Kralın Yasası, Antigone’nin Cesareti

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Ali Topuz’un 15.05.2012 tarihli Radikal gazetesinde yayınlanan ve yargı eliyle yürütülen siyasal operasyonları konu alan yazısını paylaşıyoruz.]

İki kardeş birbirini öldürmüştür. Siyaseten karşı kutba düşmüş iki kardeş. Kral (Kreon), yönettiği ülkenin (Thebai) savunması için ölen kardeşi (Eteokles) törenle gömdürür. O bir kahramandır, tartışmak gereksiz kral öyle ilan etmiştir. Ülkesine karşı savaşan kardeşinse (Polyneikes) gömülmesini yasaklar. Elbette bir hain olarak toz toprak içinde açıkta çürüyecektir. Gömülmeyecektir. Ağır bir hakaret. Kim ki kralın emrini çiğner, öldürülecektir.

Yasağı, kardeşinin cesedinin ortada bırakılmasını kabul etmeyen Antigone çiğner. Kral demek yasak demekse, gömme demek tanrıların emri demektir. Antigone kardeşini gömmekle kalmaz, gömdüğünü de gizlemez. Yasağın ilanına karşı o da ihlalini ilan etmiş olur. Antigone’nin eyleminin (ve elbette sözlerinin ki onlar da az “eylem” değildirler) anlamı, Hegel’den Judith Butler’a, Goethe’den Lacan’a birçok düşünür için tartışma konusu yapılır. Her durumda Antigone, ölümü göze alarak siyasal bir direnç gösterir. Dirençtir, çünkü krala kafa tutar. Siyasaldır, çünkü kralın yasalarıyla sitenin/soyun/tanrı(lar)ın yasaları arasındaki uyuşmazlıkla ilgilidir. Antigone bir mağaraya hapsedilir, kral bilicilerden (kamuoyu mu deseydim?) gelen uyarılar ve alametler üzerine emrinden vazgeçer, ama Antigone ölmüştür.

Öykü, yasa/adalet, yasa/egemenlik (demek ki direnç) ve yasa/cinsiyet (Eski Yunan’da kadınlar yurttaş değildir) meselelerine ilişkin tartışmalarda tekrar tekrar ele alınır. Antigone’nin eylemi hâlâ bir “çözüm”e, sabit bir anlama kavuşmamışsa, siyasal eylem hâlâ bir çözüme, sabit bir anlama kavuşmadığı içindir. Onun eylemi, bütün önemli siyasal eylemler gibi, sürekli düşünceyi üstüne çeker. Yasayı, yürütmesini ve yargısını emrinde toplayan krala karşı, protestosunu, eylemini ve adalet direncini, yurttaş bile değilken-erkek bile değilken, ortaya koymasıyla daha da çekecek.

CİHAN KIRMIZIGÜL : BİR PUŞİLİ ÇOCUK

Cihan Kırmızıgül 11 yıl üç ay hapse mahkûm edildi. Davası, Antigone gibi kamuoyu önünde görüldü. Antigone’yi izler gibi izledik. Cihan Kırmızıgül için kaygılananlar, arkadaşları ve fakültedeki hocaları, adalet arzulayanlar olarak davayı ilk günden beri izledi, duruşmaları kelime kelime aktardı, dosyayı satır satır okudu, okuttu.

Krallık çağında değiliz, yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı olması gereken güçler. Ama Cihan Kırmızıgül davası dahil, kamuoyuna mal olmuş birçok ünlü davada hep bir tuhaflık görüyoruz: Delillerle iddialar, koğuşturma safahatındaki işlemlerle yasalar ve yasalarla kararlar arasında uyuşmazlıklar var. Demokratik hukuk devletinin bağımsız yargı sahnesinden çok eski Yunan tragedyalarının sahnesinde gibiyiz. Adaleti tecelli ettirecek prosedürlerin işlemesini bekleyenler, sanki kralların, tanrıların buyrukları işliyormuşçasına kaçınılmaz kaderlere yürüyor.

