Fenomenoloji Bakış Açısıyla Bedensel Dans

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri / Ruh ve bedenin birbirinden ayrı olduğu Kartezyen düşünce hüküm sürdüğü müddetçe dans edenler düşünmez, düşünenler dans etmez.

Goethe Institut. Kasım 2012, Çeviri: Deniz Aydın

10036373-STANDARD

Dans bir kutlama biçimi, boş zaman aktivitesi veya bir uzmanlık alanı olduğu gibi insan yaşamının yüksekliklerine ve derinliklerine de dokunmalıdır. Bedeni daima “büyük bir akıl” olarak değerlendiren Nietzsche şunu belirtir: “Ancak danstan anlayan bir Tanrı’ya inanabilirim” ve Paul Valéry bu sözü taklit ederek şöyle der: “Sadece dansçı dansın akışından anlar…“ Dans artık gündelik – gündelik olmayan bir akışta ilerlemeye başlıyor. Böylece dansın fenomenolojisi ruhsal, hareketsel ve duyarlı bedenin fenomenolojisinde temelleniyor.

Bağımlı ve Serbest Hareket

10031518-STANDARDAristotelyen evrendeki gibi tüm hareketlerimizin sabit bir hedefe kilitlendiğini kabul edersek, dans yalnızca ikincil bir eylem olur. Bunun benzeri kartezyen doğa için de geçerlidir, nedensel olarak bütün akışlar serbest düşüş denen olgu kadar kesindir. Ne var ki gündelik hareketlerimiz sıkı bir planı takip etmez. Tökezleme, yorgunluk ve kaza gibi fenomenler vardır, bunlarla beraber hareket akışı duraksar. Kendimizi amaçsız dolaşmalar, aylaklıklar ve gezintilere bırakırız. Akrobasi ve ip üzerinde yürüme gibi kadim ihtiyaçlar vardır, bunlar dengeyle oynar ve paleontolog André Leroi-Gourhan’ın dediği gibi “[dans]mekandaki duruşların gündelik çevrimini kırma” gibi bir işi başarır. Seurat’ın sirk dansçısı ve Kafkas binicisi buna örnek sayılabilir. Bedenin çevikliğini bir ressamın renk ve çizgilerle, bir bestecinin seslerle çalışmasına benzer şekilde işleyen çağdaş dans sanatı ise bir adım daha ileri gider. Bunun öncülüğünü minimalist sanata öykünerek hareket parçacıklarıyla deneyler gerçekleştiren Merce Cunningham yapmıştır. Bir süre için geleneksel ve öyküsel olan kenara konmuş ve bu arada sanatsal dans serbestçe tasarlanmış sahnelerde yeniden yerini bulmuştur.

Bedensel Olarak Hareket Etmek

Dans edenler bedensel hareketler sergilerler. Ne hareketlerinin efendisidirler, ne de dış güçlerin etkisindeki bir top gibidirler, harekete katılırlar. Memnuniyet duyarcasına hareket ederler. Dansçılar aynı anda hem hareket ettiren hem de hareket edendirler, üstelik bu ikisi birbirleriyle uyum içinde olmak zorunda değildir. Dans hareketleri bir akış oluştururlar ve kendilerine özgü bir merkezkaç kuvveti yaratırlar, bu kuvvet dansçıları şaşırtır, etkiler ve heyecanlandırır. Bedensel hareket parça parça üretilmez, bütün olarak sahnelenir. Bir kısa mesafe koşucusunun çıkışı gibi bir dansçının dansa dahiliyeti her zaman ya çok erken ya da çok geçtir. Yalnızca planlanmış akışlar tamamıyla dakiktir.

10031515-STANDARDHareket Biçimleri

Dans hareketleri öyle ya da böyle çalışılmıştır ama sıkı sıkıya programlanmamıştır. Burada ve şimdi vuku bulurlar. İleri – geri giderler ve bir amaca ulaşmadan son bulurlar. Müzikteki sesler gibi hareketler de bir sonucu olmayan olaylardır. Yukarı ve aşağı doğru akarlar. Dansçılar kendi ağırlıklarıyla savaşırlar. Klasik prüvette ayak yere sadece küçücük bir noktada temas eder. “Herkül’ün kırlangıca dönüşmesi – böyle bir efsane var mıdır” diye sorar Valéry. Elbette yaşayan bedenimizin de maddesel bir yanı vardır. Yere düştüğümüzde yer çekiminin etkisinin bize yöneldiğini hissederiz. Bunlar bize engellenmiş bir düşüşün akışını anımsatır. Zamansal önce ve sonralar da harekete aittir, bunlar gecikme ve öngörü biçimlerinde birbirleri içine geçer. Dans edenler hiçbir zaman tüm benlikleriyle ve hazır biçimde orada, oldukları yerde değildirler. Hareket kendini tekrar eden ritimlerle ifade eder. Bu sürece modern müzikteki gibi karşı ritimler de dahildir, bunlar ile dans beklentileri böler. Nihayetinde birlikte yapılan danslar da dansa aittir. Dansçı partnerle, grup halinde veya kendi kendiyle dans edebilir – ki bu durumda kendini çoğaltır; tıpkı beraber çalan ve dinleyen bir dörtlüdeki gibi, kişinin kendi hareketleriyle diğer/yabancı hareketlerin kendiliğinden iç içe geçmesi ve üst üste binmesi gibi. Yakınlaşma ve uzaklaşmanın hareketli biçimlerinden oyun alanları oluşur. Birlikte dans etme eylemine Pina Bausch’un Wuppertaler Café’sindeki gibi ‘oturmaya davet eden’ sandalyeler de katılır. Wanda Golonka An-Antigone’sinde tüm Frankfurter Schauspielhaus’u hareketin içine katar.

10036377-STANDARDSapma ve Aşırılık

Dansta yaratıcılık yüce göklerden değil, aksine tanıdık olanın karşıtlığından gelir. Sapmalara Fransızca’da écarts denir; bu sözden aynı zamanda danstaki yana sıçramalar ve spagat da anlaşılır. Dansçı biçimlere uygun şekilde ama sıradışı dans eder. Havaya sıçrayışlar yapar. Bunun ötesindeki sapmalar bedenin burkulma ve çarpıtmalarla deforme edilmesiyle sonuçlanır ki bu hareketler William Forsythe’ın You made me a Monster gösterisindeki gibi acı eşiğine kadar dayanır. Beden burada yaralanmanın sınırına gelir. Bütün diğer sanatlar gibi dans sanatı da gücümüzün ötesine geçen bir imkansızlığa temas eder. Nihayetinde dans sanatı harekette aşırılığı ateşler. İnsanın başlangıçtan beri yalnızca kusurlu değil aynı zamanda aşkın bir varlık olduğunu hatırlatır. Yanıtlarımız daima soruların türetildiği durumlar kadar kapsamlıdır. Nasıl ki felsefe Platon tarafından baş döndürücü bir şaşkınlıkla başlatıldıysa aynı şey dans sanatı için de geçerli olmalıdır.

Bernhard Waldenfels

Bochum – Ruhr Üniversitesi’nde felsefe dalında fahri profesör. „Sinnesschwellen“ (1999), „Leibliches Selbst“ (2000) ve „Sinne und Künste im Wechselspiel“ (2010) adlı eserlerin yazarı.

Paylaş.

Yanıtla