Kızım İçin de Kadın Kılığına Girerdim

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Star Gazetesi’nden Hale Ceylan Barlas’ın Haluk Bilginer ile gerçekleştirdiği söyleşiyi yayınlıyoruz.] Yaklaşık 19 yıl önce gösterime girdiğinde çok sevilmişti, Muhteşem Dadı… Başrolünde Robin Williams’ın oynadığı film şimdi de bizde Hayatımın Rolü adlı diziye ilham verdi. Bu kez başrolde Haluk Bilginer var. Usta oyuncu çocuklarını görebilmek için kadın kılığına giren bir babayı canlandırıyor. ‘Yaşar’ karakteriyle herkesin beğenisini toplayan Bilginer’i Robin Williams ile kıyaslamayanlar da yok değil. Her ne kadar hikaye tanıdık, karakter ünlü olsa da bu kez yorum farklı…

Yaz dizilerinde görmeye alışık olmadığımız Bilginer yeni filmiyle de gündemde. Sinan Çetin’in yazıp yönettiği Çanakkale Çocukları adlı sinema filminde İttihat ve Terakki’nin önde gelen bürokratı Kasım Bey olarak karşımıza çıkacak. Bilginer, iki oğlunu savaşa yollayan bir baba rolünde. Film 28 Eylül’de vizyona girecek.

-(Röportaja dizideki kadın kıyafeti ve makyajıyla geldi). Çok güzel görünüyorsunuz!

Çok teşekkür ederim ama bir de içini bana sorun! Dışı sizi içi beni yakıyor (gülüyor).

-Zor muymuş kadın kılığına girmek?

Zor kelimesi cevabı karşılamıyor. Zor ötesi. Şu sıcağa bakar mısınız bir kere!

-Haklısınız. Üzerinizde bırakın makyajı; ince çorap, peruk, kat kat kıyafet de var.

Yüzümde deniz anası varmış gibi hissediyorum. Düşünün kocaman iki tane deniz anası yüzüme yapışmış ve çıkmıyor (gülüyor).

-Bir erkek olarak kadınları anladınız mı?

Yok canım, kadınları anlamamız falan mümkün değil. Bu hiçbir erkeğin de harcı değil!

-Sizi en çok ne zorladı?

Yüzümdeki maske, vücudumu sıkan korse, göğüs ve kalçalar. Üstelik sakallarım yüzünden bazen günde iki kez tıraş olmak zorunda kalıyorum.

ÇOK ÜTOPİK BİR HAYALİM VAR

-Hareket etmenizi zorluyor mu?

Hareketlerimi zorlayan bir şey yok. Sadece küpelerden dolayı kulaklarım çok acıyor. Üstelik hava sıcak, içimde kadın vücudu şeklinde korse, onların üstünde kıyafet. Bunların üstüne maske ve o keçe gibi bir peruk… Siz tahmin edin artık neler çektiğimi (gülüyor).

-Makyajınız kaç saat sürüyor?

Makyaj bir buçuk, iki saat sürüyor ve nasıl dayandığımı bilmiyorum. Makyajım yapılırken sadece su ya da çay içebiliyorum. Gözümü kapatıp astral bir yolculuğa çıkıyorum!

-Peki bu teklif size geldiğinde zorlanacağınızı düşündünüz mü?

Hayır, aksine bir erkeğin kadın kılığına girmesinin çok eğlenceli olacağını düşündüm. Bundan da öte benim çok ütopik bir hayalim var. Kadın için yazılmış bir rolü bana teklif edecekler ve kimsenin bundan haberi olmayacak. Yani o kadını bir erkeğin canlandırdığını kimse bilmeyecek. Tabii olmayacak şeylerden söz ediyorum ama… İşte, dedim ya hayal…

-Yaşar karakteri hayalini kurduğunuz role yaklaşmanız için bir fırsat oldu diyebilir miyiz?

Tabii, onun bir provasını yapmanın fırsatı oldu benim için. Çok da eğlenceli aslında. Ekip de çok güzel. Her gün güle oynaya sete geliyoruz, güle oynaya eve gidiyoruz. Bir de bu fiziksel sıkıntılar olmasa şahane olacak (gülüyor). Ama ne demiş İngilizler “No game without pain!” Yani acı olmadan kazanılmaz.

-Rolünüz sosyal medyada da çok konuşuldu. Beğenenler çoğunlukta ama rolün size yakışmadığını düşünenler de var. Mesela sesinizin hiç oturmadığını düşünüyorlar.

Otursun oturmasın, kadın sesi gibi olsun olmasın kime ne? Sonuçta insanlar beğenerek izliyor. Kaldı ki herkes benim dizide erkek olup eşi için kadın kılığına girdiğimi de biliyor.

Annemin çirkin haliyim

-Kızınız Nazlı kadın kılığına girdiğinizi gördüğünde ne dedi?

