçin artık. En azından dürüst bir cesurluğa yaklaşırsınız belki.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet Zeki Giritli

Yanıtla