‘Hayat Oyun Oynamanın Zevkini Unutturuyor’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Ntvmsnbc’de yayınlanan Demet Özbay’ın Şahika Tekand ile yapmış olduğu röportajı yayınlıyoruz.]

Öncelikle performatif sahneleme ve oyunculuk yöntemi nedir?
Benim stüdyoda yaptığım çalışmalar sonucu vardığım bir yöntem çünkü tiyatro aslında yapay birşeydir yani seyirci bilet alıp geldiği zaman sahnede gördüğü şeyin hayat olmadığının farkındadır ve bu 2500 senedir tiyatrocular tarafından da bilinir. Bu yüzden her şeyden önce sahnede olup bitene, yaptığım tiyatroya kendim inanmak ve aynı şekilde seyirci için de inandırıcılık sorununu tamamen ortadan kaldırmak istedim. Kendimizi kandırmanın alemi yoktu, sahnede olup bitenin gerçekliğini seyirciden hiç saklamayıp onun karşısına getirmek üzere bir yöntem geliştirdim. Bu da aslında çok basit birşey, tiyatronun zaten özünde varolan “oyun” kavramı üzerine gelişiyor. Ben en geleneksel metni bile elime aldığımda bu bir çocuk oyunu, kumar oyunu, kare bulmaca olsa nasıl olurdu diye düşünüyorum sonra bu fikrin üstüne teatral olanı yerleştiriyorum. Tabii burada oyunculara şöyle bir görev düşüyor, hem oyun oynayan yani kare bulmacayı çözen ya da onun parçası olan insana dönüşüyor, hem aktör olarak sahnede bulunuyor, hem de sahneye getirdiğim riskler gerçek olduğu için insan olarak aynı anda bütün koşullara maruz kalmış oluyorlar. Bu da çok inandırıcı bir süreç yaratıyor.

Bu da demek oluyor ki oyuncular sahnede bir sürü zorluk yaşıyor ve hepsi o anda, sahne üstünde gelişiyor. Peki eğitimini alan herkes performatif oyuncu olabilir mi?
Eğitimi alan herkes performatif oyunculuğu biliyor ama oyuncu olmak çok kişisel bir şey ve dediğim gibi kolay bir yöntem değil. Bu yüzden yöntemi ögrenmiş dahi olsa ancak hayatını buna adamayı göze alanlar bu yolda ilerleyip oyuncu oluyor.

Şehir Tiyatroları’na oyun hazırlama fikri nasıl ortaya çıktı?
Ben Şehir Tiyatroları’nın bünyesine çok yeni katıldım, zannedersem ancak 2 sene kadar oldu. Ben gelir gelmez de Sanat Yönetmenimiz Ayşe Nil Şamlıoğlu bana “bir dahaki festival oyununu yönetir misin, bir oyun seç ve bize öner” dedi. Benim de elim tekrar Beckett’e gitti çünkü hem daha yeni bir oyun yazıp, sahnelemistim, hem de yöntemi bilmeyen oyuncular ile çalışacaktım. Bu yüzden tekrar oyun yazımına girmek yerine iyi bir yazarın oyununu seçip oyunucuların çalışmasına daha fazla zaman ayırmak istedim. Fakat gene de kendimi şöyle bir zorluğa soktum, gittim Beckett’in sadece 6 sayfalık bir kısa oyununu seçtim ve onu sonra yeniden 104 sayfalık bir bütün haline getirdim. Böylece bizim yöntemimizle 1 saat süren bir oyun çıktı ortaya. Beckett’e son derece sadık kaldım ama orada biraz Şahika da var tabii.

Biraz önce konuştuğumuz gibi yüksek performans, kondisyon ve konsantrasyon gerektiren bir yöntemi başka bir ekip ile çalıştınız. Sizi ve oyuncuları zorlayan anlar oldu mu?
Aslında hayat hepimize oyun oynamanın zevkini unutturuyor. Çok iyi bir aktör dahi olsanız oyun oynamayı unutmak çok insani birsey. Bu yüzden ilk bir kaç gün oyuncularım ile hep şunu paylastım: “Tiyatro mekteplerine o ilk girdiğiniz gun hissettiğiniz şeyi hatırlayın.” Çünkü anne-babalarımız bizim başka meslekler yapmamızı istiyordu, bir sürü zorluğa göğüs gerdik ve bütün olmusuzluklara rağmen biz hep oyuncu olmak istedik. İşte o damak tadını onlara hatırlattıktan sonra son derece istekli, çalışkan, yetenekli, şehir tiyatrolarının genç kadrosundan oluşan bir ekip ile çalıştığım için çok hızlı yol aldık ve ortak bir dil yarattık. Zannediyorum onlar da pişman degil.

