Haz Pazarlaması ve Tüketimi – Kablosuz Kabare [1]

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bilal Akar

Dolu dizgin devam eden ya da devam etmesi öngörülen hayatlarımıza eklenen çeşitli yeniliklerin veyahut tüketim alanlarının eleştirisini yaparken “neoliberal dönüşüm” söz öbeğini kullanmak olmazsa olmaz hale geldi. Tarihsel-karşılaştırmalı paradigma içerisinden bakarken ister istemez bu dönüşümü vurgulamak gerekli oluyor çünkü değişen ve dönüşenin ne olduğunu, nasıl vuku bulduğunu ilk elden analiz etmek elzemdir. Öte yandan bu değişimin karşımıza çıkardığı yapılar, bu yapılara bağlı olarak değişen ilişkiler yapısalcı bir analizin gerekliliğini de ortaya koyuyor. Bu yazıda, diğer sanat dalları düşünüldüğünde seri üretim halinde pazarlanması nispeten daha zor olan teatral alanın, tüketim kültürüne hangi noktalardan nasıl eklendiğine dair bir gözleme giriş yapacağım. Bunun için de Nedim Saban’ın başlattığı “kablosuz kabare”[1] örneğini ele alacağım.

Kablosuz kabare, Nedim Saban’ın sunuculuğunu yaptığı, izlemeye gelen seyircilerin hazırlanan internet sitesi aracılığıyla paylaştıkları düşüncelerinin oyunun seyrini değiştirdiği, sadece izleyicilerin değil herhangi bir kimsenin ilgili siteye girilen yorumlarla oyuna “yazar” olarak dahil olduğu bir performatif gösteri. Gösteriyi canlı olarak izlemedim. Bu yüzden içeriğini ve performans halini değerlendirmeyi daha sonraki bir yazıya bırakıyorum. Bu yazıda bu fikrin çıkış noktalarına, hizmet ettiği anlamlara ve kurgulanışına değineceğim.

Kablosuz kabare’nin içeriği ve işleyişi hakkındaki eylemsel bilgiyi 12 dakikalık tanıtım klibinden[2] ve seyircilerin kaydettiği çeşitli videolardan[3][4] edindim. Konuya sosyolojik bir perspektifle bakacak olursak, oyunun ana temasını ve götürücü gücünü oluşturan internet sitesine bakmaz gerekmektedir. Eugene Webb ve Donald T. Campbell tarafından kaleme alınmış “simple observation” makalesi[5] bu alanı analiz etmeye dair çeşitli araçlar sunuyor. Site oldukça basit ve kullanım kolaylığına yönelik kurulmuş. Akıllı telefonların işgal ettiği gündelik yaşamda, rahatlıkla kullanılabilecek bir tarzda dizayn edilmiş. Site herhangi bir yazılı açıklama içermiyor. Ziyaretçilerin durup bir şeyler okumasına gerek yok. “Gerekli” bilgi hazırlanan 12 dakikalık eğlenceli video sayesinde ziyaretçiye ulaştırılıyor. Bunun dışınsa sol sütunda “güncel başlıklar” ve “son eklenen başlıklar” adı altında iki bölüm yer alıyor ki ziyaretçiler bu bölümlere girip iletilerini yazabiliyorlar. Bu iletilerin kontrolüne dair ise şöyle bir uyarı mevcut:

Yazdığınız entryleri incelememiz gerekiyor.
Size  güven olmaz, şimdi ona buna küfür edip bizi zor durumda bırakırsınız falan….
Bu onaylama işlemini oyun sırasında 2 dakika içinde yapıyoruz.
Oyun olmadığı günlerde ise panik yapmanıza gerek yok, editörümüz müsait olunca onay verecektir.
Editörümüzün onaylama konusundaki kriterlerini biz bile bile bilmiyoruz. Bu konudaki araştırmalarımız sürüyor.

Siteye isteğinize bağlı olarak bir “nick” ile giriş yapabiliyorsunuz. Başlıklara girilen yorumlar da diğer ziyaretçilerin “beğendim” ve “beğenmedim” şenklinde değerlendirmelerine açık. Sitenin üst kısmında yer alan “iletişim” ve tanıtım klibini ihtiva eden “video” sekmeleri dışında, girilen iletilerin sınıflandırıldığı dört başlık mevcut. Bunları ve 19 Nisan itibariyle burada yer alan bir kaç başlığa yer vermek istiyorum.

* Güncel

-Selam verdik borçlu çıktık

-Kpss Soruları

-Flash TV oyunculuğu

-Akil Adamlar

-8 Mart Dünya Kadınlar Günü

* Popüler

-sevgiliyi porno filmde görmek

-Muhteşem Yüzyıl’ın kıyafetlerinin kapanması

-bülent arınç’ın vajina kelimesinden rahatsız olması

-2013 grip salgınına isim önerileri

-özcan deniz’in yayından kalkan dizi için başbakandan yardım istemesi

-18 aralık 2012 odtü olayları

* Oha iyimiş (yaran entryler…)

-Kılıçdaroğlu’nun biraderi

adam lanza

-plaza terminolojisi

-polisin yeni silahı körleştiren ışık

metrobüs

* bu ne be? (bayan entryler…)

Behzat Ç.

