Silahlar Sussun, Barış Konuşsun

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Radikal gazetesinde yayınlanan haberi kısaltarak aktarıyoruz.] Türkiye’nin sanatçıları çözüm sürecine destek olduklarını belirtip, “Silahlar susmalı, artık barışın diliyle konuşma zamanı” diyor. BDP ve Öcalan arasında yapılan görüşme Kürt sorununun çözümü için yeni bir sürecin başlangıcı oldu. Müzisyenler, oyuncular, ressamlar, yazarlar, sinemacılara yeni süreci sorduk. Onlarca kişiden ortak ses geldi: Bu süreç umutlarımı yeşertti. Sanatımızla da süreci destekleyeceğiz. Türkiye ’de artık silahlar susmalı, artık barışın dili kullanılmalı. Buna herkesin ihtiyacı var.

Harun Tekin (Müzisyen): Barışa doğru atılan her adım, barış dilini tesis edecek her cümle desteklenmeli. Bu sorun çözülmeden, hayatın ölümden daha değerli olduğu konusunda anlaşma sağlanmadan geçen her güne yazık. Bu çabaların bir an önce sonuç vermesini ve ifade özgürlüğü, adil yargılama gibi hayatımızı ‘ayıplı’ hale getiren bir dizi sorunlu alanın da bu vesileyle yeniden ele alınmasını dilerim.

Özcan Alper (Yönetmen): Bu olumlu havanın çok önemli olduğunu ve herkesin bu sürece katkıda bulunması gerektiğini düşünüyorum. 30 yıl bununla geçti ve gelecek kuşaklar için birşeyler yapmamız gerekiyor. Bizden çok medya çok etkili diye düşünüyorum. Medyanın kullanacağı dil çok etkili ve onların aslında yıllardır bir nevi ırkçılığa varacak şekilde; hatta sorunu hep çözmek eyrine kaşına tavırları bırakılmalı.

Ayça Damgacı (Oyuncu): Çok yerinde ama geç kalınmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Artık karşılıklı silahların susması ve yitirdiklerimiz için yas tutabilmek, yaşadığmız travmayı anlamak ve ihtiyaçlarımızdan açık açık konuşmak arzusu içindeyiz. Çok da zor olmasa gerek masaya oturup bunu konuşmak… Arafta, olan biteni öylece izlemektense destekleyelim bu süreci…

Mert Fırat (Oyuncu): Diyaloğa dayalı her türlü görüşmeden umutluyum. Yeter ki iki cepheden de yapılan çalışmaların sonucu kısa ömürlü olmasın. İki taraf için de siyaset yapılmayacak kadar önemli bir konu. Sonuçta insanlar ölüyor dillerini unutuyor yerlerini değiştiriyorlar. Ve konuşulan çözümün net bir şekilde hemen uygulamaya geçmesini temenni ediyorum.

Beşir Ayvazoğlu (Yazar): Akan kanın bir an önce durmasını, bu topraklarda yaşayan insanların eşit haklara sahip, birbirine saygı duyan vatandaşlar olarak bir arada yaşamalarını sağlamak için atılacak adımları bütün kalbimle destekliyorum. Türkiye’nin güçlü, müreffeh ve sözü geçer bir ülke olmasının başka yolu yok. Tarih, din, akıl, vicdan, iz’an… hepsi bizden bunu bekliyor.

Ali Akay (Sosyolog-Küratör): Tarihi uzlaşma her zaman iyi sonuçlar vermemesine rağmen (1970’lerde İtalya ) bugünkü ortamda buna ihtiyacımız var; toplumun katı parçalarından esnek parçalarına geçiş aciliyet taşıyor.

Arzu Başaran (Ressam): Ben bu süreci gecikmiş de olsa umut ışığı olarak görüyorum. İlk kez milletvekili düzeyinde görüşmeler, Başbakan’ın konuşması işe biraz daha resmiyet katıyor sanki. Bir şeylerin karşılıklı olarak çözüleceğini sanıyorum.

Rojin (Müzisyen): Süreç baltalanmazsa muhteşem olacak. Çatışma haberlerini duymayacağımız bir kış olacak demektir. Ve sonraki kışlar da tertemiz, kansız ve ölümsüz geçecek demektir. Umutluyum.

Halil Ergün (Oyuncu): Soğukkanlılıkla bakılması gereken bir durum. Ne bundan bir şey çıkmaz demeli ne de bu sefer tamam çözülecek rahatlığına düşülmeli. Şiddetin durdurulması konusunda hükümete desteğin gösterilmesi gerek. Türkler, Kürtler, siyasi partiler sürece destek olmalı.

İskender Pala (Yazar): Geç kalınmış bu iyi niyetin bir an evvel hayata geçirilmesi gerek. Barışın gelmesinden rahatsız olacak malum çevrelerin menfur emellerine fırsat verilmemesi gerekir. Bu ülkede artık karşılıklı çatışmaya değil beraber çalışmaya, üretmeye ve ilerlemeye ihtiyaç var.

Feryal Öney (Müzisyen): ‘Barış’, herkesin dilinde yıllardır. Sorsanız, herkes özlemle bekliyor.. Ne iktidarlar geldi geçti; hepsi de ‘ölüm’le, ‘öldürmek’le geleceğini sandı. Umarım artık ‘yaşam’ı, ‘yaşatma’yı savunmanın tek çözüm olduğunu anlamıştır yönetenler. Son şansımız. Bu oyun değil.

Semih Kaplanoğlu (Yönetmen): Bu kez daha kuvvetli bir irade ve mutabakat var gibi geliyor bana. Hep şunu düşündüm: 33 er, Uludere, Başbağlar… İki taraf için de bütün bu masumların kanı barışa vesile olur. Barış gelirse devlet onlara olan burcunu ödemiş olur. İnşallah bu süreçte barış gelir.

Orhan Alkaya (Tiyatrocu): Sürecin, hükümetin daha önceki açılım politikalarına benzemeyecek bir ciddiyetle yürütülmesini temenni ediyorum. Bu süreçte barış yönünde atılacak adımlar bizleri daha önce olduğu gibi elimizi taşın altına sokmaya hazırız. Yeter ki bu kırım, bu kan, bir an önce bitsin.

Vedat Yıldırım (Müzisyen): Geçmiş dönemlerde böyle umut havaları estirilmişti ama somut adımlar yoktu. Oysa karşılıklı adımlarla barış gelebilir. En nihayetinde Kürt meselesi haklar meselesidir. Kürt meselesinin çözülmesi Türkiye’de demokrasinin de rayına gireceğini gösteren bir araçtır.

Radikal

Paylaş.

Yanıtla