Kendinden Laik Ülke Pinima'da Yaşananlar: Mi Minör

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Üstün Akmen

Romancı, Araştırmacı, Öykücü ve Tiyatro Yazarı Meltem Arıkan (1968), nüfusu 3 milyon 142 bin 857 kişi olan, yüzölçümü 314 bin 285 kilometre kareyi bulan, sınırları sürekli olarak değişip duran, Pinişce konuşulan, deniz seviyesinden 3.14 metre yükseklikte bulunan Pinima diye bir ülke yaratmış.

Bu ülke, her şeye Başbakanının (ay affedersiniz, Başkanının) karar verdiği “o biçim demokrasi”yle yönetilen bir ülke.

Hem yakışıklı, hem de akıllı Başkan, gece-gündüz uykusuz kalarak, halkı için neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veriyor.

Para Sorunu Yok

Ve Meltem Arıkan’ın, yıllık bütçesinin  yüzde 3.14’ü  kültürel etkinlikler için harcanmakta olan Pinima’sında, Başkanın “demokratik yollarla” aldığı karar sonucu, şu günlerde EEMPCM Prodüksiyon’un yapımcılığında “Mi Minör” başlıklı bir oyun sahnelenmekte.

Sahnelemede izleyici olarak tribünlere oturarak “seyirci” kalınabilmekte ya da oyuncularla aynı zeminde ayakta durarak oyuna katılabilmekte…

Oyun süresince Ustream, Twitter ve Facebook’da neler olduğu kaçırılmak istenmiyorsa, akıllı telefonlar açık tutulabilmekte.

Nasıl Mı?

Piyanist, kendisine katılan müzisyenlerin (Öznur Serçeler-Flüt ve Cansu Kasapoğlu-Melodika) yanı sıra, halktan bireylerle birlikte şarkılar söylemekte, kurduğu birebir iletişimle, izleyicide farkındalık yaratma işlevine girişmekte.

Piyanist ve ekibi sosyal medyayı kullanarak, Pinima’da yaşananları tüm dünyaya canlı olarak iletmekte, oyun aynı anda dünyanın her yerinden canlı olarak izlenebilmekte, dünyanın farklı ülkelerinden dijital oyuncular ve dijital izleyiciler de oyuna eklenmekte.

Derken, Pinima’nın ülkede olan bitene tepki gösteren ekibi ile mutlu azınlık karşı karşıya gelmekte; piyanistten yana olanlar, mutlu azınlığı kendi cephesine çekme çabası içine girişmekte.

Tema, Karşı-Tema

Meltem Arıkan “Mi Minör’de, o pek bilinen ucunu sivrilttiği kalemiyle seçtiği tema olarak sadece öz düşüncesini belirtmekle yetinmemiş, tema’sını tartışmaya açmış; “olmaz demiş” düşüncesini savunmuş, savunmakla da kalmamış kanıtlamak için çaba sarf etmiş, benimsetmek istemiş, karşı düşünceyi iğdiş etmiş.

Eseri içindeki farklar, eserin yapısını ve havasını değiştireceği için “iletim” sözcüğünü çeşitli yaklaşımları dikkate alarak değerlendirmiş.

Tema’sını saptadıktan sonra, bir de karşı-tema seçmiş.

Karşı-tema’yı desteklemek ya da çekişmeyi güçlendirmek amacıyla başka düşünceleri de deşmiş.

Tema’sını eserinin bütününe sindirmiş.

Yetmezmiş gibi, yapıtına başlık koyarken bile titizlenmiş.

Nasıl derseniz; mi, fa diyez, sol, la, si do, re notalarından oluşan bir minörlü diyez dizi olan mi minör’ün kadın sesini çağrıştırdığını enselemiş, kadın sesinin bir anlamda “isyan” sesi oluşunu mi minör’ün tepesine indirmiş.

Alabora’nın Rejisi

Oyunun rejisini yapan Memet Ali Alabora, tiyatro için: “Kültür ve devrimin en büyük okuludur” diyerek kuram oluşturan İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun (1886-1978) izinden gitmiş, “Öz Tiyatro” kaynaklarını eşelemiş.

Meltem Arıkan’ın tasarlayarak kağıt üzerine döktüğü yaşamı, ara sıra yer-biçim değiştiren podyum/lar üzerinde kendine göre olan dekorla, rollerine uygun makyajlı ve can verdikleri karaktere uygun kostümler taşıyan oyuncularla (suflörsüz falan) “alan”a indirmiş.

Oyunu ortaya çıkarmış, gerisini serbest eylemiş.

Eylemi yaratanın oyuncu olduğunda karar kılmış, Baltacıoğlu’nun: “… aktör, temsil işinin en temel elemanı, özüdür. (…) Öyleyse aktör nedir? Aktör orkestral bir yaratıktır” sözüne sadakatle eğilmiş.

Oyunculuklar

Memet Ali Alabora ve Pınar Öğün hariç 14 kişilik oyuncu kadrosunun (gerçi Sennur Nogaylar ve Fuat Onan birer adım öne geçmiş, ama) tamamı başarıya erişmiş.

Memet Ali Alabora da, baştan sona özdeşleştiği Başkan’ı üç buçuk metre yükseklikten seyircisine fevkalade inandırıcı olarak aktarmayı becermiş.

Pınar Öğün ise, Sokak Piyanisti karakterinde “star” olmaya falan soyunmamış, mütevazılıkla “sanat işçisi” olmayı yeğlemiş.

Meltem Arıkan’ın düşüncelerini kendi düşünceleri arasına yerleştirirken, kendi düşüncelerini de Arıkan’ın satırları arasına “enjekte” etmiş.

Oyunun öteki karakterleriyle Sokak Piyanisti’nin yaşama koşulları arasında iletişim kurmayı bilmiş.

Kendini, Yazar Meltem Arıkan ve Yönetmen Memet Ali Alabora’dan edindiği gereçlerin süzgecinden geçirmiş; Sokak Piyanisti’ni, imgelemindekileri de süzgece katarak hayata geçirmiş.

Seyirciyle samimiyet kurarken içindeki duvarları yerle bir etmiş.

İzleyiciye sıcaklığını geçirirken, temas ve bakışlarıyla bunu duyumsatmayı becermiş, gerekli sinerjiyi de yaratabilmiş.

Sadede Geleyim

Şimdi!

Bunca laftan sonra, söyleyeceğimi daha fazla uzatmadan şıpınişi söyleyivereceğim.

Bir kere, arasız iki saat süren oyun, sıkılmadan seyredilebiliyor, sahne dinamiğine katkısı olanları içtenlikle öveceğim.

Tek sıkıntı, çok geniş alana yayılan oyunu kimi zaman takip edememek, oyundan kopmanın rahatsızlığı…

Bu nedenle, oyunun sonunda “Mi Minör”ü bir tiyatro oyunundan çok, dijital dünyayla iç içe geçmiş iyi bir gösteri olarak yorumladığımı itiraf edeceğim.

Memet Ali Alabora, Meltem Arıkan’ın bu metnini keşke İtalyan Sahnesi düzeninde sahneye koysaydı diyeceğim.

O takdirde, politik ve ironik yönlerin seyirciyi çok daha fazla etkileyeceğini iddia edeceğim, başka da bir şey demeyeceğim.

Evrensel

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Üstün Akmen

Yanıtla