-Tayyip Erdoğan’dan genç bekarlara evlenin çağrısı

-Hasan Cemal’in Milliyet’ten ayrılması

-THY Kıyafetleri

-MEB’in Yunus Emre’yi sansürlemesi

-Tarihten unutulmaz sözler

Bu başlıkların aynı anda birden çok sekme altında yer aldığını da vurgulamak gerekiyor. Bir diğer önemli nokta ise sitede de “bizi takip edin” başlığı altında yer alan kablosuz kabare’nin facebook ve twitter hesapları. İnternet odaklı bir yapılanmanın kaç kişiye ulaştığını, nasıl takip edildiğini tam olarak kestiremesek de buradaki istatistiki bilgiler kısmi olarak bir görüş oluşturuyor. Kablosuz kabare 19 Nisan itibariyle facebook’ta 85 kişi tarafından beğenilmiş, twitter’da 51 kişi tarafından takip edilmekte. Sayısal olarak az gözükse de asıl iletişimin hazırlanan site üzerinden kurulduğu göz önüne alınmalı diye düşünüyorum. Sitesinden edindiğimiz bilgiye göre kablosuz kabare, şu sıralar her salı 21:00’da Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da yer ediniyor.

Elbette sitede yer alan başlıklar, bu başlıklara gönderilen iletiler, bunların aldığı beğeniler üzerinden bazı akıl yürütmeler yapmak mümkün ancak nispeten yeni olan bu oluşum hakkında daha kapsamlı bir analize girişmek için, insanların sosyal medya kullanma alışkanlıkları, siteye günlük kaç kişinin girip ne kadar zaman geçirdiği, kaç farklı kişinin ileti girdiği, oyun olan ve olmayan günlerdeki ziyaretçi durumları,sitede kullanılan dil, girilen bu iletilerin doğaçlanan skeçlere ne derece ve nasıl etki ettiğine dair uzun bir inceleme gerekiyor.

Gelelim konunun tiyatro ve tüketim boyutuna. Tiyatro, en azından şu anda yaygın olan biçimi göz önüne alındığında, bir defada belli sayıda seyirciye hitap edebilen bir sanat dalı. Yakın zamanda Türkiye’de de denenmeye başlayan Mi Minor biçiminde oyunlarla bu alan daha genişlemekte. Önemli olan nokta bu genişlemenin, sanatsal değeri olan bir paylaşım, etkileşim mi olduğu yoksa sadece tüketim alanına sunulan bir metaya mı dönüştüğü.

Ayşe Buğra, Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesinde[6] kitabında tüketimi, bir insan davranışı olarak iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel dinamiklerin kesiştiği bir noktada inceler. İlk bakışta salt bireysel özelliklerden kaynaklandığı düşünülen tüketim ilişkilerinin bu bağlamlardan soyutlanamayacağını vurgular. Bu mefhumlar göz önüne alınarak değerlendirme yapacak olursak, kablosuz kabare, sitesinden başlayarak insanlara bir “haz” pazarlamakta. Bu haz, müdahil olabilmenin getirdiği bir etkenlikten ziyade gündelik tüketim alışkanlıkları içerisinde kullanılabilecek, değiştirilebilecek ve en önemlisi tüketilebilecek yeni bir mecranın keşfinden ileri geliyor. Böylesine iddialı bir cümle kurmak için daha geniş bir çalışmanın yapılması gerektiğinin farkındayım ancak gerek oyuncuların üslup ve içerik olarak olaylara yaklaşımları gerekse seçilen konuların günlük sohbet ve tartışmalardan beslenmesi ve yine bu konuların sebep-sonuç ilişkisinden uzak, nedenselleştirilmemiş ve tarihselleştirilmemiş halde sahnelenmesi, bu sahnelemenin eğlendirme ve esasında güldürme amaçlı olarak var edilmesi bir takım fikirler veriyor. Burada ele alınan konuların mahiyeti, ele alınış biçimleri, kurulan söylemler, üretilen ve yeniden üretilen tavırlar oldukça önemli bir yerde duruyor. Bahsettiğim üzere, bu performansın içeriğine ve nasıl kurgulandığına bağlı olarak bu analizleri somutlaştırmak, geçerlilik durumlarını gözden geçirmek olmazsa olmaz durumda.

Neoliberal dönüşüm çerçevesinden uzak kalmayan bu gibi girişimlerin yarattıkları sanat ve eğlence alanına dair geniş bir perspektif gerekiyor. Bu yazıda böylesine geniş bir konu için seçmiş bulunduğum “kablosuz kabare” ye dair bilgilendirme ve tanıma temelli bir girişle yetineceğim. Önümüzdeki aylar içerisinde bu vaka üzerinden daha verimli, yoğun içerikli ve nesnel bir tartışma yürütmeyi amaçlıyorum.


[1] http://www.kablosuzkabare.com/index.asp
[2] http://www.kablosuzkabare.com/video.asp
[3] http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=_m99b6Zg3GI
[4] http://www.youtube.com/watch?v=V2ELJ3lRYYI
[5]  “Simple Observation” in Nonreactive Measures in the Social Sciences. Eugene Webb and Donald T. Campbell(eds.) Houghton Miffling School Press. 1981.
[6] Buğra, Ayşe, Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesinde: İhtiyaçlar ve Tüketim Üzerine Yazılar, çev.Bahadır Sina Şener, İstanbul: İletişim Yayınları, 2010
Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Bilal Akar

Yanıtla