Tiyatromu Yaparım Okulumu Yıktırmam

Pinterest LinkedIn Tumblr +

14[Evrensel Gazetesinden Özgür Saraç-Uğur Yalçın’ın Şişli EML öğrencileri ile gerçekleştirdiği röportajı okuyucularımızla paylaşıyoruz.]

Kaç yıldır tiyatro ile uğraşıyorsunuz?

Batuhan: 3 yıldır Şat tiyatro ekibindeyim. 2 yıl müzisyenlik yaptım. 1 yıl hem müzisyenlik hem de oyunculuk ile uğraştım. Bazı arkadaşlarımız yeni geldi.

Oyun müziklerini neden canlı olarak seslendirme ihtiyacı duydunuz?

Batuhan: Eğer banttan çalarsak “Müzisyenler var da neden banttan çalınıyor?” soruları ortaya çıkıyor. Biz çalınca izleyiciler açısından daha etkileyici olduğunu gördük. Mesela düğün sahnesi canlı olarak çalınması gereken bir bölüm. Banttan çalsaydık daha cansız olurdu. Enstrümanları işin içine katarak daha özgün ve güzel bir oyun ortaya çıktı.

Ceren: Arkadaşlarımız sahnede olduğu için onları da oyuna katmış oluyoruz ve onlardan aldığımız enerjiyle daha motive olmuş bir halde oynuyoruz. Bize bir hata durumunda anlık mimik, jest veya ritim ile ifade edip, bize hatamızı düzeltme şansı veriyorlar.
DEZAVANTAJIMIZ DESTEK GÖREMEMEMİZ

Okul yönetiminin size yaklaşımı nasıldı?

Ceren: Tiyatro oynamamızı istediklerini sanmıyorum. En basit örneği ise: Bizim bir tiyatro provamız var, saatler sonra sahne alacağız. Bütün bu gördüğünüz eşyaları taşıdık. Ve bize kimse yardımcı olmuyor. Arkadaşların hepsi kendi çabaları ile bu eşyaları taşıdı ve uzun bir mesafe taşıdık. Bize gelip, “Bugün konferans var, salonu boşaltın” diyorlar. Biz oradan eşyaları çıkartıyoruz, ardından “Pardon, tarihleri karıştırmışız. Tekrar yerleşebilirsiniz” diyorlar. Biz tekrar taşıyoruz ve iki saat sonra tekrar geri götürüyoruz. Meslek lisesindeki en büyük dezavantajımız insanların sanata destek vermemesinden kaynaklanıyor.

Bugüne kadar hangi oyunları oynadınız?

Batuhan: Son birkaç oyunu sayayım çünkü epey oyun çıkarttık. ‘Roberto Zucco’yu oynadık. ‘Schweyk’ı oynadık, Bertold Brecht’in Adolf Hitler faşizmine karşı yazdığı bir oyundur. ‘Düzmece Müzikal’i oynadık. Bu oyun da iki güçlü insanın çekişmesini barındırıyor. Bu yıl da ‘Deli Dumrul’u oynamaya karar verdik.

‘OYUN GRUBUN YETENEĞİNE GÖRE SEÇİLDİ’

Neden ‘Deli Dumrul’ oyununu seçtiniz? Oyun seçmede kriterleriniz neler?

Batuhan: Mesela 3 tane müzisyenimiz varsa müzikal bir oyun olsun diyoruz. Eğer oyuncular neşeli ise neşeli bir oyun seçiyoruz. Oyuncular dramaya daha yatkın ise drama türünde bir oyun çıkartıyoruz. Ona göre oyunlar tercih edilir.

Ceren: Bu bizim ikinci okumamız. İkinci okumadan sonra bu oyunu seçtik. Sonuçta her sene mezun veriyoruz ve her yıl bu aileye yeni bireyler katılıyor. Hocamız da buna göre gözlemler yapıyor. Buna göre kriter belirliyor. Hem oynayacağımız oyun bize bir şeyler katsın hem de daha iyi sergileyebilelim diye. Dikkatinizi çekiyorsa burada genellikle toplu sahneler var. Uyumu sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü görüyoruz  ki insanlar toplumda gayet uyumsuz bir şekilde yaşıyorlar. Biz de en azından küçük bir toplulukta birbirimize nasıl daha bağlı durabiliriz diye böyle bir oyun seçtik.

