Neden, Nasıl Örgütlenme?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları olarak son dönemde TTB’den ayrılan diğer İstanbul gruplarıyla beraber bir tartışma sürdürmeye çalışıyoruz: Neden örgütlenme, nasıl bir örgütlenme? Yerelden genele özerk örgütlenme anlayışımızın bir sonucu olarak bu soruya en yerelden, kendi üniversitemizden başlayarak bir katkıda bulunmak istiyoruz.

Aslında Boğaziçi üniversitesi oyuncuları/RCP, Boğaziçi Üniversitesi Geleneğinde oldukça önemli bir yere sahip. Okul bir yandan bunu kullanmaktan çekinmezken diğer yandan son 15-20 senedir Türkiye’de ve dünyada yaşanan toplumsal dönüşüme de bağlı olarak şekillenen yeni konjonktüre eklemlenmeye çalışıyor. Bu noktada “sosyal ve sanatsal faaliyetlere verdiği önemle Türkiye’de öncü olan” Boğaziçi Üniversitesi, dengeyi bulmakta oldukça zorlanıyor, hatta böyle bir kaygısı olduğuna bile şüphe ile yaklaşıyoruz.

Boğaziçi Üniversitesi, mazisi YÖK öncesi döneme dayanan, yolu zaman zaman Avrupa genelindeki üniversite tartışmalarıyla kesişen bir tartışmanın pilot üniversitesi olarak kodlanıyor. Bu tartışma ise üniversitelerin mali açıdan “asalak” lıktan kurtulup kendi gelirini elde edebilir hale gelmesi yani neoliberal politikalarla biçimlenen ülkemize uygun bir üniversite modeli. Bunun için bir çok öneri var, mütevelli heyetli yüksek ücretli üniversiteler, araştırma üniversiteleri gibi… Kampüsümüze bir teknoparkın bina edilmesiyle beraber Boğaziçi Üniversitesi,  “araştırma üniversitesi” formatına eklemlenmeye çalışıyor. Bu da lisans eğitiminden çok araştırma projeleri üzerine yoğunlaşan piyasaya direk ürün sunan bir üniversite anlayışına geçilmesi demek. Bu durum sanat kulüpleri açısından çok kritik bir yerde duruyor. Bazı akademisyenlerimizin deyimiyle Boğaziçi, artık Robert College’tan gelen “college of arts” anlayışından kurtulup kendi maliyetini karşılayabilen bir “institute of technology” moduna geçmelidir. Bunlardan bahsetmemizin sebebi üniversitelerin iç işleyişlerinde meydana gelen değişimlerin bizi nasıl etkilediğine dair bir fikir oluşturmaktı. Artık sanatsal faaliyetlerin sürdürülmesi için en temel altyapı olan salonlarımız dolgun kira ücreti veren şirketlere tahsis ediliyor, gereksiz maliyet gözüyle bakıldığı için teknik altyapı gereksinimlerimiz karşılanmıyor, aslında biz öğrencilerin olan kampüsümüzde yapacağımız faaliyetler için bürokratik çarklara boğuluyoruz. Bütün bunların üstüne, susup birer “iyi öğrenci” olmamız bekleniyor. BÜO olarak bu yaşadığımız sorunları kamusallaştırmaya çalıştığımızda, bizimle benzer sıkıntılar yaşayan birçok üniversite tiyatro topluluğu ile karşılaştık. Neredeyse ilişkiye geçtiğimiz bütün üniversite, amatör, profesyonel tiyatro gruplarının bürokrasi, sansür vb engellerle karşılaştığını fark ettik.

Buradan yola çıkıp tiyatro örgütlenmesi geleneğimizi de göz önünde bulundurarak -ATÇ, İATP, İATP-G, TTB, TTGB-G pratiklerinden edindiğimiz tecrübelerle- yeni bir tartışma başlatmak adına, “neden örgütleniyoruz?” sorusunu “neden örgütlenmiyoruz?”  şeklinde ifade etmek istiyoruz. Bu tartışmayı sadece sorunlar üzerinden değil, ortak üretim yapabileceğimiz, deneyimlerimizi birbirimize aktarabileceğimiz, birbirimizin etkinliklerine katılıp eleştirilerle üretimlerimizi daha olumlu bir noktaya evriltebileceğimiz bir platformda yürütmek istiyoruz. Düzenlediğimiz atölyelerde buluştuğumuz diğer üniversite gruplarıyla devamlı, düzenli, ilkeli bir ilişki geliştirmek, dayanışmak, sadece kendi kampüsümüzde değil diğer kampüslerdeki sanatsal konulara vakıf ve müdahil olmak için örgütlenmek istiyoruz.

“Örgütlenme” diye bahsettiğimiz mefhum elbette tek bir tornadan çıkan bir seri üretim malzemesi değildir. Bu yüzden İstanbul grupları olarak “nasıl” sorusunu sormak istiyoruz. İnsan hakları ihlalleriyle, ayrımcılığın her türlüsüyle (etnik, sınıfsal, cinsel…) mücadele edecek, hem estetik hem de toplumsa açıdan sanatsal dertleri olan bir dayanışma ağının nasıl yaratılabileceğine dair bir tartışma yürütmeye çalışıyoruz. Bu konuda kamusal paylaşım alanı olarak kodladığımız “sahne İstanbul- İstanbul grupları örgütlenmeyi tartışıyor” platformunda bu tartışmaya bütün üniversite gruplarını davet ediyoruz. Yıllardır genellikle mayıs ayında, birçok grupla ortak düzenlediğimiz İATG (İstanbul Amatör Tiyatro Günleri)’de buluşup sorunlarımızı üretimlerimizi konuşup, paylaşmak istiyoruz.

Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları

Paylaş.

Yanıtla