İzmir Devlet Tiyatrosu’ndan Dünya Prömiyeri… Halktan Biri

Pinterest LinkedIn Tumblr +

İhsan Ata

Geçtiğimiz günlerde İzmir Devlet Tiyatrosu Melek Ökten sahnesinde Dünya prömiyeri yaptığı Halktan Biri adlı oyunu izleme şansı buldum. Yazarın kendi ülkesinde sahnelemeye cesaret edemediği oyun, antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan İzmir’de, İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından 19 Ocak’ta sahnelenmeye başladı.

Günümüz dünyasında hala geçerliliği olan yetki sahibi liderlerin kendi çıkarları doğrultusunda halktan uzaklaştığı, siyasetteki kirli ilişkileri, çıkar çatışmaları, beceriksizliğini özetle aptallıklarını ve yetersizlikleri anlatan oyun Sam Bobrick’e ait. Ekin Tunçay Turan’ın dilimize çevirdiği eserin yönetmenliğini Metin Oyman, dekor ve kostüm tasarımını Savaş Çevirel, ışık tasarımını ise Osman Uzgören’in üstlendiği oyunda Mustafa Şen ve Ümit Bakış rol alıyor.

Oyunda; işini kaybetmiş sıradan bir Amerikan vatandaşı olan Travis, ülke yönetiminden memnun olmadığı için “duyarlı” bir vatandaş olarak Başkan’a hakaret içerikli mektuplar yazmaya başlar. Başkan, yazılan mektuplardan rahatsız olduğu için FBI ajanını göndererek onu bu işlerden vazgeçirmeye çalışır.  Vazgeçirilmek için kendisine sunulan iş tekliflerini kabul eden Travis, devamlı hayal kırıklığına uğrar ve her hayal kırıklığı sonrası mektup yazmaya devam eder. İkinci kez seçilen Amerika Başkanı bu kez krallığını ilan eder. Oyun, ölüm fermanını hazırlayan Başkana Travis’in büyük sürpriziyle son bulur.

Olay her ne kadar Amerika’da geçse de yazarın söylemi ve vurguladığı gerçekler oyunu evrensel bir boyuta taşıyor. Kendi ülkesini kurtarmak isteyen Travis gibi bugün de dünyanın her yerinde yönetimden memnun olmayan ve bununla mücadele eden cesur yüreklerin olduğunu biliyoruz. Bobrick’in mizahi bir dille eleştirdiği yönetim mekanizması bugün dünyanın ortak kaderi olmuş durumda.

Elbette bugünkü yönetim anlayışımızın metinde anlatıldığından bir farkı yok. Hatta az bile anlatılmış. İki değil üçüncü kez iktidarı kazanan bir partinin yarattığı korku cumhuriyeti şüphesiz Amerika’dan çok daha sert işleniyordur ülkemizde. Ayrıca kendi halkı tarafından yazılan mektupların bizzat Başkan tarafından okunması ise bizim ülkemiz açısından bir ütopya…

Kaldı ki Başkan hakkında yazılan ağır hakaret dolu mektupları yazan Travis’in bu işten vazgeçmesi için Başkanın verdiği mücadele ülkemiz politika anlayışına göre takdir edilecek hatta göz yaşartacak bir durumdur. Zira bizim ülkemizde basılmayan kitaplar yüzünden hala içeride tutulan yazarlarımız, mizahın temelini oluşturan olmazsa olmazlarından biri olan ülke yönetimini eleştiren karikatürler nedeniyle kapatılan mizah dergilerimiz, yıllarca hapis yatan karikatürlerimiz, ücretsiz eğitim istedikleri için eğitim hakları ellerinden alınan öğrencilerimiz, ağızlara “sakız” edilmiş devlet tiyatrolarımız, her şey bir yana kendi dilini konuştuğu, kendi dilinde eğitim görmek istediği için yıllarca içeride çürütülen, işkenceye maruz bırakılan sosyalistlerle dolu bir ülkede yaşıyoruz.

Elbette bu liste sayfalar dolusu uzayabilir ama Penguen’in son sayısında kapağa taşıdığı “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde en fazla mahkûm edilen ülkeler sıralamasında birinci olduk” başlığının altında başbakanın “sesli gülüşü” haberi sanıyorum her şeyi özetliyor. Eminim Sam Bobrick ülkemizde yaşanan bu süreci görmüş olsa Başkana bir mektup daha yazıp “beterin beteri de varmış” diyerek teşekkür edecektir.