ZEYNEP ELİAÇIK: BİR ANTİ KAPİTALİST MÜSLÜMAN

Zeynep Eliaçık dün gözaltına alındı. İstanbul’daki 1 Mayıs’ta, “kapitalizmin ve devletin sembol kuruluşları”na, en Türkçesi bankalara ve bazı başka işyerlerine yönelik eylemler yapan anarşist grup ya da gruplarla temasta olmakla suçlanıyor. Temastan kasıt feysbuk, tıvitır filan… (Sarkozy de bu meseleye takmıştı, gerçi kaybetti ama…)

Polis çok sayıda (58 rakamı veriliyor) kişiyi eşzamanda gözaltına aldı. Zeynep Eliaçık’ın TCK’da (ve TMK’da) tanımlanabilir bir suçtan çok, babasının (İhsan Eliaçık) kamuoyu tarafından görünür, kendisinin de (şimdiye kadar) görünmez politik eylemliliğiyle bağıntı içinde alındığı anlaşılıyor. Mehmet Bekaroğlu, “Bunları bekliyordum ama bu kadar çabuk ve böyle değil” diyor. “Böyle”den kasıt sanırım operasyonun büyüklüğü ve şiddeti, uzun namlulu silahlar filan… Anlaşılan adli polis ve savcılık şimdiye kadar aldırmaz göründüğü anarşist ya da anarşizan grupların yanı sıra, onlarla temas edenleri ve yeni ortaya çıkan muhalefet hareketlerini de Terörle Mücadele Kanunu’nun kapsama alanına aldı. Artık onlar da Ergenekon ve KCK gibi planlı programlı “harekât” niteliğindeki adli operasyonların hedefi, anlaşılan.

Not düşelim: “Yeni” olan elbette anarşistler değil, 1 Mayıs ’ta kendilerini açığa vuran “Anti Kapitalist Müslüman Gençler” grubu. Zeynep Eliaçık’ın babası İhsan Eliaçık , bu grubu fikren etkileyen isimlerden biri. Kızının o gün Şişli’de (yani bazı anarşist grupların eylem yaptığı yerde) olmadığını söylüyor.

ÖYKÜ ÖZÜBEK: VEJETARYEN BİR HAYVANSEVER

Öykü Özübek antropoloji öğrencisi. 19 yaşında. 1 Mayıs’a küçük bir hayvan sever grupla katılıyor. Kedi maskesiyle. Vejetaryen. Taşıdıkları pankartta, “Hayvan işkencesine seyirci kalmayın” yazıyor. O gün anarşist bir grubun hemen arkasında yürüyor grupları. Birlikte yürüdüğü Uğur Baran da alınıyor. O da hayvansever. Öykü Özübek siyah giymiş. Uğur Baran Galatasaray atkısıyla yürüyor. Öykü Özübek onun yüzüne iki siyah hat çizmiş. Malum anarşistler siyah ve kırmızı renkleri sever. Cam kıranlar siyah giymiş, Öykü Özübek de siyah giymiş, öyleyse cam da kırmıştır. Operasyonlarda artık bir mantık var diye sevinen çıkarsa şaşırmamalı. Belirtelim, “anarşistlere yakın” yürüyen bir kadın grubundan da gözaltı var.

CADI AVININ MANTIĞI

Çok söze gerek var mı: Yargı eliyle siyasal operasyonlar yürütülüyor. Müslüman, anarşist, hayvan sever… her tür muhalefetin ezilmesi, olmadı ürkütülmesi esas. Farklı muhalefet gruplarının, biçimlerinin birbirileriyle temasını engellemek en büyük hedef. Yani 1 Mayıs ’ta polisin izleyici kalması demokrasiden değil, ileri demokrasinin operasyonel aklının gereklerindenmiş.

Hani konuşuluyor ya bu aralar, 28 Şubat, cadı avı filan. Psikolojik harekât deniliyor resmi dilde. Evet, doğru, cadı avı milli spor, askerin de sivillerin de milli sporu. Cadı avının en kötü yanı, cadının avlanması değil, avlananın cadı ilan edilmesidir, bir daha görüyoruz.

***

Kral Kreon, koyduğu yasayla ve onun yürütmesini katı biçimde gözeterek, en nihayet verdiği yargılarla Antigone’yi ölüme sürükledi. Fakat hatırlatmakta fayda var, Kreon da yaşayamadı, kendi yasa tanımaz yasamasının ürettiği trajik ortamda o da kaybolup gitti, biz Kreon’u değil Antigone’yi tartışıyoruz.

Radikal

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.