Repliğini Seç, Oyunu Seyret, Kendini Bul (Rosenbergler Ölmemeli)

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Melih Anık

50’li yıllarda yargılaması, 60’lı yıllarda tiyatro oyunu sahnelenen Rosenbergler Ölmemeli, İBBŞT tarafından Orhan Alkaya rejisi ile sahneye çıkıyor yeniden. Olayın üstünden geçen 60 yıl içinde dünyada ve davada ortaya çıkan yeni olaylar, oyunu pek çok yönden ilginç hale getiriyor. Oyunun gündeme gelmesiyle birlikte, sadece Rosenbergler’in tarihe mal olmuş davasını değil, Rosenbergler davasının hem zamanında hem de yıllar içindeki algısı üzerinden dünyayı yeniden gözden geçirmemiz gerekecek gibi gözüküyor.

Oyunun son provalarından birini seyrettim. Rosenbergler Ölmemeli’nin, reji, teknik altyapı (Müzik: Timur Selçuk-Tarık Öcal Dekor: Barış Dinçel Kostüm: Canan Göknil) ve de oyunculuk açılarından sezonun en iyi oyunlarından birine aday olacağını gördüm. Oyunu seyrederken oyun kişilerinin repliklerinden bir derleme yapmanın; araya son yıllarda yazılan bazı yazılardan, konuşmalardan, haberlerden cümleler katmanın olaya bakışı genişleteceğini düşündüm. Zira bunca zamanın geçmesine rağmen benzer görüşler halâ karşımıza çıkıyor. Bunlardan bir kısmı kendimize ait. Yani bir anlamda Rosenbergler davası kapsamında sarf edilmiş o repliklerin sahiplerine bugün de rastlamak olanaklı. Bu turnusol kağıdı işlevi görüyor. Tiyatronun ayna olması da galiba bundan dolayıdır, yüzleşmeyi sağlar, hem kendinizle hem de içinde yaşadığınız dünya ile. Belki de salt bu nedenle bile Rosenbergler Ölmemeli seyredilmesi gerekli bir oyun. Oyunla ilgili düşüncelerimi ikinci yazıya sakladım.

Aşağıda sıraladığım repliklerden beğendiğinizi seçin. Oyunu seyredin ve kim olduğunuzu bulun.

………………

Siz yurdunuza ihanet ettiniz. Amerika’nın güvenliğini sağlayan en güçlü silahı yabancılara sattınız. 

Atom bombası Ruslara verilmiş olmasaydı ABD bugün Kore’de saldırıya uğramazdı.

Sizi bağışlamak benim elimde değil.

Bazen bu güzel, insancıl ilkelerin hepsinden kuşkuya düşüyorum.

Avukatlar işleri karıştırmaktan başka bir şeye yaramazlar.

Yeryüzünde o kadar sefalet var ki! O kadar insan sömürülüyor ki! İnsan gözü kapalı yaşayamaz!

Bizi birbirimizden ayırarak mahvetmeye çalışacaklar. En büyük tehlike bu işte!

İşte onları açığa çıkarıp zararsız hale getirmek, ezmek için bu amansız savaşı açmış bulunuyorum.

Ben barış için özgürlük için mücadele ettim.

Senatör McCarthy ile aynı fikirde olmayan her Amerikalı yurttaşın tutuklanacağını istemiyorsunuz herhalde.

Oradaki mahkemeler pek anlayışlı sayılmaz, doğrusunu istersen!

Bizim elimizden hiçbir zaman alamayacağınız bir şey! Bize ait olan ve hiçbir gücün, hiçbir zaman bizden söküp alamayacağı bir şey!

Evet..Ertesi gün onu yorgun görünce sorardım: “Neden bu kadar yorgunsun?” derdim. O da “Çok işim var” filan derdi.

Sizi hemen alıp götürmem gerekiyor. Emir böyle.

Liberty Radyo Şirketi adına birkaç söz lütfeder misiniz Sayın Savcı?

Sayın Savcı, bugüne kadar olan etkinliklerin doğurduğu ağır sonuçlar nelerdir sizce?

İnsan daima lehte ve aleyhte olur.

Dünyanın her yerinde sosyalist bir toplumun kurulmasını isterim.

Yani bu sözlerinizle Sovyetler Birliği’nin de sosyalist bir toplum olduğunu kabul ediyorsunuz?

Rusların atom bombasına sahip olmaları, insanlık için bir şanstır. Büyük bir şans.. Dünya barışı bu şansa bağlı.

