Günlerden Cumartesi, Meydanlardan Taksim

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Nedim Saban

Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Bale’sinin kapatılarak, kurumların müdürlüklere bağlanması gibi saçma sapan bir tasarıyı protesto etmek üzere çıktık bu defa da Taksim’e…

“Bu eylem renksiz geldi, Ankara Metrosu’nda öpüşmeye gidelim” diye espri yaparken, metro eyleminin şiddetle cezalandırıldığını duydum ve tabi ki bu konudaki esprimden caydım.

Gün geçmiyor ki, protesto edecek yeni bir şeyler bulunmasın… Ve gün geçmiyor ki, protestolar giderek arttırılan faşizan bir şiddet dozuyla cezalandırılmasın…

Madem Galatasaray’a kadar yürüyeceğiz dedik, polisin bize zehir saçmasından korkmayıp, yürüyebilmeli ya da yürüyebilmek için gerekli alt yapıyı sağlayabilmeliydik. Biz sanatçıların toplumda halen güvenilirliği var, kamuoyu sözümüzün arkasında duracağımıza inanıyor… Ne dediysek yapmalı, bir de şu tahta bacaklı dev kuklalar, gülen/ağlayan adam maskeli romantik eylem biçimimizden vazgeçmeliyiz. Rus ya da Arap turistlere zengin bir malzeme sağladığımız kesin de, işçimiz/ köylümüz/ kentlimiz/ öğrencimize yaraşan daha politik bir duruşumuz olmalı.

Bir de, sözcükleri yerli yerinde kullanmak gibi bir sorumluluğumuz yok mu? Taksim heykelinden AKM’ye kadar sürüklenmenin adı, ne zamandan beri yürüyüş oluyor? Kültür Sanat Sen’in bu eylemlerdeki genel duruşu her zaman sağlam… Belli ki bu kez Noel Baba’nın torbasından hop diye çıkan yasanın şokunu yaşamışlar…

Gönül bu eylemlere sadece sanatçıların değil, meydanlarda direnen her kesimin ve tabi ki seyircilerin de gelmesini istiyor. Seyirciler, yurdun her köşesinde kendilerine böylesine köklü, önemli ve en önemlisi bu kadar ucuza kültür hizmeti getiren bu kurumların yok edilişine seyirci kalmalı… Sanatçılar TEKEL’de, THY’de, Reyhanlı’da, Uludere’de neredeydi diye soranlar haklı tabi… Ancak sanat kurumları yok edilirse, toplumun sadece sözcük hafızası değil, pasif direniş silahları ve kendini ifade edecek notaları tükenir… Onun için meydanda yalnız bırakıldıklarını düşünenler bile, sanatın güdümlenmesine sessiz kalmamalı.

…..

En Son Ne Zaman Gittin?

Yeni bir saldırı modeli buldular, “Emek Sineması”na en son ne zaman gitmişler de, Emek için ağlıyorlar?” söylemini kullanıyorlar şimdi de. Emek Sineması’nı onlar batırdı demeye getirecekler neredeyse…

İnsan sadece yaşadığı yer için mi yas tutar? Afrika’da bir aç çocuğa, ya da Sudan’da şiddet gören bir kadına ağlayamaz mı? Kaldı ki, Emek, Taksim’in göbeği. Festivallerde binlerce sinemaseverin arasında sanatçılar yok muydu? Hadi yeni bir silah, bir de bu silahı kullanacak yeni tetikçiler bulun…

….

Özel Tiyatrolar

Taksim Eylemi’nde Genco Erkal, Ali Poyrazoğlu gibi özel tiyatro emekçilerinin bulunup da, opera/ balede, tiyatroda aktif görev alanların az sayıda olması tuhaf değil mi?

Çoğu Kurtlar Vadisi’nde oynadığı için, vadiyi meydana tercih etmiş belli ki… Vadide olmayanların derdi de er geç vadiye inmek! Onlar dizide görünene kadar, kimse onları görmesin, fişlemesin derdindeler. Bu ülke Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun sözde yeniden açılışında başbakan eşinin elini öpen solcuları da gördü, tiyatro yıkılırsa buldozer altında yatarım deyip, tiyatro yıkılırken belediye kadrolarına geçenleri de… Devlet Tiyatrosu kapansın, parayı özellere dağıtacağız diye kandırarak eylem kırmalarına bakmayın, tiyatronun özeli/ devleti olmaz diyen herkes meydanlarda artık!

