Türkiye’ye Yazılmış Mektuplar

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Kutluğ Ataman’ın ‘Sılsel’ projesi, Türkiye toplumunun bütün özgürlük taleplerini bir araya getirecek bir büyük iş. Her düşünceden, her tür kimlikten insanlar kendi Türkiye tahayyüllerini kumaş parçalarının üzerine yazıp uçuca ekleyecekler. Yüzlerce metre uzunluğunda, zikzaklar çizerek uzanan ‘Sılsel’ binlerce kişinin özgürce kendini ifade ettiği bir alana dönüşecek. Bu, aynı zamanda hepimizin altında yaşamak istediğimiz o açık, pırıl pırıl gökyüzünün de bir metaforu.

Bu metaforun çıkış noktası, Ataman’ın Mardin’e yaptığı bir yolculuk. Yeni çalışması için Suriye’ye gitmek isteyen sanatçı, bu tehlikeli yolculuğa çıkamaz. Ama bu arada Mardin’e kadar gelmiştir ve orada gezerken Süryani mahallesinde Nasra Hanım’ın evine uğrar. Batikler, örgüler yapan Nasra Hanım’ın tavanındaki zikzaklı motif Ataman’ın dikkatini çeker. Nasra Hanım ona ‘sılsel’ denilen bu motifin, baskılar yüzünden evine kapanan Süryanilerin gökyüzü hasretini simgelediğini anlatır. Bu simge, sanatçıyı özgürlük arayışı uzun yıllardır süren Türkiye için ortak bir gökyüzü yaratma fikrine yönlendirir. Ve Sılsel projesi ortaya çıkar.

“Ben böyle mitleri çok dinledim. Tarihçi değil, sanatçıyım. Benim için Nasra Hanım’ın anlattığı şeyin doğru ya da yanlış olması değil, gerçek olması önemli. Nasra Hanım’ın bunu bana anlatması gerçek olduğunu gösterir”. Kutluğ Ataman, Nasra Hanım’ın gerçekliğinden yola çıkarak herkesin kendini ifade edeceği bir alan yaratıyor. ‘Nasıl bir Türkiye istiyoruz?’ sorusuna yanıt arayan bu iş içinde bulunduğumuz yeni anayasa hazırlama süreciyle de müthiş bir paralellik sergiliyor. Sılsel’in üzerindekileri Türkiye’ye yazılmış mektuplar gibi tanımlamak da mümkün.

Yazı, resim, fotoğraf ya da bir takım nesneler… Kumaşınızı istediğiniz gibi hazırlayabilirsiniz. Herkes için kendi görüşünü, yaratıcılığını ifade edebileceği kolektif bir iş bu. İlk parçayı Ataman, Nasra Hanım’a ördürmüş. Bu arada projeyi duyan birisi yarısı Kürtçe, yarısı Türkçe olan kendi kumaşını hazırlayıp yollamış bile. “Bu özgürlük üzerine bir şey olduğu için malzemenin de özgür olması lazım” diyor Ataman: “Bir heykel üretiyoruz, tavana doğru zikzaklar çizerek yükseliyor ve kendi gökyüzümüzü oluşturuyoruz. Bu aslında politik bir metafor, sosyal hayatı beraber yaratıyoruz. Herkese ama herkese açık.” Bu işte sadece iki sınır var. Nefret ve şiddete Sılsel’de yer yok. İkinci sınır ise boyutla ilgili; gelen kumaşların eni 45 cm olmak zorunda. Uç uca eklenebilsinler diye…

Tiyatro Festivali’ni düzenleyen İKSV, 400’e yakın sivil toplum kuruluşuna çağrıda bulunmuş. Davetin çapı daha da genişleyecek. Sanatçılar, şarkıcılar, oyuncular, siyasetçiler, gazeteciler de her tür siyasi ya da cinsel kimlikten insanlar da buraya çağrılı. Aslında herkes doğal davetli. Kutluğ Ataman herkese açık bir çağrıda bulunuyor. “Sözünüzü hazırlayın ve gelin” diye. Sılsel, Tiyatro Festivali’nde 12 – 30 Mayıs tarihleri arasında Karaköy’deki Galata Rum İlköğretim Okulu’nda oluşacak. Elinde kumaşıyla gelenler sıraya girecek, Sılsel’e ulaştıklarında oradaki iğne ipliği kullanarak ortak gökyüzüne kendilerini ekleyecek. Bu süreç bütün toplumun katıldığı bir büyük performans gibi yaşanacak. Yavaş yavaş oluşan ‘Sılsel’, yüzlerce insanın görüşlerinin yukarıya doğru uzandığı bir tür heykele dönüşecek.

Sılsel’e katılmak isteyenlerin kumaşlarını önceden hazırlanmasında fayda var. Orada bekleyen birtakım hazır malzemeye hemencecik bir şeyler yazıvermek de mümkün. Ama daha önemlisi herkesin kendi emeğiyle, kendi kumaşıyla bu bütünün bir parçası olması. Hiçbir parçası diğerine benzemeyen rengârenk bir gökyüzü oluşsun diye…

Kutluğ Ataman daha sonra ‘Sılsel’i dünyanın farklı kentlerine de götürmeyi planlıyor. Biz kendi Türkiye hayalimizi ortaya koyduktan sonra iş daha büyüyecek; Türkiye’den çıkıp bütün dünya insanlarını kapsayacak. Ve böylece Sılsel, günümüz insanının içini döktüğü bir sanat yapıtı olarak geleceğe kalacak. Bu yapıtın bir parçası olmak için şimdiden hazırlığa başlayın. Buluşma 12 Mayıs’ta Galata Rum İlköğretim Okulu’nda…

Radikal

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.