Tiyatro Okulları Oyuncuları Gerçek Hayata Hazırlıyor mu?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri – Genç tiyatrocuların durmadan azalan iş imkânlarıyla birlikte artık belki de oyunculuğun yanı sıra kendi işlerini nasıl üreteceklerinin eğitimini de almalarının zamanı geldi.

Guardian, 5 Kasım 2011, Çeviri: Şuayb Aydın

Donanma personeli sayısının düşürüldüğü, hastane hizmetlerinin geleceğinin tehlikeye girdiği ve işten çıkarmaların arttığı bu çağda, genç oyunculara gösterilen merhameti artırmak anlamsız gözüküyor olabilir, ancak geleceğin sanatçıları olabilecek insanlar aklınızda bir yerlerde bulunsun. Sadece kendilerini geliştirme imkânları olabilse turizm endüstrisini destekleyerek sıkıntıda ve zor zamandayken gönüllerimizi eğlendirecek olan bu insanlar. Lorca, tiyatronun ulusların yüceliğinin ölçüsü olduğunu söylemiş. Bizim tiyatromuz bir mücevher ve biz onun geleceğini bir gübre yığınına atıyoruz.

Tiyatro bizim topraklarımızda yüzlerce yıldır, Ed Miliban’ın sözleriyle, büyük bir tedarikçi olmuştur. Bu bahar Amerika’da, Downton Abbey’deki Hugh Bonneville’in üniversite kampüsü hakkında televizyonda yayınlanan bir konuşmayı ve Broadway’de Mark Rylance’la Kudüs hakkında yapılan bir diğerini dinledim. Bunlar gibi iyi oyuncular bir gecede ortaya çıkmıyor ve eğitimlerinin bitişi gelişimlerinin sonunu değil başlangıcını işaret ediyor. Her iki aktör de ilk işlerini iyi kumpanyalardaki küçük rollerle aldılar ve ben sadece 30’lu yaşlarımın başındayken, onların yönetmeni olacak kadar şanslıydım. Aynı Glasgow oyununda, Rylance’la birlikte Gary Oldman ve Ciaran Hinds de vardı; Gorballardaki yağmurlu bir Salı için hiç de fena değil.

Oyunculuk hayatı her zaman piyango gibi olmuştur, ancak artan işsizlik oranlarıyla birlikte kulağa kibirli gelen “dinlenme” ifadesi bu günlerde hayatın tüm alanları için kullanılabilir. Polis memurlarından mimarlara kadar, dinlenenler sadece oyuncular değil. Geçen hafta yeni mezun olan bunca öğretmene bir iş sağlanana kadar öğretmen eğitiminin durdurulmasına dair bir talebi okudum. Eğer ki bu tartışma okulların da ötesine geçseydi, birileri önümüzdeki on yıl için tiyatro okullarının ve üniversitelerdeki tiyatro derslerinin kapılarına mühür vuruyor olacaktı.

Pek çoğu arasından sadece bir tiyatro okulunu ele alalım: bize Colin Firth, Helen McCrory, Frances Delatour gibi pek çok yetenek kazandıran London Drama Center. Burada, geleceğin oyuncuları birer öğrenci olarak, acemi rahibelikten stajyer komandoluğa geçen bir hayat sürüyorlar. Haftanın beş günü, günde 11 saat boyunca bir dersten diğerine koşuyorlar, cumartesi günleri bireysel çalışıyorlar ve çalışmalarının her bir dakikası en küçük ayrıntısına kadar dikkatle inceleniyor. Oyuncu adayları şarkı söylüyor, dans ediyor, duygusal hafızalarını deşiyor, aksanları öğreniyor, ses perdelerini genişletiyor, karakterleri analiz ediyor. Yürüyorlar, koşuyorlar, düşüyorlar, zıplıyorlar, kılıçla oynuyorlar ve soytarılık yapıyorlar. Sadece tek bir olumsuzluk var: eğitimini aldıkları meslek güç bela varoluyor.