Asıl sorun komünist olup olmadığını öğrenmektir. Çünkü o takdirde casusluk suçlaması kendiliğinden yanıtlanmış olacaktır.

Ne gurur duyuyorum ne de utanç. Ben yalnızca görevimi yapıyorum ve yurduma hizmet ediyorum.

Biliyorum, alkışlarınız, açtığım savaşı, Amerikan halkını mikroplardan arıtmak için açtığım bu kutsal savaşı onayladığınızı gösteriyor.

Bu şebekenin başı, bugüne dek gelmiş geçmiş en büyük cani..

Dünyada bizim suçsuzluğumuzdan daha kesin bir şey olamaz.

Benim barıştan daha çok sevdiğim hiçbir şey yoktur yeryüzünde.

Bu suçlamalar o kadar saçma o kadar delice şeyler ki! Zamanla mantığın her şeyi yeneceğinden o kadar eminim ki!

Aleyhimize hiçbir kanıt yok! Bulmayacaklar da, çünkü yok!

Dosyada eksik olan kanıtları yüz ifadelerimizden mi çıkarmak istiyorsunuz?

İtiraf edeceksin ama çocukların da itiraf ettiğini bilecekler ilerde!

Karşımızda yargıçlar, savcılar ve polislerden kurulu bir ordu var. Bizse yalnızız!

Başkomutanlığın yaptığı resmi açıklamaların yankıları devam ediyor. ..bombanın patlaması halinde görülmemiş şiddette bir su baskını olayına sebebiyet verebileceğinin ve şehrin büyük bir kısmının sular altında kalacağını önemle belirtiyor.

Bu davanın görülmesi sırasında bütün hukuk kurallarına uyulmuştur ve sanıklar yasaların öngördüğü bütün haklardan yararlanmışlardır.

Rosenbergler aleyhine vahim deliller bulunduğunu yazmaktadır.

…vatan hainlerini ve komünistleri zararsız hale getirdiği takdirde Kore Savaşını kazanma şansı artacaktır.

1945’den bu yana başka bir atom bombası patladı mı?

Onların büyük yalanlarından daha güçlüyüz!

Suçumu kabul ediyorum Yargıç Bey.

Eve döndüğümde duyduklarımı dikkatle not ederdim.

Birinin seçilmesi gerekiyordu.

Korktum..Korktum… O kadar korktum ki!

Yargının siyasallaştığı bir ülkede adalet nasıl sağlanır?

Suçlular aleyhine yeni bir ifşaat!

Ben suçsuzum ama siz benim suçlu olduğumu itiraf etmemi istiyorsunuz.

Demek hayatımı kurtarmam için beni hayata bağlayan düşüncelerimi yadsımam gerekiyor. 

Neden beni bu derece insafsız, haksız ve gaddarca bir seçenek karşısında bırakıyorsunuz?

Bence Amerikan halkına yapılacak en ağır saldırı, özgür ve mantıklı düşünceyi psikolojik baskı altında bireyi teslimiyetçiliğe sürüklemektir. Tarih göstermiştir ki bu otokratik anarşiye verilecek tek yanıt özgürlük, demokrasi ve barışı savunmaktır.

Gerçek yoktur iddia vardır. Bu yalanı ne kadar çok tekrar ederseniz o kadar çok inananı olur. 

Yalan, dolan, zulüm, toplu kıyım ve bütün muhalefetin , sosyalistlerin, işçi sendikalarının ve demokrasinin ortadan kaldırılması..

Çünkü ben sosyalistim ve suçsuzum!

Ben bunu o cümlelerle anlatmazdım. Belki de Julius’un niyeti casus olmaktı. Ama onlara verdiği işe yaramaz bir şeydi.

İşte, ünlü Rosenberg’leri elektrik sandalyesine götüren aynı cadı kazanı. Aynı fişleme. Aynı ihbar furyası. Toplumu birbirinden kopartan, herkese korku salan bir senaryo, 1950’lerin Amerikası…

Ulusal tarihimizde bugüne dek gelmiş geçmiş en büyük ihanet olayının en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum.

Engizisyon dönemine yakışır cehennemi bir mekanizma kuruldu. Bir hırsız ve bir yalancı! İşte iddia makamının tanıkları!

Hiçbir kanıta dayanmaksızın sırf yapay bir biçimde yaratılan bir düşüncenin etkisi altında kalarak iki masum insanı mahkûm mu edeceksiniz?

