Sahnede Ataerkil Dile bir Karşı Çıkış: Doğum Günü

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Haber/ Ferdi Çetin’in yazdığı ve Yusuf Demirkol’un sahnelediği ‘Doğum Günü’ GalataPerform’da sergileniyor. Video-performansla oyun arasında duran proje; konvansiyonel tiyatro anlayışının dışına çıkmayı hedefliyor. Erkeklik ve iktidar ilişkisinin hem kadına hem de erkeğe nasıl işlendiğinin vurgulandığı oyunda, yerleşmiş tarih anlatısına ve sahne diline alternatif aranıyor. Kasabadan kente göçmüş ailelerin belleğinin kadın oyuncuların diliyle yeniden hayat bulduğu ‘Doğum Günü’nde, Ayşe Yazıcı, Burcu Halaçoğlu, Özle Türk ve Tutku Erten oynuyor.

Prömiyeri Nisan ayında yapılan ‘Doğum Günü’nde ‘babalarının dilini, annelerinin sesini kullanan’ kız kardeşleri izliyoruz. Bu dört kadın oyun boyunca kendi sözlerini söyleme çabası içindeler ve oyun her bir kadının ‘kadın olmak’ isteklerini dile getirmeleriyle son buluyor. Ataerkil dile bir alternatif veya karşı çıkış sunmayı hedefleyen oyunu yönetmen Yusuf Demirkol şöyle anlatıyor:‘klasik’ tiyatro metinlerinde gördüğüm/gördüğümüz ‘ataerkil’ dilin, rahatsız olduğum gerçekliği anlatmada hem yetersiz olduğunu hem de ona bir engel oluşturduğunu düşünüyorum. Oyunun sonundaki “kadın olmak istiyorum” cümlesi Heiner Müller’in ‘Hamlet Makinası’ adlı oyunundan bir alıntı. O oyunda da Hamlet, Ofelya’ya kadın olmak istediğini söyler. Babasının katiliyle uğraşmayı, onu ‘yenmeyi’ arzulayan/düşünen Hamlet gitmiş, yerine bu erkeklik oyunundan sıkılmış biri gelmiştir. DoğumGünü’nde de aynı şekilde, babalarının hikayelerini anlatan, dinleyenve hatta onların ‘sesini’ yansılayan kadınlar kendi sözlerini söyleme çabasındalar. Her ne kadar son sahneye kadar anlattıkları hala Ahmet’in, Mehmet’in hikayesi olsa da, “Kadın olmak istiyorum” sözüyle birlikte, yazdıkları tüm harfleri (öğretileri ya da babanın dilini diyelim)karalayıp bir tablo oluştururlar.’

‘Erkeğin Yittiği Öyküleri, Erkeğe Ait Olmayan Bir Dille Anlatmayı Denemek’

İstanbul Üniversitesi Amerikan Edebiyatı bölümünde yüksek lisans öğrencisi olan ve ‘Robert Wilson Oyunlarında Postdramatik Anlatı Teknikleri’ üzerine tez çalışması yapan Demirkol, erkek egemen tarih anlatısına alternatif arayışında Gilles Deleuze and Felix Guattari’nin rhizome kuramından yola çıkıyor: ‘Oyunun sonunda kadınlar  tarafından oluşturulan tablo Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin rhizome (kök-sap) adlı kavramına atıfta bulunuyor. Rhizome, kök görevi gören gövdeleri tanımlıyor.Erkekegemen tarih anlatısının bir ağaç gibi dallanıp budaklanarak yükselen/yerleşen haline karşı durarak her bir parçanın kendi başına kök olabileceğinivurguluyoruz. ‘Kadın’ da pekala bir kök olabilir, tarihin içinde. Ama erkek egemen tarihin içinde değil. Sahneleme de aynı şekilde ‘rhizome’dan besleniyor. Yerleşik teatral kalıplar erkekegemen tarih anlatısı gibi (ağaç gibi) ve parçaların sadece bütüne hizmet ettiği şekilde ayakta durur. Yani hiçbir parçanın kendi başına anlamı ya da kök olma şansı yoktur.Sahnede ne varsa anlatının bütününe hizmet etmek zorundadır. Hiçbir bilinçdışı (kontroldışı) ögeye yer yoktur.“Sahnede silahvarsa patlar” diyen Çehov da biçem ve teatral dili çinde bir başka erkekegemen dil oluşmasına hizmet etmiştir.Oysa, sahnede olan her silah patlamak zorunda değil. Sahnede ‘erkek’ varsa kesin patlar, o ayrı tabii.Özetle, oluşturmaya çalıştığım sahne dili içerikle paralel.’

DoğumGünü 3, 10, 17, 24, 31 Mayıs tarihlerinde GalataPerform’da izlenebilir.

Öykü: Ferdi Çetin

Sahneleyen: Yusuf Demirkol

Oyuncular: Ayşe Yazıcı, Burcu Halaçoğlu, Özle Türk, Tutku Erten

Tarihler: 3, 10, 17, 24, 31 Mayıs 2012
Saat: 20:30

Yer: GalataPerform Sahnesi, Büyük Hendek Cad. No:21/1 Galata Kuledibi, Beyoğlu, İstanbul

Zeynep Okan / MİMESİS

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.