Türkiye Tiyatrolar Birliği Dünya Tiyatro Günü Bildirisi

Pinterest LinkedIn Tumblr +
[Türkiye Tiyatrolar Birliği adına oyun yazarı ve rejisör Erhan Gökgücü tarafından kaleme alınan 27 Mart Dünya Tiyatro günü bildirisini yayınlıyoruz] Tiyatronun kitleler üzerindeki etkinliğini 21. yüzyılı yaşadığımız şu dönemde kim yadsıyabilir? Yalnızca insanoğlunun içinde yaşadığı Dünya’yı yorumlamasını, sorunları irdelemesini, çözüm yolları aramasını istemeyenler ve kısa erimli çıkarları için onların izdüşümünde yürüyenler. Bu saydıklarım için tiyatro, güdülebilecekleri uyaran mekanizmalardan biridir çoğu kere. Çünkü sanatın muhalefet gücünden rahatsız olurlar. Hele tiyatro gibi büyük bir kompozisyonun muhalefet gücünden…

Hep merak etmişimdir; birileri kalkıp ülkeleri yönetenler üzerinde bir anket düzenlese, son birkaç yıl içinde kaç kez tiyatroya gittiklerini sorgulasa nasıl bir sonuca ulaşırdı acaba?

Tiyatro Tarihi kitaplarının sayfalarını şöyle bir karıştıralım. O koca Roma İmparatorluğu Antik dönemden miras aldığı tiyatro hareketini neden salt bir eğlence olgusuna dönüştürdü? Kitlelerin uyanmasını istemediği için mi? Kilise önce aşağıladığı, engellediği tiyatroyu neden yeniden şekillendirerek Hristiyanlığı yayma, pekiştirme aracına dönüştürdü. Tiyatronun politik gücünü keşfettiğinden mi? Nasyonal sosyalizm neden sanatı tek boyutlu bir hale dönüştürmeye sıvandı?

Bugün kapitalizm tiyatro sanatını  bir meta olarak görmek eğiliminde. Suya sabuna dokunmayan ya da yalnızca parmaklarının ucunu ıslatarak ellerini yıkarmış görüntüsü veren bir tiyatro anlayışından yana. Duygusal komediler, farslar, vodviller, bulvar komedileri, revüler, tiyatronun zor şartlar içinde var olabilmesi için zorunluluk kisvesine bürünmekte. Biçimsel kaygılar özün önüne geçiyor. Ve böylece sanatın muhalefet gücü eritiliyor.  Oysa yaşamımızdaki her eylem ya politik bir amaç taşır ya da genelde sürdürülen bir politikadan herhangi bir şekilde etkilenir. Bu gestus kendiliğinden oluşabileceği gibi; düşünülerek, yorumlanarak ve iradi bir şekilde de yaşamımızı yönlendirebilir.

İnsanlık tarihi hiçbir yüzyılda acılardan, kandan, baskıdan, ötekileştirmelerden kurtulamadı. Umutlar hep geleceğe kaydı. Sanat, özellikle tiyatro sanatı daha iyi, daha yaşanabilir bir Dünya için, insanoğlunun değişebilirliği için önemli bir etken. Şimdi bir an düşünelim; gerek Dünyanın, gerek ülkemizin yakın geleceğinde ışıklı, umut saçan günler görebiliyor muyuz? Göremiyorsak, günümüzü yaşamanın ötesinde bir şeyler yapmanın zamanı gelmiştir. Oyun yazarları, yönetmenler, oyuncular, tasarımcılar, sizlere sesleniyorum: Tiyatroya tarihsel, soylu misyonunu yeniden ve yeniden kazandırmanın zamanı gelmedi mi?

erhan gökgücü

oyun yazarı-rejisör
Türkiye Tiyatrolar Birliği 2012

 

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.