Kişisel Tarihinizi Ne Kadar Biliyorsunuz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Ezgi Atabilen’in Hürriyet gazetesindeki köşe yazısını yayınlıyoruz.) BGST Tiyatro Boğaziçi’nin aralık ayında prömiyerini yaptığı ‘Eleni’den Mektuplar’ı Sevilay Saral yazdı, Metin Göksel sahneye koydu. Uluç Esen, Duygu Dalyanoğlu, Pelin Batu, Zeynep Okan ve Cüneyt Yalaz’ın rol aldığı oyun; cenaze töreni için anneleri Eleni’nin hep gömülmek istediği Ege kasabasına giden iki kardeşin köklerini yeniden keşfetme hikâyelerini sahneye taşıyor.

Issız bir adaya düşseydiniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?

Sizinle çok zıt olan kardeşinizle orada olmayı hayal eder miydiniz…

Ne yazık ki ‘Eleni’den Mektuplar’da durum böyle gelişiyor.

Adnan (Uluç Esen) ve Feride (Duygu Dalyanoğlu) pek iyi geçindikleri söylenemeyecek iki kardeş. Biri oldukça düzenli hayatı olan titiz bir doktor, diğeri ise hayatı gelişine yaşayan, meraklı ve muzip bir çevirmen.

Dolayısıyla bir ıssız adaya düşseler yanlarına alacakları üç şeyden biri kesinlikle birbirleri değil. Ama makûs kaderin oyunu işte…

Cenaze töreni için anneleri Edibe’nin hep gömülmek istediği o Ege kasabasına gidince, gezintiye çıktıkları sandal devriliveriyor. İkili ıssız olduklarına inandıkları bir adada uyanıyorlar.

Etnik kimliğin her geçen gün daha ürkütücü şekilde belirginlik kazandığı günümüzde, sahiline vurdukları bu ıssız ada, aidiyetsizliklerinin çevrelediği bir alan aslında. Ancak sandıkları kadar ıssız değil.

Adını yoksulluk içinde yaşayan, halka açık yerlerde yatıp kalkan ve yiyeceğini dilenerek toplayan çileci düşünür Diyojen’den (Cüneyt Yalaz) alan, bir yabancı çıkıyor karşılarına. Anlattıklarıyla 6-7 Eylül Olayları sonrası Türkiye’den gitmek zorunda kalan yaşlı bir Rum’un torunu olan Eleni’nin (Pelin Batu) Müslüman bir aileye teslim edilerek Edibe olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Feride, annesi Eleni’nin yıllarca kaleme aldığı mektuplarını okuduğunda, son yıllarda ihmal ettikleri annelerine bir kez olsun kendi dilinde seslenemediği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor.

GAYRİMÜSLİM TİYATROCULARDAN HİKÂYELER DİNLEDİK

Türkiye’de sadece Rum değil; Ermeni, Yahudi, Kürt, Alevi ve pek çok etnik kimliğin görünür hale gelmesi ile bugün birçok bireyin kendini yeniden tanımladığına şahit oluyoruz. Gizli tarihler, kişisel hikâyeler yeniden keşfedilirken, Eleni’den Mektuplar ‘ıssız bir adaya’ düşen iki kardeşin kişisel öyküsünü anlatırken, bu topraklarda kaybettiğimiz seslere kulak veriyor.

Yönetmen Metin Göksel’in anlattığına göre; bir Rum kadın olan Eleni’nin hikâyesini de kapsayacak şekilde oluşturulan oyunun hazırlık süreci, yaklaşık iki ay sürdü. Öncelikle Tiyatro Boğaziçi içinde bir grup oluşturulup, kültürel çoğulculuk odaklı tiyatro çalışmalarına girişildi. Beş sene evvel başlayan çalışmalar sırasında ekip, azınlık tiyatrolarıyla da tanışma olanağı buldu. Özellikle gayrimüslim tiyatrocularla kurdukları dostluklar, unutulan veya karanlıkta kalan birçok yaşanmış hikâyeyle tanıştırdı onları. Hikâye ve karakterleri kurgularken Yahudi, Rum ve Ermeni arkadaşlarından dinledikleri onlarca kimlik gizleme hikâyesinin oyunun ortaya çıkmasında epey katkısı oldu.

Eleni’den Mektuplar; 2-4-9-16 ve 25 Şubat tarihlerinde saat 20.30’da Maya Sahnesi’nde izlenebilir. Adres: İstiklal Caddesi Halep Pasajı Kat.2, Beyoğlu. (212) 252 74 52.

PELİN BATU ÜÇ YIL ARADAN SONRA SAHNEDE

Oyunda Cüneyt Yalaz ve Duygu Dalyanoğlu’nun oyunculukları öne çıkarken, son üç senedir doktora çalışmaları gibi çeşitli sebepler nedeniyle sahne çalışmalarına ara veren Pelin Batu da rol alıyor. “Beni özellikle iki seyircinin izlenimleri çok etkiledi. 6-7 Eylül olaylarından muzdarip iki beyefendi ile oyun sonrası Eleni’yi konuştuk. O sohbet sırasında, aslında yaşanmış bir karaktere dayanmayan bu hikâyenin, ne kadar çok şey anlattığını gördüm” diyen Batu, tarihin didaktik bir anlatımla değil; küçük, adsız insanların hikâyeleri aracılığıyla ruhlara işleneceğini söylüyor.

Hürriyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.