Bu arada Muhsin Ertuğrul için yapılan son eylemle aynı saate denk getirilerek sözüm ona Şişhane’ye dikilecek tiyatro tanıtım kahvaltısına katılanlara soruyorum! Sahi ne oldu o projeye? Hanginiz, belediyeyi arayıp da, bizi eylem kırmak için mi oyaladınız diye sormayı akıl etti?

Amatörlere Telif Hakkı

Amatör tiyatrolar telif ödemeli mi, yoksa istedikleri oyunları bedava oynama hakkına mı sahip olmalı? Tartışılması tuhaf. Çok güvendiğim Boğaziçi Üniversitesi camiasının konuyu gündeme getiriş biçimi de sağlıksız ve taraflı.

Yazar emekçi değil mi yahu? Bir yapıtın ortaya çıkması kolay bir şey mi ki, bedavadan üstüne konasın? Amatörler kostümleri, aksesuarları çarşıdan bedavaya mı alıyor? Her şey paralı da, fikir neden bedava olsun?

Onk Ajans, Yeditepe Üniversitesi’ne Milan Kundera’nın oyununun ne zaman nerede oynandığını sormuş diye fırtına kopuyor. Soracak tabi. Ajans yazarı temsil ediyorsa, yazara ya da varislerine hesap vermek zorunda.

Kaldı ki, bu durumda telif ücreti de istenmemiş, sadece rapor istenmiş. Kuşkusuz amatör tiyatroya destek vermek gerek, yazar ya da çevirmen telif hakkından vazgeçmekte ya da tüm dünyada olduğu gibi sembolik bir bedel istemekte özgürdür tabi, ancak kimse kusura bakmasın ama dünyanın herhangi bir yerinden biri “amatörüm” diye çıkarak, bir eserin üstüne oturma hakkını kendinde bulmamalı. Öğrenciler fikirlerin de sahipleri olduğunu nasıl öğrenmek istemez!

İşin para kısmını geçin, yazar da oyununa hayat verecek sanatçıyı seçme hakkına sahip olmalı. “Sanatçı istediği oyunu oynar” yerine “Bu oyun bu sanatçıya teslim edilmiştir ” düşüncesi öne çıkmalı! Uygarlığın şartlarından biri her fikrin özgür olduğunu kabul etmek kadar, her fikrin bir sahibi olduğunu da kabul etmekten geçer.

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Nedim Saban

1 Yorum

  1. Bilal Akar Tarih:

    Nedim Saban’ın amatör tiyatrolar hakkında bazı fikirleri ilk defa kendi aklına gelmiş gibi yazmasına şaşırayım mı üzüleyim mi bilemedim. “Ah, evet haksızmışız” deyip mutlu yuvalarımıza dönmemiz mi bekleniyor onu da anlamadım.
    6 aydır tartışmaları süren, amatör tiyatroların, üniversite tiyatrolarının çeşitli toplantılarda, şenliklerde, panellerde, buluşmalarda hem kendi içlerinde hem de gruplar arasında tartışılırken bu argümanların ele alındığını bilmiyor olabilir. Ancak mevzuyu bir iki gün önce yazılan bir haberden yola çıkarak değerlendirmek en hafif tabirle ayıptır. Kamuoyunda kişi olarak belli bir kabul görmüş olmak araştırmadan, okumadan, karşısındakinin neyi nasıl söylediğini gözetmeden böyle fütursuzca konuşmayı haklı mı kılıyor? Bu üstten kurulan tavrın uç örneği geçtiğimiz sene, Slavoj Zizek’in Osmanlı hakkındaki aforizmalarıdır.
    Nedim Saban’ın yazısına ithafen bir cümleyle bitireyim: “Günlerden Cumartesi, Meydanlardan Taksim, Kafalardan Neoliberalizm” . Belki bu cümle devlet tiyatrolarının neden kapatıldığına dair de bir ipucu verebilir…
    Okumak için hala geç değil: http://amatortiyatrolartelifitartisiyor.blogspot.com/

Yanıtla