Sırılsıklam Tiyatro…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

yazarfoto72[Ahmet Cemal’in Cumhuriyet’te yayınlanan köşe yazısının bir ksımını paylaşıyoruz.] Erdem Şenocak sırılsıklam tiyatro yapıyor. Seyyar Sahne’de. …

Karşımızda önce tiyatro var. Bir de Erdem Şenocak adında, tiyatronun ne olduğunu anlatan gerçek bir “tiyatro insanı”.

Böyle bir edime yalnızca “oynamak” demek, çok yetersiz. Erdem Şenocak, içinde inşa etmiş olduğu, ancak katıksız tiyatro insanlarının inşa edebilecekleri türden bir “tiyatro dünyası”ndan yola çıkarak sahnede dünyalar yaratıyor. Her gün yaşadığımızdan farklı ama ona sıkı sıkıya kenetlenmiş dünyalar.

2011 Ekim’inde, TvNet’teki söyleşisinin bir yerinde Erdem Şenocak, “Bizim derdimiz herhalde öncelikle kendimizle…” demiş ve şunları da eklemiş: “Hani, derdimiz işte Türk toplumunu aydınlatmak, karanlık köşeleri aydınlığa taşımak falan gibi şeyler söylemek belki fiyakalı olabilirdi ama bizim özelde en önemli derdimiz kendimizle, sürekli olarak kendi sınırlarımızı bilmek hem de o sınırları aşmak…” Bu noktada, Sokrates’in o ünlü “Kendini bil!” çağrısına yapılan atıf hemen somutlaşıyor. Zaten Seyyar Sahne, çalışmaları bağlamında felsefeye sıkça atıfta bulunan bir topluluk. Gerek tek kişilik oyunlarında gerekse toplu gösterilerinde ve kişilik çözümlemeleri düzleminde kendini hemen belli eden derinlik de felsefe ile bu yakınlıktan kaynaklanıyor.

Açıkgöz’ün söyleşisinde Şenocak, 2006 yılında girdikleri ustalaşma döneminde yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Oyuncu tekniği üzerinde yoğunlaştık. Oyun çıkarmasak da bir, iki sene, dört beş saat düzenli prova yaptık. Ustalaşmaya yönelik bir iki adım atabilmek bizi daha fazla araştırmaya sevk etti.” Bu satırları okuyunca, bir zamanlar Sevgili Beklan Algan’ın ünlü Barba Tiyatrosu’nun beş yıl yalnızca kendi aralarında çalışma ile geçen kuruluş dönemlerini anlatışındaki heyecanını hatırladım. Ve gerçek bir “edebiyat okuru”nun her zaman hedef aramaksızın okuyuşu ile, Seyyar Sahne’nin gerçek “tiyatro insanları”nın “oyun çıkarmasalar da” sürekli çalışmaları arasında benzerlik kurdum.
Başka türlü “sırılsıklam tiyatro” yapabilirler miydi?

Cumhuriyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.