Puslu Manzaralar Akademisi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

‘Sanat, Kültür, Ekoloji ve Bilimsel Araştırma Merkezi Vakfı’ Gümüşlük Akademisi, 16. yılında…

Kalabalık caddeleri, gürültülü barları ve yoğun gece yaşantısıyla ünlenen Bodrum, kendimce olumsuz bulduğum bu özellikleri yüzünden uzun zamandır gitmeye çekindiğim yerlerden biri olmuştu. Ta ki, daha önce methini duyduğum Gümüşlük Akademisi’nin internet sitesinde bu yılki yaz programına denk gelene kadar… Akademi’nin “korku” temasını merkeze alan bu yılki programında Işıl Özgentürk’ün film atölyesinden tiyatro gösterimlerine, Türker Armaner, Lale Müldür gibi isimlerin seminer ve söyleşilerine kadar pek çok ilgi çekici etkinlik vardı. Yani deniz, balık, Gümüşlük ve yanında da boşalttığınız kafayı doldurmak istediğinizde sabırsızlıkla geri dönebileceğiniz bir Akademi.

Ben de kafamda Gümüşlük, çantamda bir dolu kitap, düştüm Akademi’nin yollarına… Bodrum’dan bindiğim minibüsün beni bıraktığı durakta ilk izlenimim ağaç ve bitki çeşitliliğinin artması oldu. Kafamı kaldırdığımda, set halinde yükselen demir konstrüksüyonlu, kulübemsi, iç içe geçmiş yapılar gördüm: Anlaşılan akademiye varmıştım. Ne iyi ki akşam yemeği vaktiydi. Hemen Gümüşlük manzarasına açılan camlı bir koridordan geçirildim ve amfi tiyatro ile göletin olduğu bölüme alındım. Henüz yemek kuyruğundayken pek çok insanla tanışmış ve hemhal olmuştum bile.
Bir akademiden daha fazlası

“Gümüşlük Akademisi”, başta Latife Tekin’in çabalarıyla kurulmuş, Türkiye’de eşi benzeri olmayan, 16 yıllık bir “sanat, kültür, ekoloji ve bilimsel araştırma merkezi vakfı”. Bana göre ise bundan çok daha fazlası. İstediğiniz alanda çalışma yapmakta özgür olabildiğiniz, hazırladığınız çalışmaları çeşitli otoritelerle paylaşabileceğiniz, belirlenmiş bir eksende bilim ve sanatın birçok alanına dokunabileceğiniz bir fikir evi. Theo Angelopoulos filmlerini andıran gölet manzarasıyla ister kendi içinize kapanabileceğiniz, isterseniz de her türlü paylaşıma açık, ‘verimli’ bir toprak parçası. Latife Tekin’in deyişiyle “herkesin serbest yaşayabileceği bir bahçe”. Zübeyde ablanın şahane yemekleri de bu bahçenin vazgeçilmezlerinden.

Ama burayı bir otel ya da tatil kampı olarak düşünmek çok yanlış. Öyle ki, Akademi’de konaklama yalnızca referansla oluyor ya da burada düzenlenen çalışmalardan birine mutlaka katılmanız gerekiyor. Kısaca amaç, eğlenceden ziyade insanların bir araya gelerek birbirleriyle paylaşım içinde olabilecekleri bir yaşam alanı yaratabilmek. Türkiye koşulları düşünüldüğünde bunu gerçekleştirmek çok güç. Vakıf, kâr amacı gütmediği için bir grup insanın üstün gayretiyle ve bağışlarla ayakta kalabiliyor. Latife Tekin fi tarihinde Roll dergisiyle yaptığı söyleşide Gümüşlük Akademisi’nde iki duygunun birleştiğini dile getirmiş: “Hâlâ gidilebilecek bir yer var, yeni alanlar açabiliriz. Bir de, gürültüsüz bir yerde, toprağa basarak, sakin yaşayabiliriz. (…) Burada bir enerji dolaşsın ve sert bir yer olsun burası. Bir model olsun, yayılsın. Normal bir kültür merkezi ya da moda bir yer olması korkunç olur.”

Türkiye’de eşi benzeri olmayan bu yapılanmanın devamlılığının sağlanması ve gelecekte oluşturulabilecek projelere örnek teşkil etmesi gerçekten de çok önemli. Bu kadar radikal bir oluşum, anlatmakla bitmez. Gidilip görülmeli, Akademi’nin ruhuna ruh katılmalı. Gitmesek de görmesek de yardımı bir borç biliriz derseniz şayet, bağışlar için www.gumuslukakademisi.org’u ziyaret edebilirsiniz.

Radikal

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.