1970’lerde oyuncu olduğumda tiyatro okullarının ve üniversitelerin tiyatro topluluklarının (özellikle Oxford ve Cambridge’de) sunduğu, kamusal gösterilerden geçen aşınmış bir yol vardı. Buralarda, gelecek vadeden oyuncular gelecek kazançlarının %10-15’i karşılığında kendilerini temsil eden simsarlar tarafından kapışılırdı. Bu tabiki, genç oyuncuların eğitim geçmişlerinden (bölgesel repertuar tiyatroları) elde edilen getiri asgari olduğu için potansiyeli iyi tespit edebilen açıkgöz simsarlar için iyi bir yatırımdı. Tabii oyuncular sahne tecrübelerini artırdığında (ben Glasgow’daki Citizens Theatre’da sadece üç yılda 27 rol oynadım) artık onları film ve televizyon endüstrisindeki potansiyel işverenlere ve National, RSC gibi sübvanse edilen büyük şirketlerin rol dağıtım yönetmenlerine sergilemenin zamanı gelirdi.

Peki ya şimdi ne oluyor? Köhnemiş repertuar sistemi, şirketleri, hatta pek çok vakada oyun başına 5 ya da 6 kişilik kadrosu olan yapımları bile daha fazla taşıyamaz. Küçük televizyon rolleri ya da reklam formundaki ücretli işler, giderleri ancak karşılayan şaşaalı işler ya da bunlardan da alt seviyedekiler bu iyi eğitilmiş oyunculara yarış atlarının ihtiyaç duyduğu dörtnala koşunun eşdeğerini güç bela verebilir.

Tiyatro okulları kör bir şekilde geçmişe saplanıp kalmışlar gibi gözüküyor. “Oyuncular için işler her zaman kötü olmuştur,” tuzak bir cümle. Mutlaka yeni (ve gerçekçi) bir değerlendirme gerekiyor. Temelde bunun politik olduğunu söyleyebilirim. Oyuncular üretimin bazı araçlarını kendi ellerine almak için mücadele etmeye hazırlıklı olmalıdır. Oyuncular kendi işlerini yaratmak durumunda kalacaklar. Eğitimleri boyunca kendi işlerini ortaya çıkarmaya, çalışma ortakları bulmaya, adapte olma becerilerini geliştirmeye ve yazmaya, tekrar keşfetmeye ve 21. yüzyıl için (yetenek açısından zengin kaynaklar açısında fakir olan) yeni bir “Yoksul Tiyatro” yaratmaya daha fazla vurgu yapılması gerekiyor. Kostüm ve aksesuarlarını bir valize doldurup onları davet eden herhangi bir salonda tek gecelik performanslar sergilemek için hazırda gösterileri olması gerekiyor. Cilasız tahtaları olan sahnelere hazır olmalılar ve yapabildikleri her yerde gösteri yapmaları gerekiyor: sokaklarda, gecekondu binalarda, kendi evlerinde. New York’taki büyük “Yaşayan Tiyatro” ilk performansını Doğu yakasındaki bir oturma odasında (living room) sergilediği için bu ismi aldı.

Sekiz yıl boyunca, kariyerlerinin ilk 10 yılı içerisinde olan genç oyuncular için Londra’daki Jerwood Space’te sahne çalışmasından çok daha fazlasını yaptıkları atölyeler düzenledim: Burada bir topluluk oluşturdular, deneyimlerini paylaştılar, birbirlerine destek oldular. Onlara hiç durmadan, kendi işlerini yaratmaları hatırlatıldı.

Tiyatro okulları sadece oyuncunun eğitimiyle sınırlı kalmamalıdır, kariyerlerinin ilk yıllarında onların geçim durumlarıyla da ilgilenmelidir. Tiyatroda kariyer yapmak genellikle yamaç aşağı olan kontrolsüz, engebeli bir yol gibidir. Oyuncu köhnemiş birer fantezi olan kariyer yolculuklarına kapılmamayı öğrenmelidir. Oyuncular sadece icracılık becerilerine değil, eski çağlarda olduğu gibi bir korsanın becerilerine de ihtiyaç duyacakları bir gelecek için hazırlıklı olmalıdırlar.

Paylaş.

Yanıtla