Görkem: Bu oyunu seçmeden önce de iki oyun denedik. Biraz a oyuncuların durumuna göre oyunları belirliyoruz. Oyunu oynama, rolü kapma yeteneğine göre. Bu oyun grubumuzun genel yeteneğinden ötürü seçildi.

‘HER TİYATRODA BİR MESAJ VARDIR’

Oyun içinde dikkatimizi çeken noktalardan biri de ‘Okulumu yıktırmam!’ pankartıydı…

Ceren: Biz pek çok yerde sesimizi duyurmaya çalıştık. Belediyelerde olsun, sokaklarda olsun, okulun önünde olsun. Çünkü sürekli bastırılan bir toplum içindeyiz. Bizi de bastırmaya çalışıyorlar. Şölenlere katılıyoruz ve bizi izlemeye gelen insanların da haberi olsun. Dikkat çekici olarak bulduk. Çünkü yazı her zaman daha kalıcıdır. Kulaktan kulağa bir kamuoyu toplarız diye düşündük.


ADALET DEDİĞİN

Bu oyunda dikkatimizi çeken noktalardan biri de ‘Dede Korkut’ adaletiydi. Sizce nedir ‘Dede Korkut’ adaleti?

Batuhan: Dede Korkut o dönemin yetkili kişisi. Kabilenin şefi gibi de düşünebiliriz. Bu adamın belli bir adalet anlayışı var. Bu adalet anlayışı hak, adalet, özgürlük, eşitlik gibi kavramları içinde bulunduran bir adalet sistemi. Bu sistemin bütün Oğuz illerinde olmasını istiyor. Eğer olursa savaştan kurtuluruz, işlerimiz yolunda gider düşüncesi hakim.

Ceren: Kaba kuvvet değil de, insanların üzerinde sevgi ve eşitlik üzerinde yoğunlaşan bir adalet.

Yunus: Barış, adalet, özgürlük kavramları ile ilgili. Bunlar gerçekleşirse dünyaya huzur gelir. Deli Dumrul da “Dede Korkut’un adaletini dünyaya huzur getirmek için istiyorum” diyor oyunda.


Batuhan: Ben şöyle devam etmek istiyorum: Biz tiyatroyu neden yaparız? İnsanlara bir şeyler anlatmak için. Her tiyatroda bir mesaj vardır. Mesajı olmayan bir tiyatro yoktur. Bizim tiyatromuzun mesajı da farklı. Her perde de ayrı mesaj verdik. Oyun içinde küçük küçük mesajlarımız var. ‘Okulumu yıktırmam’ konusundan bahsedelim. Bulgar Vakfı’na veriliyor, azınlık haklarının geri verilmesi meselesinden dolayı. Okulumuzu elimizden alıp almayacağı konusunda net bir bilgi yok. Taşyapı’ya vermişler ve projeleri hazırlanmış. Kulaktan dolma bir bilgi aslında kesin olarak bilmiyorum ama okul, okullar kapanınca yıkılacak gibi bir durum söz konusu. Öğrencilerin yüzde 90’ı da bu durumun farkında. Biz de bu konu ile ilgili bir ses duyurma niteliğinde bir şeyler yaptık. Velilerin çıkış saatine denk getirdik. Şişli Atatürkçü Düşünce Kulübü (ADK) grubumuz var. Bu kulüp adı altında sesimizi duyurmaya çalıştık. Belli kısma kadar duyurduk.

Ceren: Daha çok küçük haber grupları tarafından sesimiz duyuruldu. Bizim sınıfımızdan üç arkadaş Haliç Kongre Merkezi’ne götürüldü. Yurtdışı eğitim semineri ile ilgili etkinlik vardı. Başbakanımız da gelmiş. Öğretmenlerimiz konuşmuş. Hocalarımıza söylenen de şu olmuş: Siz berhudar olun, okulunuz Bulgar Vakfı’na verildi. Biz size başka bir yerde okul yapacağız gibi bir cümle kullanılmış.