Bu suçluların cezalandırılması sorunu, hukuk tarihinde benzeri görülmemiş bir dava olarak karşımıza çıkmaktadır. Yurdumuz bugün gelmiş geçmiş savaşlara hiç benzemeyen bir ölüm kalım mücadelesine atılmış bulunuyor. Bunu herkese birer birer anlatmak çok güç. Bugünkü koşullar altında yurdumuzun güvenliğinin her ne pahasına olursa olsun sarsılmaması gerekir.

Bu adamlar adaleti hor gördü.

Senden istediklerini yap. İtiraf et, istedikleri isteyebilecekleri her şeyi söyle. Bu itiraflar onlara karşı beslediğin aşağılama duygusunun parlak bir ifadesi olsun!

Kendileri gibi düşünmeyen herkesi susturmak için! Zaferlerinin tamam olması için bizim itiraflarımıza ihtiyaçları var!

Biz düşmanlarımızın oyununa gelecek olursak belki de özgürlük uğruna yapılan bu mücadele sonsuz dek yitirilmiş olacak. Onlar gibi düşünmeyenler işten çıkarılacak, haklarında kovuşturma yapılacak, hapse atılacaklar. Onların muhtaç olduğu bu itiraflar bu yalanlar bizim hayatımızı kurtaracak.

Rosenberglerin suçluluğuna olan inancımızın onların itiraflarını gerektirmeyecek kadar sağlam olduğunu umarım.

Ve böylece Amerika’da yıllarca, ‘Rosenbergler suçsuzdular; onlar kasıtlı bir şekilde yargılandılar; onlar adli değil siyasi olarak suçlandılar; onlar haksız yere mahkum ve idam edildiler’ diye bağırıp çağıranlar sonunda Venona kriptolarının çözülmesi ve Feklisov’un ifşaatıyla mahçup oldular; bir daha bu konuyu açmadılar. Ne var ki, Amerika’yı gecikmeli ve eksik izleyen bizdeki bazı kalemler hâlâ Rosenberg Davası’na atıfta bulunuyorlar, Rosenbergler’in suçsuz olarak idam edildiklerini ima ediyorlar.

Suçluluklarından emin olmadığım insanlar hakkında ölüm cezası istemek âdetim değildir.

Kendinize gereksiz sorular sormayın. Aksi halde siz de günün birinde idama kadar götürdüğünüz insanlar hakkında af dilekçeleri imzalayacak aşamaya gelirsiniz.

Yığınları harekete geçirme sanatı Moskova’da bilim olarak öğretiliyor. Belki savcıları yola getirme usullerini de öğretiyorlardır.

Herkes günün birinde yanılabilir.

Artık çok geç.

Suçlu olduğuna inandıkları birini seçtiler, onu mahkûm edecek bir jüriyi da ne yapıp edip nasılsa bulacaklardı.

Son dakikada sahneye konan bu gibi teatral numaralarım müvekkillerinize fazla bir yarar sağlayacağını sanmıyorum.

Bozguncular her gün yeni yeni öldürücü darbelere uğruyorlar. Bu da sizin sarsılmak bilmeyen yurtsever davranışlarınızla bizi desteklemeniz sayesinde oluyor. Hepsinin maskeleri birer birer düştü.

Amerikan halkı büyük bir halktır. Er geç onu yanlış yola sürükleyenleri başından def edip gerçek özgürlüğüne yeniden kavuşacaktır.

Yurt nedir? Yurtsever kimdir?

Sayın Başkan müdahale etmeyi vicdanına aykırı bulduğunu bildirdi.

Ben gaddar bir insan değilim. Yalnızca görevimi yaptığımı sanıyorum. Sizin ölmenizi istemiyorum.

Biz tamamıyla suçsuzuz. Korkunç bir mekanizmanın kurbanları olduk.

Her zaman bunun bir ihtimal olduğunu söyledim. Bu, ihtimalin gerçek olduğunu teyit eden bir kanıttır.

Rosenbergler ölmemeli… mi?

………………..

Repliğinizi seçtiniz mi? Haydi oyunu seyretmeye ve kendinizi bulmaya!

Oyuncular:

Ali Gökmen Altuğ, Ali Mert Yavuzcan, Aslıhan Kandemir, Buket Yanmaz Kubilay, Kutay Kırşehirlioğlu, Mazlum Kiper, Mert Tanık, Murat Coşkuner, Murat Derya Kılıç, Osman Gidişoğlu, Ozan Gözel, Yeşim Koçak

Melih Anık – Düşünceler

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Melih Anık

Yanıtla