Kızım görünce çok şaşırdı. Sete geldiğinde “Kime benzemişim kızım?” diye sorduğumda ise hemen “Babaanneme” dedi. E tabii, hem anneme hem kız kardeşime benziyorum ama onların çirkin haliyim (gülüyor).

-Dizideki kızınızla diyaloğunuz çok iyi. Peki Nazlı ile aranız nasıl?

Çok  iyi… Ama bakalım 20 yıl sonra neler olacak? İnşallah ben yaşadığım sürece yine böyle baba-kız ilişkisi devam eder.

-Peki siz kızınızı görmek için kadın kılığına girer miydiniz?

Kadın kılığına girmek ne ki! Hayatımı verirdim. Bence bir tek ben değil bunu her baba yapar.

-Genelde her erkek, bir erkek çocuk sahibi olmak ister. Sizin de böyle düşünceniz var mıydı?

Bende tam tersi oldu. Hep kız çocuğum olsun istemiştim. Üstelik ailede de hep kız olmasına rağmen. Çünkü yeğenlerimden biliyorum, kız çocuklar hakikaten çok tatlı. Hele o babayla ilişkileri harika. Bir de alıştım kıza, sonuçta dört kız yeğenim var. Zaten bir laf vardır; Allah sevdiği kuluna kız çocuk verirmiş diye. Çünkü kızlar terk etmez sizi, hep yanınızdadır. Biz erkekler hayırsızız.

-Kızınıza aşıksınız değil mi?

Kızım doğduğu andan itibaren hayatımda bambaşka bir pencere açıldı. O doğmadan önce ne yapıyordum hatırlamıyorum, hayatımın merkezine oturdu.

Oyunculuğun kursu olmaz

-Artık neredeyse hangi diziye baksak hep genç oyuncular görüyoruz. Sizin hiç oyunculuk dersi verme ya da okulu açma gibi bir düşünceniz var mı?

Oyunculuğu ciddiye aldığım için öyle biçki dikiş kursu açar gibi oyunculuk kursu açmam! Çünkü kursla oyunculuk öğrenilmez.

-Eski oyuncuların çoğu bu şekilde eğitim veriyor ama…

Kimse öyle bir şey yapmasın bence. Basite alınacak bir şey değil bu. Tiyatro eğitimi öyle tek boyutlu bir şey değil sonsuz boyutludur. Oyuncu olmak isteyen felsefe, psikoloji ya da edebiyat okumalı. Tiyatro hayatın aynası falan da değildir. Olamaz çünkü aynası olsa aynısını görürüz hayatın. Tiyatro aynası değil, olsa olsa kötü bir taklidi olabilir. Ayrıca tiyatro yapmadan oyunculuk yapamazsınız. Yoksa sinemada veya dizide yönetmen size söylüyor “Şöyle şöyle yap” diye. Olmayınca yeniden çekiyorsunuz, üzerine olmayan yerler montajla gidiyor, film gösterime girdiğinde harika bir iş çıkıyor. Ancak bu photoshop yapmak gibi bir şey.

Yeni filminde yine bir baba

-Sinan Çetin’in çektiği Çanakkale Çocukları filminin çekimleri tamamlandı. Biraz filmden bahseder misiniz?

Sinan’dan teklif gelince hemen kabul ettim. Sinan’a güvenirim. Umarım iyi bir iş çıkarmışızdır. Çünkü proje gerçekten çok güzel ve iyi ki de rol almışım diye düşünüyorum. Çekimleri bitirdik ve eylül ayının sonu gibi vizyona girecek. Benim için de farklı bir rol oldu. İki oğlunu savaşta kaybetmemek için çaba sarfeden bir babayı canlandırıyorum. Anne ve baba Çanakkale Savaşı’ndan oğullarını kurtarmaya çalışıyor. Duygusal, güzel bir hikaye…

-Bir yandan diziniz devam ediyor, öte yandan filminiz gösterime girecek. Oyun Atölyesi’nde yeni projeleriniz olacak mı?

Zerrin Tekindor ile Shakespeare’in en ünlü oyunlarından biri olan Antonius ile Kleopatra yeni sezonda da devam edecek. Altı üstü 50 oyun bile oynamadık.

Bunun dışında ise tabii başka oyunlar da olacak ama ben onlarda rol almayacağım.

-Neredesin Firuze gerçekten çok iyi bir projeydi ve hala çok konuşuluyor. Yeniden bu tarz bir filmde oynamayı düşünmüyor musunuz?

Bana böyle bir şey sormayın çünkü ben her zaman her şeyi düşünüyorum. Keşke hep oyunculuk yapabileceğim işlerde yer alsam. Oyunculuk yapamadığım gün çok sıkıcı bir adam olurum.

Hale Ceylan Barlas

Star

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.