Festival Perdelerini Açtı: Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Gizem Aksu

İKSV tarafından düzenlenen 18. İstanbul Tiyatro Festivali Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu ile perdelerini açtı.  Topluluk ve eserleri, 2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında da yer almaktadır. İki gün üst üste Fulya Sanat Merkezi’nde sahne alan topluluk, yaklaşık bir buçuk saatlik bir performansla İstanbul seyircisine “merhaba” dedi.

Temsil, “Hanedanların Dansı” ve “Toprak Ana”  adlı iki bölümden oluşuyor.

“Hanedanların Dansı”  prömiyeri 1987 yılında yapıldığından beri 800’den fazla sergilenmiş, Çin Cumhuriyeti tarafından Çin kültürünü tanıtmak amacıyla kültür elçisi olarak sunulan bir gösteri. İmparatorluk Sarayının O Romantik Cazibesi”, “Göçebe Erkeklerin Romantik Yaşamı” danslı müzikli ve kostüm vurgulu bölümlerde Çin kültürü otantik bir yaklaşımla sahneye taşınıyor. 5000 yıllık kostümler, halk dansları adımları ve Çin tarihine hakim olmayanların çok da anlayamayacağı tarihsel bilgiler veriyor.

Bu bölümde, Türkiye’deki halk dansları piyasasında yüksek bütçeli projeler yapan Anadolu Ateşi, Shaman Dans Tiyatrosu gibi grupların sahneleme tekniklerine ve sahne üsluplarına benzer bir yaklaşım gördüm. Kahramanlık öykülerinin ya da kahramanlık efsanelerinin yüceltildiği sahneler; erkeklerin sert ve hırçın; kadınların ise naif ve minimal hareket kullanımları; sahnenin bağlamından bağımsız erkeklerin sert, kadınlarınsa sürekli güler yüzlü ifadeleri, geometrik şekillerin birbiri ardına sıralanmasından oluşan koreografiler.  “Bir” kültürü en güzel şekilde anlatma çabası… Çin içerisindeki dini, etnik ve sosyal ayrımlara dair hiçbir iz göremediğim için “bir”… Dolayısıyla bu bölümü ne Çin kültürünü tanıtıcı ne de Çin kültürünün nüvelerini alarak farklı denemeler yapan bir bölüm olarak değerlendireceğim. İyi bir kostüm tasarımcısının iyi bir “defile koreografı” ile bir denemesi olarak değerlendirilebilir; ancak, bunun üzerine daha fazla yazmak istemiyorum.

İkinci Bölüm “Toprak Ana” adını taşıyor ve ilk bölümün parçalı yapısına karşılık bu bölüm, topluluk tarafından “Festival”, “Saygı”, “Yaşam” olarak üç parçaya ayrılmış sürekli bir dans paçasıydı.  İlk bölümde otantik bir yaklaşım kullanılırken bu bölümde modernist bir yaklaşım vardı. Topluluğun tanımıyla bu bölüm; “halk dansları motifleri, modern dans ve çağdaş dansı dans tiyatrosu formunda” bir araya getiriyor. Performans, Stravinsky’nin Bahar Ayini eseriyle gerçekleştiriliyor. Nijinsky’nin yüzyıla damgasını vuran koreografisinde sonra bu parça belki yüzlerce kez farklı koreograflar tarafından tekrar yorumlandı ya da yeniden yapıldı. Benim fikrim bu bestenin kullanımının topluluk tarafından neden kullanıldığı sorusunun oldukça havada kaldığı. Çin kültürünün otantik bir sunumundan sonra Çinli dansçıların modern dans tekniklerine ne kadar hakim olduklarını gösteren bir bölümde neden Stravinsky ve neden “Bahar Ayini”? Koreografik açıdan güzel buluşlar göremesem de dans performansı açısından ortalama bir seviyenin yakalandığını düşünüyorum. Bu bölüme dair yapıcı bir eleştiri ise ; topluluğun Bauschyen estetiği iyi kavramış olduğu. Ancak, basit bir sorum var: Neden, amacı Çin kültürünü tanıtmak olan bir gösteride Bauschyen bir estetik? “Hanedanların Dansı” adlı bölümde kostümlerle 5000 yıllık bir tarihe tanıklık ettik. Güzel, hoş. Bauschyen bir estetikle 1970leri 80leri de atlattık, güzel. Ama 2000ler nerde, ne yapıyor? Ben, topluluğun iddiası olan çağdaş Çin dansına dair bir şey gördüğümü düşünmüyorum.

Günümüzde Türkiye’de oldukça popüler olduğunu gözlemlediğim ve Türkiyeli grupların birçok yurtdışı turnesi gerçekleştirdiği için yurtdışından da talep gören “halk dansları, bale ve modern dans karışımı” epik ve eğlencelik gösterimlerin sadece Avrupa kıtasında değil Asya kıtasında da oldukça revaçta olduğunu anladım. Bu topluluğun Pekin’de gerçekleştirdikleri temsillerin bilet  fiyatı 500 dolar’mış! Festival kapsamında yer alan temsillerden de bilet fiyatları görece yüksek olanlarından biriydi.

Topluluk  ve eserleri gene T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğini alarak şehrimize gelebilirlerdi, hoş da gelirlerdi; ancak, neden Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında buradalardı?

-Ben anlayamadım.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Gizem Aksu

Yanıtla