Dört Başlıklı Tek Dans

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri / Shantala Shivalingappa, daima bir sanat gezgini olagelmiştir. Önce annesi Savitry Nair, ardından Vempati Chinna Satyam tarafından klasik Hint Kuchipudi stilinde eğitilen sanatçı, Bartabas’ın atlara ilişkin gösterisi “Chimère”de dizginsiz beyaz bir atla dans etti. Peter Brook’un Shakespeare prodüksiyonlarında; ‘Hamlet’te Ophelia’yı ve ‘Fırtına’da Miranda’yı oynadı. Pina Bausch’un Tanztheater Wuppertal’ında da yer aldı. 2010’da, koreograf ve icracı Sidi Larbi Cherkaoui’yle burada da sergilemelerini dilediğim bir ortak yapıma imza attı.

Artsjournal. 1 Temmuz 2012, Çeviri: İlke Akbar


Shantala Shivalingappa, Pina Bausch’ la beraber tasarladiklari Solo’yu icra ederken

Shivalingappa sahnede zariftir-ince ve narin, fakat güçlü. Bir geyiği andırır-utangaç, donup kalacak ama bir anda sıçrayıp kaçacacak gibidir. Uzun, esnek parmakları Kuchipudi jestlerini harika bir şekilde anlaşılır kılarken, kolları yılanlar gibi dalgalanır. Klasik Hint şiir ve destanlarından alınma belli başlı temalar ona kusursuzca uyar. Onu Radha olarak hayal edin, üzgündür çünkü kendini çiçeklerle donatmış beklerken Lord Krishna hala gelmemiştir.

Fakat ilginçtir ki, etkilendiği yol göstericileri ve arkadaşlarına hürmeten tasarlayıp sahneye koyduğu, Joyce Tiyatrosu’nda sergilenen (27 Hazirandan 1 Temmuza kadar) gösterisi Namasya, sanatçının yetkinliklerinin tüm boyutlarını göstermiyor. Sunduğu dört çalışma farklı koreograflar tarafından tasarlanmış. Ushio Amagatsu, Japon Sankai Juku’sunun kurucusu,  Ibuku (“Öldürücü Nefes”) isimli kısımla katkı sunarken, Savitry Nair kızı için Smaranafor’u yaratmış. Shivalingappa Shift’i bizzat kendisi oluştururken, Solo’da Pina Bausch’la beraber çalışmışlar. Yine de her koreograf Shivalingappa’ya aynı –hiç değilse çok benzer- açıdan bakıyor gibi. Her bir dans onu meditasyonvari yoğunlaşmış ve nazik, etrafındakilere karşı tetikte ama belki de onların ötesinde bir şeyler arar gibi çiziyor. Kendisi de her birinde aynı varoluşu sergiliyor. Bazı hareketlerse danslar arasındaki sınırı bile geçiyor-özellikle iki elin çiçek benzeri güzel hareketi ya da yolculuk yapıyormuş imgesini uyandıran, bükülmüş dizle arkaya atılan tekmeler gibi.

Shantala Shivalingappa Ushio Amagatsu’nun Ibuku’sunda fotoğraf: Laurent Philippe

Karşıtlık, belli ki peşinde olduğu şey değil; onun yerine her dansta şık ve yetenekli bir şekilde ruh hallerinin ve dinamiklerin pusulasını izlemeyi tercih ediyor-azdan çoğu elde ederek. Gösteri, sadece iki oktav arasında seyreden bir şarkı dinlemek gibi. Birinci ve ikinci ile ikinci ve üçüncü sahneler arasında, Alexandre Castres tarafından çekilmiş bir videonun parçaları Shivalingapa’nın kostüm değişimine izin veriyor. Bu video parçaları gösterinin sakinliğiyle bir kontrast yaratıyor, ancak pek de arzulanan bir şekilde değil. Videolarda Shivalingappa’yı Kuchipudi repertuarından bir kısım sergilerken görüyoruz, yer yer yakınlaştırılmış, yer yer kesilmiş, aşırı denebilecek bir sanatsılıkla üzerinde oynanıp tersyüz edilmiş bir biçimde. Boş bir havuzda dans ediyor gibi görünüyor, ve yüzünün yansıması dalgacıklar tarafından parçalara ayrılıyor.

