Tiyatromuzun Belgelenmesi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Nedim Saban

T.C Kültür Bakanlığı her yıl gibi, şu günlerde bu yıl da en hararetli günlerini yaşıyor.

Yüzlerce dosya arasında boğulan raportörler, yönetmelik gereği oyununu en az 25 kez oynamış tiyatroları ayıklamaya çalışıyorlar. Bu bana hep tuhaf gelmiştir. Bir oyunu 24 kez oynarsanız, tiyatro katili, 26 kez oynarsanız tiyatro kurtarıcısı mı olursunuz? Öte yandan, yardımdan pay alabilmek için vergi ve SSK borcunuz olmaması gerekiyor. Torba yasasından yararlanan bir tüccarın vergi borcu yoktur belki ama ona ısrarla iyi tiyatrocu diyebilir miyiz?

Bunun yerine, A.B.D. gibi ülkelerde olduğu gibi tiyatroları vergiden muaf tutar, katma değer vergisini sıfırlar, o zaman gerçek yardımı bu bağlamda gerçekleştirmiş olmaz mısınız?

Öte yandan bir tiyatronun ciddiyetini, çalıştırdığı SSK’lı kişi ile sınamak da yanlış geliyor bana. Sanatçılara sosyal haklar verilmesi son derece önemli, bugün 30 yıldır çalıştığı halde Sosyal Sigortalar Kurumu’na başvurduğu zaman çalıştığı tüm tiyatroların onun için ödediği SSK primlerinin toplamının 3 yıl bile olmadığını fark eden nice emekçi var. Ancak tüm bunlar, tiyatronun niteliği ve yapısı, izleyiciye tiyatro sevgisi aşılanması hakkında hiçbir bilgi vermiyor bize ne yazık ki.

Kültür Müdürlüklerinin denetimleri sadece kuru denetimler olarak kalıyor, yıllardır tiyatrolar arasında bir eleme yapılacaksa, kurula davet edilen kişilerin oyunları izleyen, özel tiyatroların sorunlarını az çok bilen, her şeyden vazgeçtim tiyatroya giden kişilerden seçilmesi gerektiğini savunuyorum.

Aslında ben devlet yardımının hepten kaldırılarak, özel tiyatroların bilet fiyatlarını ödenekli tiyatrolar fiyatına çekmesi ve devletten gelen seyirciye göre koltuk başı hizmet payı almalarını savunuyorum, ama bu görüşüm “hazıra konmayı tercih eden” bazı özel tiyatro patronlarını fazlasıyla kızdırıyor. Koltuk sayısı sınırlı olan alternatif tiyatroların yaşamaları içinse tabii ki, alternatifler üretilebilir.

Ancak, yazının konusunun yardım dosyalarının toparlanmasına denk gelmesi sadece bir tesadüf. Değinmek istediğim konu, bu değil.

Yüzlerce tiyatro başvuruyor, kimileri yönetmelikteki kriterler yüzünden eleniyor, kimileri tanınmadıkları için, kimileri de üç beş kişiden oluşan derme çatma topluluklar oldukları için…

Kültür Bakanı’nın Kars’ta heykel yıkılmasını desteklemesini ne kadar ayıp buluyorsam, köy tiyatroları ve yerel tiyatrolara verdiği desteği hep alkışladım. Artık Anadolu’daki bir köy tiyatrosu amatör tiyatrolar kategorisinden yararlanabiliyor belki. Yine de kanımca pek çok kayıp topluluk var. Bir de, belki de çok kötü işler yaptıkları halde, sırf Anadolu’da oldukları için, ya da sırf bazı vakıflara bağlı çalıştıkları için pozitif ayrımcılığa uğrayanlar vardır bilemeyiz.

Öte yandan burası öyle tuhaf bir memleket ki, yıllarca direnerek tiyatro yapan Tiyatro Pera, Semaver Kumpanya, Tiyatro Oyunevi, Talimhane Tiyatrosu, Altıdan Sonra Tiyatro bile yıllarca görmezden gelindi. Umarım Tiyatro 0.2 aynı kaderi yaşamaz.

Şimdi facebook’u açın Anadolu’da ve İstanbul’da yüzlerce tiyatro alternatif işler yapıyor, kimi oyun, oyuncu, salon arıyor, kimi sadece varoluş savaşı veriyor, kimi bir lise topluluğu gibi klişeleri takip ederek bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Kültür Bakanlığı’na 300/500 başvuru varsa, Milli Eğitim Müdürlüklerine yurt genelinde başvuran kumpanyalar 1000’i bulur. Onların da kriterleri pek ağır: Oyuncuların eğitim belgesinden, oyunun CD’si ve metnine kadar, vergi levhasına uzanan bir yığın belge.

Bir de kapımıza dayanan ve üç gün içinde tüm soruları cevaplamazsak, hapis cezası alabileceğimizi belirten istatistik kurumları var, onlarca soru soruyorlar, o formlar ne oluyor nasıl raporlanıyor, şu dünyadan geldim gidiyorum, halen öğrenemedim.

Kısacası, sırf tiyatrolardan istenen belgelere baktığınız zaman, ne bileyim Topkapı Sarayı’nı dolduracak kadar belgesel, tüm yurda yayılacak kadar zengin bir tiyatromuz var.

Önerim şudur:

Arşivlemeyle pek barışık bir millet değiliz ama gelin tüm başvuru belgelerini, oyun CD’lerini, yurt genelindeki tiyatroları Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Müdürlükleri, İstatistik Kurumları ve facebook sayfalarını derleyerek gayrı resmi biçimde toparlayalım.

Bu çalışmanın sonunda sözgelimi Ahmet Önel gibi bir yazar “Becerikli Kanguru”, Muharrem Buhara “Ayının Fendi Avcıyı Yendi” oyununun kaç noktada telif hakkı ödenmeden oynandığını öğrenmekle kalmayacak, Türk Tiyatrosu’nda kaç bin adet oyun varsa bir arada toparlanacak, yeni oyuncular keşfedilecek, bölge tiyatroları arasında sinerji başlayacak, belki kayıp metinler tekrar bulunacaktır.

New York’ta 50 yıldır oynanan her profesyonel prodüksiyon bir kitaplıkta arşivleniyor ve siz kimliğinizi göstererek bunları oradan dışarı çıkartma hakkınız olmadan yalnız bir kez izleme hakkına sahip oluyorsunuz. Düşünsenize, onlarca Hamlet versiyonuna erişme şansına bir noktada oturarak sahipsiniz.

Bizde ise, Kültür Bakanlığı uzun süre oyunlarımızın video çekimini istedi, ama bakanlıkta video oynatıcısı yoktu. Tabii ki tiyatrocular da masraf olmasın diye boş kaset yolladılar..

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Nedim Saban

Yanıtla