Manga Ustasının Büyülü Dünyası

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Londra’nın, hatta rahatlıkla dünyanın da denebilir, önde gelen dansa özel tiyatrolarından biri olan Sadler’s Wells, yeni sezonda estireceği Asya rüzgârlarını Sidi Larbi Cherkaoui’nin koreografisini yaptığı Tezuka ile başlattı Eylül ayının ilk haftasında…

2010’da, Tiyatro Festivali’nde, yine bir Sadler’s Wells yapımı olan Sutra ile gönülleri fetheden Sidi Larbi’nin Tezuka ile de aynı çizgiyi yakalayacağı kuşkusuzdu. Bu yapıt, Sadler’s Wells’in yanı sıra bir Bunkamura (Tokyo), Eastman (Anvers) yapımıydı. Parc de la Villette-Paris’ten Singapur’a dünyanın farklı kentlerinden tiyatro ve festivaller de ortak yapımcılar olarak yer alıyordu projede. Bu bağlamda, Tiyatro Festivali olarak bize de gelen öneriyi, çeşitli nedenlerden dolayı kabul edememiştik.

Ortak yapımlar ve…

Larbi gibi sanatçı, topluluk ve festivaller ortak yapımlarla dünyaya açılımlarını besliyor, güçlendiriyorlar. Yıllardır, gidiş bu yönde. Ortak yapım, tabii ki bir tür risk alma meselesi ama, kaçınılmaz bir risk bu. Ortaya çıkan yapıtın başarılı ya da başarısız olmasının ötesinde, yapımcıların bütçesel kapasiteleri, mekânsal koşulları da aynı şekilde önemli. Unutmamak gerekir ki, ekonomik krizin orta yerinde olan Avrupa’da bu tür birliktelikler için gözü kapalı ayırabilecekleri bütçeleri var. Yunanistan inip kalkarken Atina&Epidaurus Festivali bütçesine fazla dokunulmamış!

Ülkelerde sanatın desteklenmesi sanata bakıştaki sınırsız zenginliklerle bağlantılı. Bu zenginliklerden biri de mekânlar: Tiyatro, opera, bale salonları, konser salonları… Bu sularda mevcut salonlar yok ediliyor. Garip bir hoyratlık yaşanıyor. AKM’nin kapısına 2008’de vurulan kilit orada asılı duruyor ama, çözüm üretmek yerine, “neden-niçin” kavgası durup durup alevleniyor. Sonuç? Evet, bu bir bitmez yılan hikâyesi…

Tezuka ve Larbi buluşması

Yine Tezukaya dönecek olursak: Bilindiği gibi, Osamu Tezuka (1928-1989) Japonların Walt Disney’i olarak anılıyor olsa da bu benzeştirmenin çok ötesinde zenginlikler taşıyan bir çizgi roman ve animasyon ustası. Yarattığı kahramanların en ünlüleri de Astro Çocuk, Beyaz Aslan, Kimba ve Prenses Şövalye.

Tezuka, 2. Dünya Savaşı sırasında yetiştiği için, çizgi roman çalışmaları (Manga) insan hakları, savaş karşıtlığı, önyargılar, ayırımcılık ve de çevre gibi temalar üstüne odaklı. Tezuka’da sıklıkla sahnede görülen Astro Çocuk, örneğin, insanlığın geleceği için mücadele eden ama insanlar tarafından sadece bir robot olarak algılansa, bir anlamda ötekileştirilse de bu durumdan yılmayan mücadeleci bir kahraman. Çizgi romanların alışılmış kahramanlarından farklı bir yerde duran, inandığı doğrulardan ödün vermeyen bir tip.

Larbi, bu çok zengin dünyanın derinliklerine dalarak salt Manga kahramanlarını değil, Tezuka’nın duygu yüklü evreni, düşünceleri, ilişkileri ile de bir hesaplaşmaya girmiş yorumunda, koreografisinde. Sanki, bir anlamda kendi ruh hallerini de paylaşıyor bizlerle. İki dünyayı iç içe geçiriyor.

Tezuka’nın çizimleri ile Japon kaligrafi sanatı arasında kurduğu köprüleri güçlü dansların ötesinde video enstalasyonları, projeksiyon, müzik ve sözle buluşturuyor. Sahnede yukardan sarkan beyaz ipek çağrışımı yapan panolar ve hem onların üstüne hem de dansçıların bedenlerine müzik eşliğinde siyah mürekkeple yapılan çizimler etkileyici. Öte yandan; İngilizce, Flamanca, Japonca olarak sıklıkla devreye giren yorumlar, söylemler sahne üstündeki bedensel akışı kırıyor ve bir ara ile 140 dakika süren gösterinin temposunu ister istemez düşürüyor.

Bu çalışmasında, kanımca, bugüne kadar izlediğim çalışmalarındaki yalın sahne tasarımının dışına çıkmış Larbi. Sahne üstündeki kalabalık göz yoruyor. Bu, belki de sanatçının Tezuka’nın yapıtlarıyla, felsefesiyle kurduğu çok yakın bağları sahneye olduğu gibi taşımak, seyirciyle paylaşmak arzusuyla bağlantılı bir durum. Zaten, sıklıkla da onun işlerinin kendisini adeta büyülediğinden söz ediyor. Kimi zaman sanatçılar yaratılarından fedakârlık yapamazlar ya, galiba burada da böyle bir şey yaşandı…

Kuşkusuz, üstünden bir süre geçtikten sonra, yaratıcılığın sınırlarının nasıl zorlanabildiğinin iddialı örneklerinden biri olan Tezuka Sidi Larbi’nin elinden bir kez daha geçmiş olarak çok daha dinamik bir çizgide buluşacaktır seyirciyle.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla