Tiyatroyu ve Edebiyatı Birlikte Sevenler İçin: 'Toplu Hikayeler'

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Üstün Akmen

Kent Oyuncuları bu sezon, Donald Margulies (1954)’in 1996 yılında yazdığı “Toplu Hikâyeler- Collected Stories”ini Kadriye Kenter’in yönetiminde sahnelemekte.

Marguiles’i eserinde, döneme damgasını vurmuş Kısa Öykü Yazarı Ruth Steiner’in, günün birinde genç Yazar Adayı Lisa Morrison’un yaşamına girmesini; önceleri ustasının karşısında eli ayağına dolaşan Lisa’nın giderek Ruth’un asistanlığını üstlenişini, zaman içinde yakın dostluk peyda edişini ve de nihayetinde meslektaşı haline gelişini öykülüyor.

Sonuç?

Son derece doğal bir sonuç…

Boynuz kulağı geçiyor.

Öyküsel Anlatım

Türkiye’de, 2004-2005 sezonunda Tiyatro Fora tarafından sahnelenen ve ne yazık ki izleyemediğim Pulitzer ödüllü “Dostlarla Akşam Yemeği-Dinner With Friends” adlı oyunuyla tanınan Donald Margulies’in oyunu, oyun broşürcüğünde de ifadesini bulduğu gibi, iki edebiyat kadınının profesyonel ve kişisel ilişkileri platformunda kültürel üretimin estetik ve etik sorgulamasını öngörüyor.

Ortaya çıkan sorular hepimizi ilgilendiriyor, çünkü en kadim sanat olan öyküsel anlatım, tüm sanat formlarının ve insan ilişkilerinin özünü oluşturuyor.

Margulies’in Öykülemedeki İnceliği

Defne Halman-Balam Kenter’in incelikli ve titiz çevirisi, Donald Margulies’in teknik amacının izleyiciyi ya da okuru bir olayın içinde yaşatmak olduğunu pek güzel anlatıyor.

Diğer taraftan, bu oyun sayesinde tanıştığım Margulies’in öyküleme tekniği, gerçekten mükemmel.

Olayı akıtışı harika…

Olayların birbiri üzerine gelişmesi ve zamanı durmadan geçirişi, genç yazarlarımız ya da yazar adaylarımız için tam ibretlik.

Bir durumdan başka bir duruma geçiş, hareketli bir yaşam kesitini bir olaya bağlı olarak anlatma yöntemi de, gene yeni yetme yazarlarımıza tam anlamıyla örneklik.

Görüşü Empatiyle Benimsetme

Donald Margulies’in, okuru/izleyiciyi olay/ların içinde yaşatma tekniği; yani okuru, öykünün kahramanlarından biriyle özdeşleştirerek kendini onun yerine koydurma, görüşü empatiyle benimsetme yöntemi de bana göre fevkalade ilginç.

Margulies’in, “Toplu Hikâyeler”in giriş/gelişme (düğüm)/ çözüm bölümlerinde öykünün hemen tamamını repliklerin arasında anlatması, ana düşünceyi buldururken öykülenen olayın ortaya attığı sorunlara yanıt aratışı, teknik açıdan yazarını göklere çıkarmam için yeterli bir neden.

Osman Şengezer

Dekor tasarım sanatının büyücügillerinden Osman Şengezer, Ruth Steiner’ın Greenwich Village’daki apartman dairesini gene tiyatronun ortaya konulan bir karşılaşma olduğunun bilinci içinde tasarlamış.

Tasarımında çatışma yaratmış, bir bileşim çıkarmış.

Gene bir dramaturg gibi çalışmış.

Ancaaak…

Düşündüm de, acaba duvarlarda daha fazla kitap bulunsaymış ve de bir döneme damgasını vurmuş Kısa Öykü Yazarı Ruth Steiner’in evi daha şaşaalı tasarlansaymış zannım o ki hiç de fena olmazmış

Ve Alev Topal’ın Işığı

Alev Topal, gerçi ışık ayarını kötü yapmamış, ama ön ışıkların renklerini neden bir sıcak, bir soğuk, hafif ve nötr renkler olarak vermemiş anlayamadım.

Örneğin, Defne Halman’ın: “Böyle bir niyetim yok. Size beceriksizce söylemeye çalıştığım şu…” diye başlayan repliğini dillendirirken, bir tarafı devamlı sıcak, öbür tarafıysa alabildiğine soğuk görünüyor.

Doğal olarak ben sadece işaret ediyorum, çaresini Alev Topal’ın bulması gerekiyor.

Kenter’in Reji Ve Oyunculuğu

Kadriye Kenter, “Toplu Hikâyeler”i sahneye taşırken teatral araçları dramatik bir eylemin deseni gibi uyumlaştırmış.

Devinimlerin, jestlerin, tavırların bütününü; fizyonomilerin, seslerin, sessizliklerin uyumunu pek güzel sağlamış.

Hamuru şekillendirilip fırına atıncaya kadar hamurun gözenek yapısını müthiş bir titizlikle oluşturmuş.

Bu arada, sahne üzerindeki hareketsizliğin bile belirli bir iç nedeni olduğunun bilinci içinde Ruth Steiner’in içine kendi canını oturtmuş.

Defne Halman’ın Lisa’sı

Defne Halman ise, gözlem gücü ve algılanan izlenimler belleğini sürekli canlı tutan tutumuyla Lisa Morrison’a can veriyor.

Yaratıcı coşkularının dizginlerini bu kere de salıvermiş. Lisa Morrison ile coşkusal olarak yaşamanın yaratıcı sürecini bir buçuk saatlik oyun boyunca hiç kaybetmiyor.

Haaa…

Bu arada, oyun içinde Ruth Steiner, Amerikalı ünlü şairler Delmore Schwartz (1913-1966) ile Edna St. Vincent Millay’in (1892-1950) şiirlerini okurken, siz siz olun Talat Sait Halman’ın Türkçesinin tadına varın.

“Toplu Hikâyeler”de, oyunun ve oyunculukların yanı sıra bu lezzeti de kaçırmayın!

Evrensel

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Üstün Akmen

Yanıtla