Kısa Sürede En Fazla Seyirciye Ulaşmamız Gerekiyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Haber / İKSV İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında oyun izlemek ve atölye çalışmaları yürütmek amacıyla İstanbul’da bulunan Britanyalı 3 sanat yönetmeni ile 21 Mayıs Pazartesi günü bir söyleşi gerçekleşti. Yazar-yönetmen Berkun Oya’nın moderatörlüğündeki söyleşide İskoçya Edinburgh’daki Traverse Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Orla O’Laughlin, İngiltere Leeds’teki West Workshire Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Ian Brown ve Galler’deki Sherman Cymru Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Chris Ricketts konuşmacı olarak yer aldı. Konuklar, Berkun Oya ve seyirciler tarafından yöneltilen sorulara verdikleri yanıtlar ile Britanya’daki tiyatro ortamına ve endüstrisine dair bazı veriler sundular.

Söyleşi boyunca farklı sorulara verilen yanıtlarda ön plana çıkan nokta, Britanya’da, her alanında profesyonellerin yer aldığı, bu işle uğraşanların insani koşullarda yaşamalarına izin verecek parayı kazanabildiği ciddi bir tiyatro endüstrisinin var olmasıydı. Konuşmacıların aktarımlarına göre, tiyatroya yüksek meblağlarda yatırım yapılabilmesini sağlayan bu endüstrileşme aynı zamanda yapılan işini biçimini, süresini vb. belirlemek anlamına da geliyor. Kamu veya özel çeşitli kurumlardan, kişilerden gelen bağış ve destekler, sponsorluklar ve bilet gelirleriyle ması gereken bu oyunlarda pazarlama faaliyeti çok önemli, o nedenle her oyunun daha fazla seyirciye ulaşmasını sağlamakla yükümlü pazarlama departmanları mevcut. Berkun Oya’nın Krek Tiyatro olarak oyunlarının fısıltı gazetesi ile kendini duyuracağına inandıklarını, o nedenle pazarlama konusunda çalışmayı tercih etmediklerini belirtmesi üzerine Ian Brown “elbette fısıltı gazetesi çok önemli; ama bizim en kısa sürede en fazla seyirciye ulaşmamız gerekiyor; bazı oyunlar 2-3 günde programdan kalkıyor, o nedenle pazarlama departmanlarına muhtacız” diyerek yanıt verdi.

Bu tiyatro ortamında farklı riskler aldıklarını belirten sanat yönetmenlerinden Orla O’Laughlin, şimdiye kadar denenmemiş yazar, yönetmen, oyuncularla çalışmanın ve yüksek maliyetler gerektiren prodüksiyonlara kalkışmanın büyük risk olduğunu belirtti. Son ana yani izleyici tepkisini görene kadar bir oyunun başarılı olup olmadığını bilemediklerini ve buna rağmen deneyimleri doğrultusunda olabildiğince yeni çalışmalara yer vererek risk aldıklarını belirtti.

Chris Ricketts ise insanların tiyatroya eğlenmeye geldiklerini, gelen seyirciyi tanımadıkları halde neyi sevecekleri konusunda varsayımda bulunduklarını ve aldıkları en büyük riskin bu olduğunu ifade etti.

Ian Brown, maaş ödemesi yapmaları gerekirken en zor şeyin aldıkları riski dengeleyecek parayı kazanabilmek olduğunu söyledi. Sadece eleştirmenleri memnun etmek, birkaç eleştirmenin istediği ürünü sunmak üzere oyun oynayan tiyatroların da bulunduğunu, fakat koltukların boş kalması riskine rağmen yaratıcı süreçte yer alan ekibe güvenmek zorunda olduklarını ifade etti.

Berkun Oya’nın özelleştirme tartışmalarına atıfla Türkiye’de Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatrolarına ticari müessese olarak bakıldığını ifade ederek tiyatroya neden ihtiyaç duyuyoruz diye sorması üzerine Chris Ricketts tiyatronun yaşadığımız toplumla kurduğu ilişki ve hikaye anlatmak açısından bir iletişim yöntemi olduğunu belirtti ve yaşadığımız dönemin anlamlandırılmasının yeni yazılan oyunlardan geçtiğini söyledi. Yazarların etrafta olup bitenleri işleyerek yazıya döktüğünü, bunun da hayata anlam kattığını ifade etti.

Ian Brown ise tiyatroya ihtiyaç duyuyorsak ve tiyatronun tehdit altında olduğunu hissediyorsak ses çıkarılması gerektiğini belirtti. İngiltere’de Margaret Thatcher zamanında bile tiyatronun tehdit altında olmadığını, hatta bu sayede tiyatroda hicvin geliştiğini belirtti. Tiyatro tehdit altında olduğunda tiyatronun değerinin anlaşıldığını ekledi.

Katılımcılardan gelen “yeni yazarlara ne tavsiye edersiniz” sorularına yanıt olarak konuşmacılar bıkmadan usanmadan yazmalarını, yazdıklarını okutmalarını, “insanlar niye benim oyunumu izlemek istesinler” sorusuna yanıt vermelerini söylediler. Ian Brown, tiyatro izleyicisinin çoğunluğu kadın olduğu halde yazılan oyunlarda kadın karakterlerinin az olduğunu belirtti ve yazmayı düşünenlerin kadın rollerini iyi yazmalarını salık verdi.

Sezin Gündoğan / MİMESİS

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.