Sidikli Yazı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Nedim Saban

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oynanmakta olan “Sidikli Kasabası Müzikali”ni uzun zamandır izlemek istiyordum. Oyunu gördüğüm 17 Şubat’ı yaşamımın şanslı tarihleri arasına not ediyorum. Etki altında kalmamak için, izlemediğim oyun ve film eleştirilerini hep ertelemeye çalışırım. “Sidikli Kasabası Müzikali”ni izlerken de, jüriler kesin “Umut Veren Çalışma”, ya da “ En İyi Ekip Ödülü” filan gibi bir ödül uydurmuşlardır diye kendi kendime geyikler yapıyor ve tiyatromuzdaki tutucu yapılanmayı düşünüyordum. Ancak bu kez onu bile yapmamışlar. Bu şahane çalışma, hak ettiği ödülleri sadece seyirciden almış.

Oyunu izledikten sonra ciddiye aldığım eleştirmenlerin olumsuz görüşlerini okuyup, şaşırdım doğrusu.

Eleştirmen olmadığım için bu konuda fazla sözüm olamaz, ancak “Sidikli” beni bir tiyatrocu olarak çok heyecanlandırdı. Sadece mükemmeli dans eden, şarkı söyleyen o kadar çok genci bir arada izleyebilmek, adını daha önce duymamış olsak da sahnede müthiş parlayan genç starları alkışlamakla kalmadım, cesur bir içeriği, sahnelerimizde çok az rastlanan bir kara mizahla aktarabilen bu devrimcileri ayakta alkışladım. Oyundaki eşcinsel polis ve engelli karakterlerin kabaca karikatürize edilmiş olmasını dünya görüşümle bağdaştıramadıysam da, oyunun dünyası ve iletmek istediği mesajla bağdaştırdım.

V For Vendetta

Program dergisindeki çevirmen notunda, Sidikli’nin, müzikal tiyatrodaki yeri çok iyi anlatılmış. Broadway’de daha çok Japon turistler için hazırlanan Çin işkencesi müzikallere tepki gösteren Amerikan toplumu, AIDS sonrası toplumsal bilinçlenmede, “nasıl eğleniyoruz biz” diye özeleştiri yaparak, ortaya 21. Yüzyıl burlesque gösterilerini koydu. (“Artık bizlerin de “nasıl eğleniyoruz ” sorusunu sormamız gerektiğinin zamanının geldiğini düşünüyorum.)

Broadway tiyatrosundaki değişimi “Angels in America” ile Tony Kushner başlattı, “Rent” ve “Avenue Q”müzikalleri de korkusuz biçimde öncülüğünü yaptı. “Sidikli”yi bu noktada müzikal tiyatronun “V For Vendetta” sı olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu olağandışı özgün ve olağanüstü yetenekli ekibe yeni bir proje olarak “V For Vendetta” yı da önerdiğimi ayrıca belirtmek isterim.

Tiyatromuzda Devrim

Oyunun sadece sahnelenmesi değil, sahneye taşınma süreci de çok heyecan verici. Şehir Tiyatrosu’nun en köklü geleneklerinden biri olan “Gençlik Günleri” nde, amatör bir ruhla oynanıyor ve şu güzelliğe bakın ki, Devlet Tiyatrosu Müdürü Şakir Gürzumar, CD’yi seyrettikten sonra oyunu repertuara alacak kadar cesaretli davranıyor.

İşte bu bile tiyatromuz için başlı başına bir devrimdir!

Bugüne kadar kurumdaki hassas dengeleri gözeterek , kurum içindeki sanatçıların getirdiği projelere” he diyen” kişiye, çoğunlukla genel sanat yönetmeni denirdi. Dramaturgların kuru kuru okuyarak raporladıkları oyunların böyle sıradan biçimde hayata geçirilme süresinde yol kazaları olması, ekip ruhunun sağlanamaması, oyunda rol asılan oyuncuların başka işlerinden ödün vermek istemeyerek projeyi sabote etmeleri sıkça rastlanan bir olguydu.

Oysa diğer sektörlerde olduğu gibi, tiyatromuzun da yenilik arayan “head hunter” lara, yetenek avcılarına gereksinimi var. Tiyatro sanatı masada kotarılmadığı için, sokağa çıkmaktan üşenmeyen ve yeraltındaki projelerde, yetenekli insanları keşfederek, onları “yerüstü” nde, tiyatronun mutfağına davet eden sanat yönetmenleri lazım bize. Şakir Gürzumar başarmış bunu…. Umarım Türk Tiyatrosu’ndaki bu yenilik, bir geleneğe dönüşür.

Özel Bir Öneri

Sidikli Kasabası Müzikali, 150 oyundur kapalı gişe oynanıyor… Bilet bulmak için kapıda yalvaran insanlar var. Genç seyirci için şimdiden kült olmuş durumda… Ödenekli tiyatrolar böyle büyük çaplı projeler yaptıkları zaman, ister istemez bütçelerini daha küçük prodüksiyonlarla dengeliyor, bazen oyun seçimlerinde özel tiyatrolarla bile haksız rekabete giriyorlar.

Başbakanın köksüz ve öfkeli çıkışı olarak kalan özelleştirme modeli için somut bir önerim var. “Sidikli Kasabası Müzikali”ni Cevahir’den daha büyük bir salona daha yüksek bilet fiyatlarıyla transfer edersin. Hem tiyatrona ek gelir sağlarsın, hem Cevahir’de yeni oyunların önünü açarsın, hem de bir yeniliğe daha imza atmış olursun.

Bilmemne kanununun bilmemne maddesine sığınarak mazeret uydurma, yıllar önce Evita ile bunu deneyen Gencay Gürün’e atılan iftiralardan da korkma! Ödenekli kurumu riske atmayacak olan şeffaf bir ortak yapım anlaşması yapmak mümkün.

West End’de National Theatre’ın çözüm ortağı olduğu kaç proje var, Broadway’de çıkış noktasını bölgesel ödenekli tiyatrolardan alan yüzlerce oyun var …

Genç Günler’de denenir, Cevahir’de iki yıl oynanır ve varsa donanımlı sahnelerimizden birinde en az 10 yıl daha devam eder, yüz binlerce kişiye ulaşır…. Bir hayal olarak başlar, tarihe geçen bir başarı olarak biter.

Zaten böyle büyülü ve özel bir şey değil midir tiyatro?

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Nedim Saban

Yanıtla