Tiyatro Sanatçılarından Hükümete Tepki

Pinterest LinkedIn Tumblr +

AKP’nin şehir tiyatrolarına ve tiyatro sanatçılarına yönelik saldırılarına karşı sanatçıların tepkileri devam ediyor. Emektar tiyatro sanatçıları bir araya gelerek AKP’nin sanata karşı hamlelerine nasıl müdahale etmek gerektiğini tartıştılar.

AKP’nin şehir tiyatrolarına ve tiyatro sanatçılarına dair hamlelerine tepkiler sürüyor. Şehir tiyatrolarının büyükşehir belediyesine devredilmesi meselesi ile gelişen, Tayyip Erdoğan’ın şehir tiyatrolarının özelleştirileceği yönünde yaptığı açıklamalar ve tiyatro sanatçılarına ilişkin sarfettiği suçlamalarla büyüyen süreçte emektar tiyatro sanatçıları da söz alarak tepkilerini ifade etti.

Söz, emektar tiyatro sanatçılarında
Emektar oyuncuların yanı sıra birçok şehir tiyatrosu oyuncusunun ve destekçilerinin de katılımıyla Beyoğlu’nda Oyuncular Kafe’de bir panel gerçekleştirildi. Tiyatro eleştirmeni, yazar Metin Boran’ın moderatörlük yaptığı panelde, uzun bir dönem devlet tiyatroları genel müdürlüğü yapmış olan Yücel Erten, 1973’ten bu yana Ankara Sanat Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmenliği’ni sürdüren Rutkay Aziz ve şair, yönetmen Orhan Alkaya konuşmacı olarak yer aldı.

Tiyatrolar Hükümetin Tekelinde Olamaz, Özelleştirilemez

AKP hükümeti altında sanatın geleceğine, muhafazakâr sanat söylemlerine dair süreci ele alan emektar tiyatro oyuncuları, tiyatroların nasıl olması gerektiğini de ele aldılar. Sanatçılar, tiyatroların özerk olması gerektiğini, tiyatroların hükümetlerin tekeli altında olamayacağını ve özelleştirilemeyeceğini ifade ettiler. Ayrıca sanatçılar, devlet tiyatroları yasasının enine boyuna tartışılarak hazırlanmasını ve söz konusu tiyatro yönetmeliği değişikliğine dair bir çalıştayın yapılması yönünde görüşlerini açıkladılar.

Orhan Alkaya: “Tiyatrolara müdahale için ön hazırlık yaptılar”

Şair, yönetmen Orhan Alkaya, tiyatrolara yönelik müdahalenin önce belediyelerin bütçeyi belirlemesiyle yaşandığını ardından oyunlara farklı bahaneler sunulduğunu, şehir tiyatrolarının seyirci sayısının azaldığına ilişkin yayınların yapıldığını, muhafazakâr sanatın yaratılması yönünde görüşlerin açıklanmaya başlandığını ve şehir tiyatroları yönetmeliğinin meclise gelmesiyle ön hazırlığının yapıldığını anlattı. Yönetmelikte tiyatronun varoluş nedenini belirleyen maddelerin kaldırıldığını ve işin ihaleyle dışarıdan oyun satın alma kısmına geldiğini söyleyen Alkaya, tamamen tiyatro dışı bir repertuar hazırlama sürecinin yaşatılmak istendiğini belirtti.

“Teslim Olmayacağız”

Şehir tiyatrolarının yüz yıla yaklaşan kurumsal varlığının zarara uğratılmasının kaos yaratacağını söyleyen Alkaya, “Şehir tiyatrolarının belli revizyona ihtiyacı olduğu gerçektir. Ama daha da özgürleştirilmesi gerekiyor, özelleştirilmesi değil. Benim yaratıcı gücüme kim değer biçecek? Devlet sanatçısının bir fiyatı mı var? Bu özelleştirmeyi ancak tiyatroları lağvederek yapabilirler. Yüzyıllık bir geleneği çöpe atmak istiyorlar. Ama biz teslim olmayacağız” diye konuştu.

Rutkay Aziz: “İleri bir demokrasinin olduğu çok açıktır”

1970’lerde bu yana Ankara Sanat Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmenliği’ni icra eden emektar tiyatro sanatçısı Rutkay Aziz, “10 yıldır bu ülkede hiçbir şeye şaşırmıyorum ama hala şaşırıyorum. Sütün psikolojik olarak zehirlemesinden tutunuz, gazetecilerin tutuklanması, basılmamış kitapların toplatılması olsun ileri bir demokrasinin olduğu çok açıktır” dedi.

