Herkes İçin Tiyatro

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Almanya’da yaşayan her beş kişiden birinin göçmen olmasına karşın, tiyatrolarda göçmenlerin eserlerinin sahnelenmesi pek sık rastlanılan bir durum değil.

Almanya’da yaşayan her beş kişiden birinin göçmen olmasına karşın, tiyatrolarda göçmenlerin eserlerinin sahnelenmesi pek sık rastlanılan bir durum değil. Yerel bir tiyatro buna son vermeyi hedefleyen bir proje başlattı.

Castrop Rauxel Tiyatrosu’nun “In Zukunft-Gelecekte” adlı projesi için dokuz katılımcı ayda bir kez bir araya geliyor. Farklı kültürlerden insanlar Oyun metinlerini birlikte şekillendiriyor. Berlinli gazeteci Tanya Zeran “Yedi Kocalı Hürmüz” oynunu sahnelemek istiyor.

Tanya Zeran bu projenin tiyatroya olumlu bir katkısı olacağına inanıyor. Genç gazeteci gelecekte göçmenlerin yazdığı tiyatro eserlerinin egzotik olarak görülmemesi, artık sıradan karşılanmasını diliyor. Tanya Zeran, göçmenler sanki başka bir dünyadan geliyormuş gibi yapılan tartışmalardan rahatsız oluyor. Zeran, Almanların yabancılar sanki uyum sağlamak istemiyormuş gibi davrandığını söylüyor. Bundan kırıldığını vurgulayan Tanya Zeran kendisini bir Türk olarak kabul ettiğini ama aslında onlara da tam uymadığını belirtiyor.

“Anlatacağımız Çok Şey Var”

Tiyatro projesinin bir diğer katılımcısı Michael Küppers Adebisi farklı kültürlerden gelen insanların bir araya geldiklerinde anlatacakları çok şeyleri olduğunu belirtiyor: “Kültürlerarası ilişkilerin yaşandığı, farklı kültürlerin buluştuğu boyutlarda yaşayan, çalışan ve fikir üretenlerin sunabilecekleri içerik daha fazla. Ayrıca bu insanların iletişim yöntemleri de daha çeşitli. Bu yüzden bu tarz insanlar toplumun gelişimine çok daha fazla katkıda bulunabilirler.”

Jamaika kökenli Alman Michael Küppers Adebisi, “Der Reichstag/Kafka in the Mix” adlı eseriyle iki kültürde büyümüş insanların kişiliklerine dikkat çekiyor. Yazarların ortaya koyduğu bu yeni perspektifi takdir eden proje yöneticisi Maxi Obexer dramaturji konusunda onlara yardımcı oluyor. Obexer, “Bu, birden fazla kimlik ve kökenin bir kişide toplanabileceğini ve insanın bunlardan birinden feragat etmek zorunda olmadığını kabul eden bir vizyon”, diyor.

“Bir Seçim Yapılmak Zorunda Değil”

Maxi Obexer, göçmenlerin etkilendiği iki kültürden birini seçmesinin hayatlarına uygun olmadığını belirtiyor. Oyun metinlerini yazan katılımcılarla bu konuda uzlaşan proje yöneticisi, örneğin kendini hem Türk hem de Alman olarak görmenin çok tabii olduğunu söylüyor. Sinan Akkuş daha önce filmi çekilen ve şimdi tiyatroya uyarladığı “Evet, ich will-Evet istiyorum!” adlı senaryosunda da bunu yapıyor. Sinan Akkuş, senaryoyu yeniden kaleme aldığında birtakım sorunlar yaşadığını belirtiyor. Filmde yer alan kırk yedi Oyuncuyu tiyatro sahnesine taşımakta zorlandığını söyleyen Akkuş, aynı zamanda filmde ana hikayenin yanında anlatılan küçük hikayeleri tiyatroya uyarlamanın da kolay olmadığını belirtiyor.

Haziran ayında, okutman, edebiyatçı ve sanatçılardan oluşan bir jüri, hazırlanan dokuz tiyatro eserinden birini seçecek. Kazanan eserin prömiyeri ekim ayında gerçekleştirilecek.

Haberler

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.