"Makamın Hakkını Vermek!"

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Tahir Erdem’in Mimesis Dergi’sinin Elazığ Halk Kütüphanesi yetkililerince müstehcen bulunup iade edilmesi olayı ile ilgili yazdığı ve kütüphane müdürüne bu tavrı sebebiyle teşekkür ettiği, Elazizliyiz.biz sitesinde yayınlanan yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]

Birçoğunun hasbel kader geldikleri ve maaşlarını cebimizden ödediğimiz birçok müdür maalesef koltuğa kıçı değdikten iki gün sonra alleme-i cihan kesilir başımıza. Her şeyi en iyi o bilir ve her şeyde de hakkı vardır. Bu maalesef böyle gelmiştir bu güne kadar ve böyle de gitmektedir.

Marifet koltuktadır, en düzgün adamı bile üç gün sonra tanınmaz hale getirir, makama şeref vermeyenler, makamın kendilerine şeref verdiği zannına kapılı verirler ve bir daha da o zandan kurtulamazlar. Bakanlarımız ölene kadar Bakan, Vekillerimiz ölene kadar vekil, Müdürlerimiz ölene kadar Müdür olarak yaşarlar hatta çoğunun mezar taşına da yazarlar; “bilmem ne müdürüydü” sanki ahirette şefaat edecek kendilerine.

Birçoğu laf üretir, yapılması gereken işi mecburiyetten yapar sonra bunu halka lütuf olarak satmaya kalkarlar, birçoğuysa bu mecburen yapmak zorunda olduğu işi de eline yüzüne bulaştırır, beytülmal heba olur, ama müdür koltuğu kıçında, lacileri üzerinde havasını basmaya devam eder.

Ahmet Prinççi Halk Kütüphanesi’nin müdürü, çoğumuzun ilkokuldan sonra sadece kapısının önünden geçtiğimiz zaman hatırladığımız bir kurumun müdürü. Bu müdürümüz Kültür Bakanlığı tarafından yüzlerce adet kurumsal abonesi olduğu bu absürd dergiyi sanata katkı olsun diye tüm il ve ilçe kütüphanelerine yolluyor. Prinççi, müstehcen olduğu gerekçesiyle dergiyi geri yollayınca, ben dâhil birçoğunuz bugün ismini duyduk.

Derginin incelediğimiz diğer sayılarının kapak ve içeriklerinde birçok müstehcen resim, illüstrasyon ve çizimin yer aldığı görülüyor. Kültür Bakanlığının genellikle ilköğretim çağlarında ki çocuklarımızın yararlandığı Halk kütüphanelerine içeriği tam olarak incelenmeden bu tür yayınları göndermesi Kültür adına büyük bir kazanım (!) olarak görülüyorsa da, açtığı insanın aklına ister istemez Ankara Büyükşehir Belediye Başkanın Melih Gökçek’in bu konuda ki ünlü lafı geliyor.

Prinççi’yi sadece tebrik etmek yetmez, kamuoyu olarak da sahip çıkmamız gerek. Sonuçta elini taşın altına koyma sebebi, bizim çocuklarımızın bizim gençlerimizin manevi dünyalarında bir gedik daha açılmaması.

Korkum odur ki, kendini bilmez bir bakanlık yetkilisi veya bir siyasi soytarı bunu kendine iş edinip, “çağdaşlık, ilericilik, medeniyetçilik, sanatseverlik, vs, vs” gibi bir kisve altında işgüzarlık yapmaya kalkar. İnşaallah korktuğumuz başımıza gelmez, ve sayın Pirinççi yapmış olduğu bu güzel davranış yüzünden tenkide değil takdire layık görülür.

Şahsım ve okuyucularımız adına Sayın Prinççi’ye teşekkür ediyor ve hassasiyeti için teşekkür ediyorum. Elazığ’ı Elazığ yapan, bugüne kadar ona bir marka değeri yükleyen ürünleri değil, kültürü ola gelmiştir. Kültürü de bu tür insanlar yapar ve biz sahip çıkmazsak birileri gelir o kültürü kültürsüzlük ve nobranlık olarak değiştirir. Ve bizlerde bu güne kadar rıza gösterdiğimiz bir çok dayatma gibi buna da maalesef rıza göstermek zorunda kalıveririz.

Elazizliyiz.biz

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.