İnsanları 90 Dakika Televizyon Karşısında Uyutuyorlar

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Şebnem Özcan’ın tiyatro sanatçısı Nedret Güvenç ile yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.)

Yılların tecrübeli sanatçısı Nedret Güvenç 81 yaşında ama hala sanatla iç içe, gençlere oyunculuk eğitimi veriyor.

62 yıllık tiyatro ve sinema oyuncusu, seslendirme sanatçısı Nedret Güvenç 81 yaşında ama hala sanatla iç içe, gençlere oyunculuk eğitimi veriyor. Yüzlerce tiyatro oyunu ve sinema filminde rol alan Güvenç, aldığı tüm tekliflere rağmen dizilerde oynamayı kabul etmiyor. Ünlü oyuncuyla sanat dünyasını ve ilginç yaşamını konuştuk.

-Nedret Hanım, sizi daha çok sinemada iyi kadın, müşfik anne rolleriyle benimsedik. Tiyatroda daha farklı rollerle karşımıza çıktınız. Yüzlerce oyun içinde sizi hangisi en çok etkiledi?

Doğru, sinemada iyi anne rollerinde çok oynadım. Sinemada bazı rolleri içim çok çekmiştir. Ama tiyatro farklıydı tabii. Hiç ummadığım roller bana farklı kapılar açtı. Eğer oynayacağınız oyunu çok sever ve üzerinde çok çalışırsanız, seyirci sizi o rolde tutar, gerçek başarı budur işte… Mesela, ‘Beyaz Güvercin’ adlı oyunda basit bir çiçekçi kızı oynadım. Bu rol Fransa’da oynanmış fakat tutmamıştı. Ama bizde çok ses getirdi. Bu rolden sonra adım ‘Beyaz Güvercin’e çıktı. Günden Geceye adlı oyun da çok etkileyiciydi.

-45 yıldır Okan Bilgüday Bey’le evlisiniz. Eşiniz mimar, siz oyuncusunuz. Şöhretli bir oyuncu olarak evliliğinizi nasıl değerlendirirsiniz?

Çok güzel bir evliliğim oldu.  O yüksek mimar, işi başından aşkın. İstanbul’un bütün lüks siteleri onundur. Ben onun, o benim işime hep saygılı oldu. Birbirimizi hiç üzmedik. Bu söyleyeceğim gençlerin kulaklarına küpe olsun; aktörden koca çıkmaz! Neden mi? O ışıkların altında pırıl pırıl parlarken siz onun arkasında hep ikinci plana düşersiniz. Kadın olarak hep gölgede kalırsınız. Aktör arkadaşlarımın hanımlarında hep bunu gözlemlemişimdir. İçlerinde kocalarına duydukları büyük bir kıskançlık vardır. O kıskançlık giderek büyür, nefrete kadar varır. Bu yüzden aktörle evlenilmez. Aktörden çok iyi aşık olur ama koca olmaz. Duymasın beni aktör arkadaşlarım ama işin aslı budur. Aktörler narsistlerdir. Ancak o aktörün arkasında çok olgun bir kadın olacak, onun da kendi mesleği olacak, o zaman belki. Benim de çok sevgili erkek aktör arkadaşlarım oldu ama hiçbiriyle ne aşk ne de evlilik düşünmedim. Ne Muzaffer Tema, ne Ayhan Işık, ne Fikret Hakan ne Kenan Pars bunlar benim partnerlerimdi ancak hiçbiri evlenilecek erkek değildi ama çok iyi dostlardı.

-Uzun süredir televizyon dizilerinde yoksunuz, bunun sebebi nedir?

Masamın üstünde hep okuyup özür dilediğim senaryolar dolu… En son ‘Deli Saraylı’nın senaryosu geldi okur okumaz, “Bu dizi sürmez” dedim. Gani Müjde çok değerli bir isim ama daha ikinci bölümü okuduğumda senaryo bitmiş tükenmiş dedim. Kendini tekrar edecekti. Teklifi özür dileyerek kabul etmedim. Senaryonun izleyiciyi çekmesi için sürprizlerle dolu olması lazım. Bu yüzden dizilerde oynamayı kabul etmiyorum. Senaryoları beğenmediğim için dizilerden uzaktayım. İyi bir senaryo değilse niye kabul edip de kendimi rezil edeyim.

Diziler tiyatroyu öldürüyor

-Günümüzde tiyatro, eskiden olduğu gibi çok seyirciyi kendisine çekemiyor, sebebi nedir sizce?

Çünkü diziler tiyatroyu öldürüyor. Dizi oyunculuğunda iş yok. Tiyatro oyunculuğu yetiştirir insanı. Her oyun ayrı bir kitaptır, her oyun ayrı bir aşamadır. O oyun çalışırken size çok şey verir. Hatırlıyorum, ‘Dalton’un Ölümü’ adında bir oyunda oynayacaktım. Tabii alaylı yetişmiş bir oyuncu olarak Fransız ihtilalini bilmem lazım.  Fransız ihtilalini okudum baştan sona. Lale Film şirketine ‘Kanlı Değirmen’adlı bir film çevirdik, orada dilsiz bir kızı oynuyordum, haftalarca Beşiktaş’taki sağır ve dilsizler okuluna gittim. Elleriyle konuşurlar ya onları öğrendim.

Halkımız sorgulamayı unuttu

-Dizilerin, 90 dakika çekilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

İnsanları 90 dakika televizyon karşısında uyutuyorlar. Dizi filmlerin hepsi mışıl mışıl halkı uyutuyor. Her akşam 90 dakika dizi izleyen bir halktan ne bekleyebilirsiniz?  Sorgulamayı unutur, hangi noktada olduğunu unutur. Bu uyutulmaktır, yanlış bir politikadır. Her gece televizyonda bir sürü dizi oynuyor. Ülkenin kültür politikası ya da sosyal konumunu yönetmesi gereken sorumluların buna dikkat etmesi gerekir. 40 dakika bir dizi yeter. O da her akşam çok!

Biri benzinle kendini yakacak

-Diziler içerik olarak da çok çarpık hikayelerle kurgulanıyor. Bu durum sizce halkı olumsuz yönde etkilemiyor mu?

Etkilemez mi, dizilerde devamlı kötülükler var. Tecavüz sahneleri, cinayetler, argo kelimeler çeşitli ahlaksızlar dizilerin konusu. Bu da başka bir felaket. Çocuklarımıza kötü örnek oluyoruz. O da er geç kesmek isteyecek birini ya da benzini alıp üzerine dökecek yakmak isteyecek kendini, tecavüzü denemek isteyecek arsızca. Aklımızı başımıza almalıyız.

Şebnem ÖZCAN

Bugün

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.