Oyuncularınız arasında dizilerden tanıdığımız simalar da var. Provaları nasıl ayarladınız?
Doğrusunu söylemek gerekirse ben insanlarla çalışırken hep şöyle düşünürüm. Biz burada sanat, tiyatro konuşuyoruz ama bu bir meslek ve insanlar ekmeklerini bu meslek ile kazanıyor, kimsenin ekmek parası ile oynamamak lazım. O yüzden ben prova programımı onlara göre ayarlamaya çalıştım, onlar da ellerinden geleni yaptı ve hiçbir sorun olmadı.

Beckett oyunlarında görmeye alıştığımızın dışında bir sahne tasarımı görüyoruz. Neden böyle bir tasarım seçildi?
Ben hep ışıkları kullanıyorum, biliyorsun. Bu oyunda ışığın bana verdiği bütün imkanları kullanmak istedim. Farklı ışıklar, gölge, karanlık, ışıkta olmak, karanlığa gömülmek… Bütün bunlarla hem sahne üzerinde bir anlam üretmeye çalıştım hem de aynı zamanda bir oyun tasarladım, tiyatro oyunu degil, oyun. Yarattığım oyun alanını da Esat Tekand bizim için hem istediğim bütün ışık oyunlarına imkan sağlayan hem de seyredilebilir teatral bir mekan haline getirdi.

Şehir Tiyatroları’nda ilk defa Performatif Sahneleme ve Oyunculuk yöntemi ile bir oyun sahnelenecek. Sizce seyirci nasıl tepki verecek?
Biz oyunları bu yöntem ile ilk defa sergilemeye başladığımız günden beri kim izlerse izlesin aynı anda aynı tepkiyi verdi. Bana öyle geliyor ki şehir tiyatrosu seyircisi de bu oyunu eğlenerek seyredecek.

Siz dünyada oldukça tanınan bir sanatçısınız, dolayısı ile yabancı seyirciyi çok iyi biliyorsun. Türk ve dünya seyircisi arasında nasıl bir ilgi ve algı farklılılğı var?
Türk seyircisi çok sıcak bir seyirci yani olumlu veya olumsuz bir tepki vermek istediğinde bundan çekinmeyen, bütün içtenliği ile sahneye yansıtan, aktaran bir seyirci. Fakat özellikle Avrupa seyircisinde şöyle bir fark var; Bir Türk yönetmen olarak oraya gidip oyun koyuyorsunuz. Seyirci biletini alırken koyduğunuz oyunun metnini istiyor, okuyor, röportajlarınızı izliyor, dinliyor yani ders çalışır gibi seyredeceği oyuna hazırlanıyor ve sonra sahnede sizi adeta hem sınıyor hem de çok eğleniyor. Böyle bir fark var ama gerçekten Türk seyircisi çok içten bir seyirci.

Tiyatroların özelleştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben açıkçası sanatın bir kamu alanı olarak korunması gerektiğini düşünüyorum yani sağlık ne ise, eğitim ne ise, sanat ve kültür hizmeti de odur ve devletin böyle bir kamu alanına sahip çıkması gerekir. Herşeyi özelleştirebiliriz, bunun önünde bir engel yok ama neyi kaybettiğimizi çok iyi tartmak lazım!

Sormazsam olmaz, bundan sonraki projeleriniz neler?
Bundan sonra çok işimiz var. Öncelikle seneye Stüdyo Oyuncuları’nın 25. yılı, o nedenle artık adeta Stüdyo Oyuncuları’nın kült oyunu sayılan Gergedanlaşma’yı yeniden sahneleyeceğiz. Bunun dısında eski oyunlarımızı da tekrar edecegiz. Ayrıca genç yönetmenlerin yönettiği 5 ayrı küçük projemiz var ve tabii ki Şehir Tiyatrolarında bir proje daha olacak…

Ntvmsnbc

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.