Pazar Günüm

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Zafer Diper

Diğer gazeteleri bilgisayardan tarıyorum. Eve giren tek gazete Birgün. Elime değsin istiyorum her gün. Çevirirken yaprak yaprak o da hışırtılı veriyor yanıtını: “Tamam; ben, yaşam, güncel, gündem, kültür-sanat haberleriyle avuçlarındayım…”

Kahvaltıya gelen bir dosta uzatıyorum gazeteyi. İnceliyor bir süre ve “2011-2012 sanat döneminiz başlıyor.” diyor. “Yazılar yerli yerinde yine; doğru, ama aynı terane!” deyince, “Ne demek terane?” diye soruyorum. “Sözlük anlamıyla mı soruyorsun?” diyor. “Sen ne anlamda kullanmışsan!” diyorum. “Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum…” diyor. “Nedir usanç veren” diye sormaz mıyım?! Yanıtlıyor: “Yine Kültür Bakanlığı, gene Milli Eğitim, gene salon-salonsuzluk, izleyici-izleyicisizlik, parasızlık, TV dizileri vb… Sorunlar aynı, çözümsüzlükler aynı!” “Bunlar dile gelmesin mi?”

“Diyelim ki bir süre, kültür ve sanatla ilgili yazılıp çizilmesin basında; biri çıkıp da ‘Yahu tiyatro, sinema, opera ne oldu? Hakkında bir tek söz yok’ diye merak eder mi? Ya da senin bunca yıllık tiyatron kapansa, ‘Yahu bu adama ne oldu acaba? Tiyatrosu, kendisi nerde, nerelerde, ne yapar’ der mi?” “Sanırım böyle şey olmaz!” “Diyelim ki oldu?” “Uçuk bir varsayım!” Dur, yanıtlayayım diyor: “Yaşıyor musun yaşamıyor musun, ölü müsün sağ mısın kimsenin umurunda olmaz!“ “Ne demek istiyorsun bunlarla?” Konuşulmasın tartışılmasın mı istiyorsun?” “Yazsanız da ne yazar; en az okunan sayfa kültür-sanat.” “Önemsiz olduğumuzu düşünüyorsun?” “Eh, darılma ama öyle toplumun gözünde.” “Yani o zaman konu aynı terane olmasında değil, daha derinlerde?!” “Kendinizi önemli kılmalısınız!” diye çıkışıyor. “Nasıl’ını da söyle peki?” diyorum. “Birliktelikle! Örgütlenmedikten sonra bir halt olmaz çünkü.” “Hah,” diyorum, “tam üstüne bastın; bak bir kımıldanma var. Sahne, Perde, Ekran, Mikrofon Oyuncuları Sendikası adı altında bir oluşum içerisindeyiz.” “Ben de yeni gördüm” diyor. “Dedim ya,” diye ekliyor, “işte kültür-sanat bağlamında olursa haber, zorlukla öğreniyorsun ne olup bittiğini. E, sen ne yaptın. TİYAP’ta (Tiyatro Yapımcıları Derneği) dernekte çeşitli dönemler çalıştın, hem sanatçı olarak hem bu işlere kafayı takmış biri olarak yılların birikimi var sende. Bir düşünce, görüş ürettin mi? Ne önerdin, ne önermedin…” “Bir şey öneremedim.” “Neden?” “Beni arayan soran olmadı.” “Yok ya?” “Atlamışlardır. Başlarda olur böyle.” “Atlaya atlaya çok yol alınır diyorsun yani…” diyor alaysı. “Sorun sen değilsin. Seni atladıklarına göre kimleri atlamışlardır daha?!” “Görüşlerine katılmıyorum!” diyorum. Bana aldırmadan sürdürüyor: “Zıplaya hoplaya atlaya birdirbir oynarsınız anca… Bak şu benzetmeye! Çocukluk arkadaşım ya! Pazar günümün içine ederek çekip gidiyor…

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Zafer Diper

Yanıtla