Kahve Falı Değil Bu; Sanat!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Volkan Taha Şeker

Cemiyette konuşurken dikkate alınmak ve dinlenerek ciddiye alınmak bir erdemdir.

Sanatçı da toplumdan ise, toplumca dinlenebilmelidir.

Kimsenin anlayamayacağı kadar soyut resimler yapan ressamlar var. O kadar uçmuş ki sürrealist bile değil.  Geçen hafta İDO Sergi salonunda bir resmi inceledim. “Her renkten 10 gram boya damlattım ve sonra gözlerimi kapatarak fırçayı rastgele salladım” diye not düşmüş altına ressamı. Bedeli 200 TL…

Yeni bir dans akımı oluşturmak için sahneye çıkanlar var. Hiçbiri de kurallı hareketlerden dem vurmuyor, bedenin serbest dolaşımını müzikle harmanlayıp oynama usulü üzerinden gidiyor. Yeni dans akımı deniyor. Özel bir kanaldaki yarışma programında izledim. Akım yaratmak için önceki akımları tamamen kavramış olmak gerekmez mi? Akımları batasıca…

Fotoğrafta da bu böyle olmaya başladı. Sanatçı eline makinesini alıp bulutları çekiyor. “Bu ne?” diye sorunca da, “bak şu, şuna benziyor, şu bulut da beşik gibi, burada da ağlayan biri var gibi gibi.”

Kahve falı mı bakıyorsun!

Sanat yapıyorsun, bırak batılı!

Bırakmıyorlar ki.

İzlediğim bazı tiyatro oyunları da artık abartıya kaçılıyor. Dekor kostüm ilgi çekici ve pahalı. Kafkas Tebeşir Dairesi çıkarmışlar. 3 buçuk saat… Tamam da en yakınımız ameliyat masasında olunca dahi 3 buçuk saat bekleyemiyoruz? Bu kişiler, yaptıkları sanatı telkin mi sanıyor da bağlayıcı olduklarını düşünüyor? Mühim olan sıkmadan özü vermek değil mi? Sıkarak özden bile uzaklaşıyorlar.

Sahi, dikeni kendimize batıralım. Bazı köşe yazarları var. Tiyatroya dair köşe yazısı yazdığını sanıyor bazıları. Açıyorsunuz köşeyi, 5-6 sayfa yazmış. Bir oyuna gitmiş, oyuncu yere tükürünce bile yazmış. Işık sönmüş yazmış, yönetmenin başka oyununa gitmişse onu da yazmış, yazmış da yazmış. İyi bir ruh hali değil bu. Uzmanı olarak uyarayım.

Bazıları da hızını alamıyor; “Ah şu Gençler oyununa dair notlarım-1,2,3” diye yazıyor. Henüz 1 no’lu nota bakıyorsunuz, bomboş.  Mademki eleştiri yazısı yazıyorsunuz, bunun şekli ve içeriği zaten farklı olmalıdır. Emin olun ki hiç kimse sizi okumuyor ve köşenizdeki o sayfaları görünce argo konuşuyor aleyhinizde.

Mimesis’te yazı yazanlar da biraz Editör köşesine baksalar ve oradaki özü yalın verme çabalarını görseler, hatta örnek alsalar fena mı olur?

Fena bir yazı da burada bitiyor.

Dikeni kendimize batıralım diye yukarıda yazmıştım zaten.

Işık ve sevgiyle.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Volkan Taha Şeker

Yanıtla