“Ford Mach 1 Bağdat Caddesi’nde” ile 70’lerin İstanbul’una Bir Yolculuk

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Ömer Ongun

Sevim Burak’ın tamamlanmamış romanı “Ford Mach 1”, “Ford Mach 1 Bağdat Caddesi’nde” ismiyle, Ayşe Selen, Şehsuvar Aktaş ve Nihal G. Koldaş’ın harikulade oyun müzikleri, ezgileri ve oyunculuklarıyla tamamlanıyor adeta…

Sevim Burak’ın “Hayatımın Aşkı” dediği ve bitiremeden aramızdan ayrıldığı romanı Ford Mach 1, Maya Sahnesi’nde müzik ile sahneye taşınıyor. Nihal G. Koldaş’ın uyarladığı ve müziklerini Çelik Kasapoğlu ile birlikte yaptığı metni, Ayşe Selen, Şehsuvar Aktaş ve yine Nihal G. Koldaş sahnede gerçekleştiriyorlar. Nilüfer Erdem’in Sevim Burak’ın taslağından yayına hazırladığı roman, 29 Ekim 1973 günü Bağdat Caddesi’nde geçiyor. Cumhuriyet’in 50. Yıldönümü, Boğaz Köprüsü’nün de açılış günü. Bir yanda müteahhitlerin İstanbul’u işgali üzerine, arkalara kaçan, gül bahçelerine, berber salonlarına, çam ağaçlarına tutunmaya çalışan insanlar var. Öte yanda Bağdat Caddesi’nde Amerikan arabaları, yabancı markalarla yeni bir hayat yükseliyor. Yaşlanmakta olan iki kadın ve arka sokaklardan gelen Palyaço Ruşen’in Efsanevi Amerikan otomobili Ford Mach 1’e duydukları karşılıksız aşk. Oyun, alay, öfke, kırgınlık ve delilik arasında yaylanıyor.

Ocak ve Şubat ayı boyunca her Salı 20:30’da İstiklal Caddesi üzerindeki Halep Pasajı’nda yer alan Maya Sahnesi’nde sergilenen oyunun 24 Ocak’taki gösterimine gitme imkanım oldu. İyi ki de olmuş diye düşündüm. Sevim Burak’ın tamamlanmamış romanından uyarlanan ve yaklaşık 1 saat süren oyunun sonunda 70’lerin İstanbul’unda, Bağdat Caddesi’nde yaşamış olmayı ve Ford Mach1’i beklemenin heyecanını duymayı istemedim desem yalan olur.

Oyun iki yaşlı kadının birbirleriyle ve kendi kendilerine konuşmalarıyla açılıyor. Ayşe Selen ve Nihal G. Koldaş oyunculuklarını öyle bir konuşturuyorlar ki, metnin akışından bir anlık çıkıyorsunuz ve bu iki kadını hayranlıkla izliyorsunuz. Boğaziçi Köprüsü’nün açılışına dair duydukları heyecanı da mahalledeki gül bahçelerinin yerine yol yapılmasına karşı duydukları hüznü de yaşıyorsunuz.

Herkes geriye doğru çekilecek efendim – Ta arkalara kadar kaçacaklar efendim – Herkes geriye doğru çekilecek efendim – Adamlar ellerinde kazma küreklerle üstünüze doğru geldikçe siz kaçacaksınız efendim.”

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunun 50. yılını da içeren 70’ler, ülkede son sürat kalkınma hamlelerinin alındığı yıllar aslında. Köprüler, yollar yapılıyor. Bugünün devleri olan aile şirketlerinin birçoğu o yıllarda kuruluyor. Asya ve Avrupa birbirine bağlanıyor. Aslına bakarsanız Ford Mach 1’in Bağdat Caddesi’ne gelmesi de sadece son model bir otomobilin değil son model teknolojinin, küresel kapitalizmin gelişi ve aslında “muasır medeniyetler” seviyesine ulaşma ideali olan Türkiye’nin de Batı’ya daha çok yaklaşması demek oluyor. Bu açıdan bakıldığında oyunda yer alan ve berbere, birbirlerine, çam ağaçlarına dertlerini anlatmaya çalışan, onlara sığınan yer yer hüzünlü veya sinirli aniden heyecanlı ve biraz da meraklı bu kadınlar da dönemin toplumsal haletiruhiyesinin vücut bulmuş hali gibi.

Ford Mach 1, Batı kültürünün, kapitalizmin, yaşlı kadınların gözünden bakarsak “düşmanın” bir parçası olması sebebiyle romanda ve oyunda önemli bir sembol.

Oyun müziklerini hazırlayan Nihal G. Koldaş ve Çelik Kasapoğlu’nu ayrıca tebrik etmek isterim. Müzikler, oyunun akışına uygun bir şekilde atmosferi kuruyor ve ayrıksı durmuyor. Oyuncuların ve sözlerin müzikle olan uyumu da yapılan sanatsal emeğin yoğunluğunu gösteriyor.

Oyuna dair yapılabilecek belki de birkaç eleştiri mizansen, sahnedeki yerleşim ve romanın oyun metnine dönüşmesi noktalarında alınabilecek hamlelere dair olabilir. Üç oyuncu da seyirciye yüzleri dönük bir şekilde yan yana duruyor. Oyuncuların görece sabit bir pozisyonda kalmasını sağlayan ayaklı mikrofonların bilhassa tercih edildiğini hissetsem de bir seyirci olarak sahnedeki oyuncuların vücutları daha hareketli kullanmalarını kısıtladığını düşünüyorum.

Bunun yanında metnin parçalı ve karmaşık olması ve oyun akışının oldukça tempolu kurulmuş olması seyirciyi yorma riski barındırıyor. Sevim Burak’ı daha önce okumamış izleyici açısından mevzunun derinliklerinde boğulma riski de cabası. Bu noktada ise devreye 4. bir oyuncu gibi müzik giriyor. Müzik oyunun temposunu belirleyen bir konum da edinmiş aslına bakarsanız.

Ford Mach 1 Bağdat Caddesi’nde, dönemin İstanbul’u ve Bağdat Caddesi-Erenköy’ü hakkında farklı bir bakış açısı sunmanın yanında güçlü oyunculukları ve güncelliğini koruyan bir mesele olarak yerellik/ özgünlük/ yaşlılık/ yavaşlık karşısında küresel/ dinamik/ hızlı/ genç/ modern çatışmasını belirli semboller üzerinden hissettiren güçlü bir yapım olmuş.

Oyunla ilgili detaylar ve gösterim tarihleri için: http://www.mayasahnesi.com/ford-mach-1-bagdat-caddesinde

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Ömer Ongun

Yanıtla