Görkem: Zamanında bir Rum vatandaşı bizim okulumuzun olduğu araziyi satın almış. Ardından da üstünde hiçbir şey yapılmamış. Sonra bu vatandaş ölmüş. Öldükten sonra okul yapılmış ve şimdi de Bulgar vakfı bu okul bizimdir diyerek okulumuzun arazisini almak istiyorlar.

Ceren: Meslek lisesi, memleket meselesi diyorlar. Türkiye’nin en büyük meslek lisesisiniz diyorlar. Özel firmaların merkezi konumundan dolayı 30 ilçeden tek vesait ile geliniyor. Okulumuzu hem yıkıyorlar hem de eğitim hakkımızı gasp ediyorlar. Buraya gelen öğrencilerin durumu zaten belli. Evi okula yakın olan insanlar var. Sen bu hakkı nasıl elimizden alabiliyorsun?

Batuhan: Ufak bir şey eklemek istiyorum. Neden Şişli’de oluyor bu olay? Bunun da irdelenmesi gerek.

Görkem: Ben yeni geldim bu okula ve ben okulun yıkılacağını bilmeyerek buraya geldim. Her şeyimi buna göre ayarladım.

OYUNDA KİMİ DEĞİŞİKLİKLER YAPTIK

Deli Dumrul karakteri kimdir, nedir?

Yunus: Aslında iyi bir karakter ama bunu yansıtamayan biri. Halk arasında kötü biri olarak görülüyor. Kendini haklı görüyor. Kendine açacağı dertleri öngöremiyor. Yaşadıkça hayattan kendine ders çıkartıyor. Canı yerine can bulması isteniyor. Annesine gidiyor, babasına gidiyor, sevgilisine gidiyor. Tabi bunlardan alamayınca buna ders oluyor. Bu tecrübelerden sonra dünya dan hiçbir şey istemiyor. Ölüme hazırlanıyor ve bu duygu yoğunluğu Azrail karakterini de etkiliyor. Azrail de onun yaşam sevincini gördüğünde onun canını almaktan vazgeçiyor.Tabi değiştirmeler yaptık. Sevgilisinden can istiyordu ve sevgilisi ona canını veriyordu ve tanrı onları affediyordu. Bu bize çok klişe geldi ve oyun içinde oynamalar yaptık. Metnin dışına çıkalım dedik. Festivallerden olumlu tepkiler aldık.

Oyunun sonunda kimsenin ötekileştirilmemesine yönelik bir vurgu vardı. Kimdir bu ötekiler?

Yunus: İlk sahnede köylülerde görüyoruz aslında. Dumrul bu insanları eziyor. Sonunda hatasını fark edip kimsenin öteki olmadığı bir dünya istiyorum talebini ortaya koyuyor.


BİZ ŞAT TİYATROYUZ

Peki provalara ne zaman başladınız? Özellikle meslek lisesi gibi yoğun bir lisede bu oyunu çalışmak oldukça zor olmalı…

Batuhan: Okul açıldıktan bir ay sonra başlıyoruz. Önce oyuncu seçmeleri yapılıyor. Kemik kadronun dışında aramıza yeni arkadaşlar katılıyor ve bu arkadaşlarla her sene bir oyun çıkartıyoruz. Diğer sorunuza istinaden de şunları söylemek istiyorum: Olanaksızlıklar içinde provalar yaptık. Bizim çalıştığımız alana pek tiyatro sahnesi denemez. Biz orayı tiyatro sahnesine çeviriyoruz. Okulun ses sistemi ile uğraşan insanlardan destek alıyoruz. Ama kendi okulumuzdaki konferans salonundan bile çıkartılıyoruz. Biz bu konudan oldukça rahatsızız ama biz Şat tiyatroyuz yani biz bu işi her yerde yaparız. Katıldığımız yarışmanın jüri üyeleri bizi izlemeye geldi, onlara bodrum katta oyunumuzu sergiledik.

Evrensel

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.