Shivalingappa Amagatsu’nun Ibuku’sunu sahnelerken Fotoğraf: Laurent Philippe

Shivalingappa, Amagatsu’nun Ibuku’su için beyaz pantolon ve yelek giyiyor. Dans, Shivalingappa’nın Nicolas Baudier tarafından oluşturulan loş bir ışık dikdörtgeni içinde, yerde kıvrılmasıyla açılıyor. Yoichiro Yoshikawa’nın eseri olan müzik, sakince ve aşırıya kaçmadan bir atmosfer oluşturuyor. Dans boyunca, Shivalingappa’yı  uzayın öbür ucuna çeken, ani enerji patlamalarına ve küçük zıplayışlara sebep olan bir yukarı eğilim hissediyorsunuz. Elleri küçük ve çabuk işleri betimliyor: o uzandığı bir kuş mu, ve uçuyor mu? Hız oldukça düşük, ama solonun butoh ile özdeşleşmiş fiziksel şekilbozumla hiçbir alakası yok. Dansçı aynı zamanda masum bir arayışçı, yükseliyor,bir şeyleri deneyimliyor ve yerdeki konumuna geri dönüyor.

Shivalingappa Solo’da Fotoğraf:Laurent Philippe

Shivalingappa zarifçe tutturulmuş uzun ipek elbisesi ve örgülerinden salınan saçlarıyla sahneye çıktığında, bu kısmın Pina Bausch’la beraber oluşturulan parça olduğunu anlamak için elinizdeki program dergisine bakmanız gerekmiyor. Bütün programdaki çalışmalar içinde, bu kısım en çeşitli dinamik tasarımlara sahip olanı.  Shivalingappa sınırlarını daha çok keşfediyor: ayaklarını genişçe açıyor, kalkıyor ve İspanyol gitarist-vokal Ferran Savall tarafından kaydedilen müziğe gömülüyor. Aniden bir dizinin üzerine düşüyor, göğüs kafesini çapraşık bir biçimde dalgalandırıyor ve çöküyor. Solonun sonundaysa, basitçe sahnenin dışına doğru yürüyor.

Shift ve Smarana için aynı siyah pantolon ve katlı tuniği giyiyor. Birincisi (yine Savall’ın müziği eşliğinde) sahnenin önünde bir kumaş şeridiyle oluşturulmuş bir alanın içinde başlıyor, Shivaringappa bu alanı yere yaklaşarak geçiyor. Bir noktada, tıpkı küçük bir hayvan gibi eşelenirken, aniden atlayarak çömeliyor. Bu küçük bir sürpriz. Smarana’nın neredeyse tamamında, topuklarının üzerinde,sırtı seyirciye dönük oturuyor. Bu pozisyondayken ve klasik Hint müziği etrafını sararken, göğüs kafesini rüyadaymışçasına iki tarafa dalgalandırıyor, kalçasını sallıyor ve kollarını zıt yönlerde yılansı bir tarzda kıvırıyor.

Bittiğindeyse o güzel elleri hatırlıyorsunuz; tüm danslarda bu eller bize imgeleri anlatıyor, ancak bu imgeler asla Kuchipudi’de olduğu gibi harfi harfine ve direkt değil, yine de nesne ve arzulara yönelik ipuçlarından bahsedebiliriz. Tüm sololar Shivalingappa’nın becerikli kollarından ve onun küçük şeyleri betimleyebilme, şiddet ve hız değişimiyle değişiklikleri anlatabilme yeteneğinden faydalanıyor, koreograflar onun hafiflik, duruluk ve akışkanlığını taçlandırıyorlar. Sonunda ise, bir saat boyunca oturup tek bir uzun, sakin sadece küçük değişiklikler gösteren bir dansı izlemiş hissine kapılıyorsunuz.

Paylaş.

Yanıtla