“Sanat tekel altına alınamaz, umutsuz değilim”

Devlet tiyatrolarının hükümetlerin keyfi tiyatroları olmadığını söyleyen Aziz, “Şehir tiyatroları Türkiye’nin tiyatrosudur, hükümetin birincil görevi gerekli her türlü desteği vermek ve yönetimi tiyatroculara bırakmaktır. Yargıyı, eğitimi, askeriyeyi işgal altına aldıklarında önlerinde tek tehdit sanat kalmıştır. Ama dünyanın hiçbir yerinde sanat tekel altına alınamamıştır. Umutsuz değilim” diye konuştu.

“Sıkıyönetim dönemlerinden daha tehlikeli sansür var”

Sıkıyönetim dönemlerinden çok daha tehlikeli bir sansür yaşatıldığını ifade eden Aziz, “12 Mart’ta biz özel tiyatrolarda oynatacağımız oyunları gösterirdik. Oyunları sahnede farklılaştırmamızı isterdiler. 12 Eylül’de böyle yapmadılar, emeğini sermayeni yatırdıktan sonra gelir yasaklarlardı. Şimdi bunlar da kendi sansürünü yaratıyor ve onu yeşertiyoruz” dedi.

Yücel Erten: “Tiyatro sanatçıları yurdunun insanına sorumludur”

Yıllardır devlet tiyatroları genel müdürlüğü yapmış olan Yücel Erten, “Muhafazakâr sanat gibi muğlâk bir kavramın etrafında gece karanlığında akortsuz şekilde seslenen koroya, orkestra şefi konumundaki başbakana ve memleketin tiyatrocularına seslenmek istiyorum” diye sözlerine başladı.

Erten, “Devlet tiyatrosu hükümetin tiyatrosu değildir. Tiyatronun hiçbir iktidara yandaşlık etme görevi yoktur, olmayacaktır. Bu rant kokar, hortum kokar, ihale kokar. Tiyatro sanatçılarının da yurdunun insanına yatırım yapma bilincinde olması gerekir. Gittikçe yozlaşan, çölleşen, acımasızlaşan bir topluma gidiyoruz” diye konuştu.

“Başbakan kendisini ne yerine koyuyor?”

Tayyip Erdoğan’ın tiyatro sanatçılarına sarfettiği sözlere yönelik konuşan Erten, “Sayın Başbakan kim oluyor da onları söylüyor? Bizim ehliyetsiz olduğumuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyor Başbakan? 15-20 şiirden mi alıyor, kendisini ne yerine koyarak mürebbiye gibi despot eda içinde memleketin sanatçılarına konuşuyor?” dedi.

Erten, Erdoğan’a yönelik sözlerini şu şekilde sürdürdü: “ ‘Sanatı sanat için yapıyorlar, toplum için değil’ diyen Başbakan da sanırsınız sosyalist, komünist. Biz de ‘bunlar cizvit imamı’ desek yakışık kalır mı? Biz onun Başbakan olduğunu biliyoruz o da bizim sanatçı olduğumuzu bilsin. Her şey ideolojiktir azizim. Sanatta parayı veren düdük çalamaz. Türkiye’de tiyatrocuların tarihi sorumluluğu vardır, bir karşı duruş sergilemeleri kaçınılmazdır.”

Orhan Aydın: “Direnen kazanır”

Konuşmaların ardından salonda bulunan sanatçılar da görüşlerini ifade etti. Sanatçı Orhan Aydın, tiyatrocuların direnişine, “Londra’da 5 ay önce sahne gerisinde taşeron firma aracılığıyla çalışan set teknisyeninin başına ağırlık çöktü. Bu olaydan sonra meslektaşlarımız 460 tiyatronun da perdelerini kapattı” şeklinde örnek gösterdi.

Aydın, “AKP’nin ele geçiremediği alan bizim alanımız, bu ele geçirme operasyonudur. Direnen kazanır, aksi halde ne yapacaklarını görelim düşüncesi teslimiyettir. AKP iktidara geldiğinden beri bir sürü yandaş devşirdi ama genç arkadaşlarımız önümüzü açacak. Türkiye’de sanat alanlarının onurlarını birleştirecekleri zaman gelmiştir” diye konuştu.

Bu Mücadele Aydınlık ve Karanlık Mücadelesi…

Panelde şehir tiyatroları oyuncuları, sanata destek verenler de soru ve önerilerini paylaştı. Tiyatro oyuncularının halkı da katacak büyük eylemler örgütlemesi gerektiği yönünde ifade edilen görüşlerde, bu mücadelenin sadece tiyatro mücadelesi olmadığı, aydınlık ve karanlık mücadelesi olduğu vurgulandı. Panel, sorulara verilen yanıtların ardından sona erdi.

Sol Portal

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.