Mini Minnacık

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Zafer Diper

“Güler misin ağlar mısın” var ya, o işte: opera bale ve benzeri yerlere (ne yerler başkaca benzetilecekse) mescit uygulaması…

Bir sanatsal yapıya (içine ya da bitişiğine), dinsel bir ek yapının kondurulması-yapılandırılması doğal olarak zor bulunur bir olgu…

Deniliyor ki “ne zararı var, bu mescit dediğin mini minnacık bir oda”… Sinek küçük müççük de olsa benim midemi altüst etmeye yetiyor ama… Hem oldu mu ya, operaya gelenlerin içinde başka dinlerden kişiler de olamaz mı? Bu ne haksızlık, eşitsizlik; nerde demokrasi (?) Mescitse, o zaman Musevilere de mini minnacık bir havra, Hıristiyanlara da mini minnacık bir kilise, değil mi ya?…

Bir de anlayamadığım, bu o yapının içinde çalışanlara mı hizmet verecek, yoksa izleyicilere de mi açık olacak… Çalışanlaraysa; örneğin tut ki namaz vakti geldi iki perde arasında, e bu işçi arkadaşımız dekor değiştirmeye değil de tapınmaya mı gidecek?… İzleyiciyse; öğrenmişse tapınılacak bir yer var o binanın içinde, zamanı geldiğinde kalkacak koltuğundan tapınmaya mı gidecek? Gitmeyecekler mi? Neden dinsel bir alan(cık) öyleyse?

Ne ki bu da yeni bir uygulama diye bilinmemeli… Tam anımsayamıyorum, 1995-96’lar olabilir, biz Beyoğlu Muammer Karaca Tiyatrosu’nda oynarken kulis odalarının bulunduğu yerde bir mescit açılmıştı. Bağırdık çağırdık da kim dinledi? Hem böylesine bir yargıyı değiştirebilmek bizim gücümüzün sınırlarını aşıyordu. Sanatçıların değil, siyasetçilerin konusu… Yalnızca M. Karaca çalışanları kullandı sanmayın orayı. Salonda mescit olduğunu duyan-öğrenen izleyicilerin de kullandığına tanık olduk zaman zaman…

Hani “böyle saçmalık olur mu; AB ülkelerinde, örneğin kilise operaya burnunu sokuyor mu” değil; “Görülmüş duyulmuş şey değil” değil; “Olacak şey mi? Üzerine yazılması bile salakça” değil… Dedim ya, konu da pek yeni değil…

Ak Parti, eskiyle yeniyi harmanlamasını biliyor…

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Zafer Diper

Yanıtla