Özgürlüğe Konan Leş Kargası

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Umur Özlüer

Kadıköy Özgürlük Parkı’nda insan avucu içersinde özgürlüğü simgeleyen bir güvercin heykelinin tepesine konan bir leş kargası takıldı objektifime, Şehir Tiyatroları “SUS!MUYORUZ” direnişine giderken.

Tiyatrocunun direnişi nasıl olur? Tabii ki en güçlü, karşı konulmaz silahla, tiyatroyla.

Leş Kargalarına Şehir Tiyatrolarını yedirmeme kararlılığında olan tiyatrocular, tiyatronun halkın sanatı olduğunu kanıtlayan bir eylemle, “Sanat Maratonu” eylemini başlattılar.

Kadıköy Selamiçeşme’deki Özgürlük Parkı’nda başlatılan, 7 Gün 24 Saat sürecek “Sanat Maratonu” eylem programında, pandomim, tiyatro, dans, müzik, şiir dinletileri, söyleşiler ve kısa film gösterileri ve daha birçok dalda, gönüllü sanatçıların eserleri sergileniyor.

Etkinliğin sözcüsü Aslı Öngören, “Sus!mayacağız, tepkimizi dile getireceğiz” diyerek, özgür sanat için sessiz kalmayacaklarını belirtti ve şöyle devam etti:

“Hiç kimse sanat ve sanatçı ile halkın arasına nifak sokamaz. Dedik ki seçilmişlerin asıl görevi sanata ihtiyacı olan özgür ortamı sağlayacak altyapıyı oluşturmaktır. Bunu sadece sanatçı için değil halk için yapmak zorundadır. Yapmazlarsa sanat buna sessiz kalmaz.

“Bugün umutlarımız da kaygılarımız da azalmış değil. Başlattığımız sanat maratonunun amacı en iyi bildiğimiz zeminden yani sahne üzerinden tüm sanat dallarının diliyle ardı ardına kaygılarımıza ve umutlarımıza dikkat çekmektir. Gayretimiz tüm insanların birbirini anladığı ve saygı duyduğu aydınlık yarınlar içindir. Bu meram anlaşılana kadar susmadık susmayacağız.”

Sahnede alkışa doyanların, meydanlardaki sesleri ile de çok fazla alkış alacağına inandığım “Sanat Maratonu” etkinliğinde, Ülkemizde gölgede kalan bir sanat dalı olan Pandomim sanatının genç gönüllü temsilcilerinden Vedat Zar’ı izledim. Beden dilini kullanmaktaki ustalığının etkisini, aldığı alkışların kanıtladığı gösterisi sonunda yaptığım söyleşide, emekçi bir ailenin çocuğu olarak sanatla ilgilenmeye üniversitede başladığın ve tiyatro kulübü kurarak Pantomim sanatına gönül verdiğini, bu sevgisini geliştirmek adına da yıllardır uğraştığını, hatta bu konuda İstanbul’da, bir Pantomim Festivali düzenlediğini öğrendim. Balıkesir Üniversitesi’nden bu yıl mezun olarak Makine Mühendisi diplomasını cebine koyan Vedat Zar için şimdilik, makine mühendisliği Pantomim Sanatını çok daha iyi icra edebilmek için bir araç.

Onu dinlerken, Dalaman’da yaşayan Günay Turgut geldi aklıma. Hatay’ın sayılan ailelerinden birine mensup olan bu genç kızımızın içine lise çağlarında düşen tiyatro ateşi, üniversite çağlarında giderek alevlenir. Ondaki yeteneği gören çalıştığı yönetmenlerin tavsiyesi ile, tiyatro sanatının profesyonel ustaları ile tanışır. Aldığı sahneye çıkma tekliflerini Ailesi ile her paylaştığında ret edilir. Sonunda babasından kırmızı kartı görür. “Okulunu bitir evlen, bu konuda kocan karar versin.” Baba sevgisi saygısı Turgut’un içinde hareketlenen tiyatro sevgisinin bir lav gibi taşıp püskürmesini o an için engeller ama bu ateş asla küllenmez. Üniversiteden Biyolog diploması ile mezun olur. Genç yakışıklı Veteriner Hekim Sefa Turgut’un hayat arkadaşlığı teklifini bir şartla kabul eder, şartlar müsait olduğunda sahneye çıkacak ve tiyatro yapacak, bu konuda da eşi kendisine yardımcı olacaktır. Evlenirler. Bu gün 12 yaşında pırıl pırıl bir kız çocuğu annesi olan Günay Turgut, Geçen yıl otistik bir çocuğun annesinin dramını başarı ile yansıttığı tek kişilik “Gözlerin Ardındaki Çocuk” oyunu ile sahneye çıktı. Aldığı alkışlar onu her gün bir başka sahneye taşımakta. Marmaris Kültür Merkezi organizasyonu ile, Zihinsel Engelli Çocuklar yararına sahne aldığı 7. Uluslar arası Marmaris Kadın ve Sanat Festivali, Anneler Günü Onuruna gerçekleşen Datça Belediyesi davetinin ardından, yaz turnesine başlayacak olan Turgut, Şu sıralar hem İngilizce, hem de Türkçe sahneye konacak yeni bir tek kişilik oyunun hazırlıkları içinde. Ve geçen hafta 3. Sayfa haberlerinde yer alan üzücü bir haber. Antalya’da tiyatro kursuna giden eşine kızan koca, onu bıçakladı. Vay Hay…, vay hay… derken, yine hayvanlardan utandım inanın ve “vay vahşi yaratık” diye değiştirmek zorunda kaldım cümlemi.