Teşekkürle başlamışken teşekkürle devam edelim… Oyunu dilimize çeviren Ekin Tunçay Turan’ı güncellemeleri ve günümüz iktidarını ele alan göndermeleri nedeniyle cesaretinden dolayı kutlayalım. Oyunun yönetmen koltuğuna oturan tecrübeli oyuncu Metin Oyman’la devam edelim. Yalın ve net mesajlarıyla dolu gayet sert göndermelerin yer aldığı metni seyircinin algısına destek vermek için oldukça titiz bir çalışma çıkarmış. Kast seçimindeki başarısı oyunun başarısını desteklemiş. Metin üzerinden ilerleyen oyunu karakterleri sıradanlaştırıp gerçek kimliklere dönüştürerek hedefe ulaşmış. FBI ajanı ve Travis karakterlerini gerçek bir Amerikalı gibi davranış biçimlerinden aksanlarına varıncaya kadar hiçbir ayrıntıyı kulak ardı etmemiş. Oyunu sahneleyerek söyleyecek sözü olduğunu, sorumluluğun altını bir kez daha çizmiş. Daha önce yazarın Bavul adlı oyununu da sahneleyen yönetmen bu oyundaki başarısıyla adından uzun süre bahsettirecek gibi gözüküyor.

Oyundaki başarısıyla adından söz ettirecek başka bir isim ise FBI ajanını canlandıran Mustafa Şen. Şen’in canlandırdığı FBI ajanının bıçak sırtı bir dengeye ihtiyaç duyduğunu söylemeliyiz. Çünkü biraz abartıya kaçsa bilinçaltında saklanmış ve ekranlarda gördüğümüz ajanlara bir gönderme, bir alaya alma söz konusu olacağından olumsuz anlamda oyun bütünüyle etkilenecek. Travis’in salaş ve rahat tavrına karşın rolün gerektirdiği bu ciddiyet bir hükümet adamı olarak karakterini destekliyor. Bu anlamda Şen, dengeli, yalın ve abartısız oyunculuğuyla “gerçek” bir FBI ajanı canlandırdığını, gerek aksanı gerekse beden diliyle karakterini desteklediğini açık yüreklilikle söyleyebilirim.

Travis rolüyle izleyicinin huzuruna çıkan Ümit Bakış ise yine tüm “ciddiyetiyle” sıradan bir Amerikan vatandaşı olduğunu, rahat davranışları, aksanı, gerekse sahne coğrafyasından bilinçle yararlanmasıyla karakterin özüne ulaşıyor. FBI ajanının o kontrolü elden bırakmayan tavrını salaşlığı ve rahatlığıyla destekliyor. Rahat bir Amerikalının rahatsızlığını dile getiren ve mektuplarıyla “Halktan biri” olmaktan çıkıp “Halk kahramanı” haline gelen Bakış, metindeki hemen her espriyi seyirciye satmayı da başararak seyirciyi diri tutmayı başarıyor.

Deneyimli dekor tasarımcısı Savaş Çevirel, Amerika’nın ruhuna uygun dekor tasarımıyla öne çıkıyor. Kahve makinasından tutun, bayrağına, mutfağına ve bahçesine (ki bu ayrıntılar Amerikan kültürünün ortaya çıkmasında çok önemli etkenler) kadar Amerika’ya özgün tüm ayrıntıları göz ardı etmeyerek başarıya ulaşıyor. Aynı zamanda oyuncuların kostümlerini de tasarlayan Çevirel, FBI ajanı ve Travis’in kostümlerini yine Amerika’nın kendine has kültürüyle harmanlayarak karakterleri çok net ortaya koyuyor. Özellikle FBI ajanının kostüm değişimlerini kravatla vermesi oldukça özgün ve ekonomik bir çalışma.

Sonuç olarak yazar böylesine güçlü göndermeleriyle dolu oyununu kendi ülkesinde dahi sahnelemeye cesaret edemeyip bizim ülkemizde sahnelenebiliyor olmasına eminim benim kadar kendiside şaşırıyordur. Diğer taraftan İzmir Devlet Tiyatrosu ekibi “Halktan Biri” adlı oyununu sahneleyerek oldukça sorumlu bir işe imza atıyor. Ekip, metnin finalinde yer alan; “Sonunda galip gelecek olan yine halk olacak!” cümlesiyle yazarın umudunu destekleyerek izleyiciyi sorumluluk almaya ve farkında olmaya çağırıyor. Gelin, bizde bu “Halk Kahramanlarını” başarılı performansları ve özverilerinden dolayı ayakta alkışlayarak çağrılarına kulak verelim.

OYUNUN KÜNYESİ:

Halktan Biri

Yazan: Sam Bobrick

Çeviren: Ekin Tunçay Turan

Yöneten: Metin Oyman

Dekor ve kostüm tasarımı: Savaş Çevirel

Işık tasarım: Osman Uzgören

Rol Dağılımı: Mustafa Şen, Ümit Bakış

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: İhsan Ata

Yanıtla