Pandaların Hikayesi / Oyun Atölyesi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mehmet K. Özel

bu sezon istanbul sahnelerinde sessiz sedasız oynayan bir oyun var: “frankfurt’ta kız arkadaşı olan bir saksofoncu tarafından anlatılan pandaların hikayesi”.

kemal aydoğan’ın oyun atölyesi’nden ayrılmadan önceki son yönetmenliği.

oyunun yazarı, çeşitli yapıtları daha önce ülkemizde sahnelenmiş ve hatta bu sezon devlet tiyatrosu’nda “çehov makinası” oyunu da sahnelenmekte olan matéi visniec.

neden sessiz sedasız diyorum; çünkü hakkında yazılmış pek az yazıya rastladım: tiyatro hakkında yazanlardan bir-iki eleştiri, sosyal medyadan üç-dört izlenim yazısı.

kurulduğundan beri bütün oyun atölyesi yapımlarını izlemiş biri olarak, eylül sonundan beridir ramp ışıklarında olan bu oyuna benim de yolum pek geç düştü; ocak ortası.

istanbul sahnelerini istila etmiş çocuk tacizi, nedenli-nedensiz cinayet, kavga, gürültü, acı, yoksulluk, yoksunluk, şiddet, sert ve sivridilli toplum eleştirisi hikayeleri arasında (ki bu hikayelerin azımsanmayacak bir kısmını etkilenerek ve beğenerek izlediğimi belirtmeyi ihmal etmeyerek) “… pandaların hikayesi”nin bir vaha gibi durduğunu söyleyebilirim.

özünde yine acı içeren bir hikayeyi şiirsel, sakin ve yumuşak bir tonda anlatan; kahramanın kaybolmuşluğuna rağmen seyirciye (kişisel olarak bana) mutluluk enjekte eden bir oyun oldu “…pandaların hikayesi”; adeta ilaç gibi, terapi gibi geldi; nefes aldığımı hissettim!

oyundaki hiçbir şey gerçek değil sanki; bir yandan da her şey tanıdık ve gündelik.

“… pandaların hikayesi” yüzeyde; bir adam’ın bir kadın’la karşılaşmasını ve onunla dokuz gün geçirmesini konu ediyor. derinde ise; hayatı, evreni, insanı ve aşkı küçük harflerle anlatıyor..

iki kişilik oyunda kadın ile adam ebru özkan ve caner cindoruk tarafından canlandırılıyorlar. ikisi de abartısız, doğal oyunculukları, dingin halleri, insanın içini rahatlatan yumuşacık ses tonlarıyla, içerden hayat veriyorlar.

bengi günay’ın soyut sahne tasarımı basit ve gösterişsiz ancak oldukça titiz ve nüanslı.

irfan varlı’nın ışık tasarımı, tolga çebi’nin müziği, mertcan mertbilek ile hande öztürk’ün animasyonları yönetmen kemal aydoğan’ın sade yorumuna başarıyla hizmet ediyorlar. oyunun metninin yanı sıra, reji bütün bu öğelerin yardımıyla bir çok farklı yoruma kapı açıyor.

simgeleri (kapı, elma, kuş, rakamlar, çalar saat …) bu kadar dozunda kullanan; bu kadar şiirsel imgeler yaratan; sessizliği, karanlığı ve boşluğu bu kadar yetkin ve etkili bir şekilde tiyatralleşiren herhalde çok az oyun var sahnelerimizde.

tavsiye ederim..

Danzon

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet K. Özel

Yanıtla