Tüm bunlar beynimin içinde dönerken tiyatro için 7 gün 24 saat direniş yapan sanatçılar, onlara alkışları ile destek veren halk ve 7 yıldır 20 Günlük etkinlikleri ile “Sanat Engel Tanımaz” sloganı ile süregelen direnişimiz canlandı gözlerimin önünde.

Hiçbir destek almadan tamamen bir sivil toplum kuruluşu olan Kalimerhaba Uluslararası Dostluk İşbirliği ve Tanıtma Derneği’nin kanatları altında Marmaris Kültür Merkezi ev sahipliğinde gerçekleşen bu Dünyanın en uzun soluklu etkinliği karşısında en sonunda utanıp, ezilip büzülerek, “Biliyorsunuz her şey Bütçe konusunda gelip tıkanıyor, bütçe yok” diyen ve Hadise için 40 dakikada 40.000 TL bütçe oluşturan bir yerel yönetim yardımcısına, “Bakın böylesine kapsamlı ve Marmaris’in Kültür Sanat alanında 7 yıldır devam eden bir etkinliğine bırakın maddi destek olmak, bir çiçek yollamak, bir telefon, bir telgraf, bir mesaj yollamak ya da gelerek hayırlı olsun demek bütçe konusu olabilir, bunların her biri bir bütçe meselesidir anlarım. Ancak bir e-posta bile yollamayan sizlerin bütçesi değil iyi niyeti yok dediğimde, utançtan pancar rengine dönen suratına baktığım arkadaşımın, yıllardır söylediğim , bu memlekette A-B partisi yoktur tek parti vardır , o da gücü ele geçirenin, iktidarda veya yerelde ayni koşullarla at oynatmasından ibaret olan Anti Demokratik Partidir. Bu sözümü kanıtlayan karikatürü geçen gün Face ortamında da paylaşmıştım. Önünde Sağ ve Sol diye 2 yol bulunan inekler ve koyunlar bu paravanı geçtikten sonra, tek yolda birleşip vahşi kapitalizm mezbahasına doğru yol aldıkları bu karikatür bana yine bulundukları yerde kapalı bir Tiyatro, bir Konser Salonu ve Güzel Sanatlar Galerisi bulunmadan, bu koşullarda trilyonluk mezbaha yatırımı yapan Marmaris Belediyesini hatırlattı. Hayvancılık yapılmayan, merası bulunmayan, tüm etini dışarıdan getiren Marmaris’te boş duran bir mezbaha, Salon bulamayan , Otellerin tiyatro ve konser gösterilerine uygun olmayan çok amaçlı (ne demekse) akustik fakiri, görme engelli oturma düzensizliğine sahip salonlarında, sanatlarını icra etmeye çalışan, amatör ve profesyonel tiyatrolar, korolar. Burası yılda bir milyon turist gelen, kişi başına düşen milli gelirden en yüksek pay alan kişilerin yaşadığı, yazın 200.000, kışın 50.000 kişinin yaşadığı Dünya Turizm Şehri (!) Marmaris.

Gördüğünüz gibi, özgürlüğün, sanatın leş kargaları da ayırım yapmıyor. Bu gün olanları daha iyi kavramanız için. Yıllarca önce yazılan Devlet, Sanata Karşı kitabını okumanızı öneririm.

Hoşça, dostça kalın, sanatsız kalmayın.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Umur Özlüer

Yanıtla