Habertürk yazarı Serpil Yılmaz’ın tiyatrocu Metin Zakoğlu hakkındaki yazısını yayınlıyoruz.
Hiçbir ölçü tanımadan her yere alışveriş merkezi, market açarak; konut ve otellerden kalan yerleri dolduruyor Bodrum… Şurası da park olsun, bahçe olsun diyen yok.
Sanki insanlar bir sahil kasabasında, denizi görmeden oturmaya pek meraklılarmış gibi…
Bu duygular içindeyken, Konacık’ta yeni açılan “Avenue Bodrum” alışveriş merkezine gitmeyi de hiç düşünmezdim; orada tiyatro sanatçısı Metin Zakoğlu’nun gösterim yaptığı “Cafe Theater” ilgimi çekmeseydi. Kafedeki mönü, “Shakespeare Kahvaltı” ile başlayıp, “Ayla Algan Köri Soslu Tavuk”, “Haldun Dormen Mush Steak” ile devam ediyor.
Yıllar yılı Bodrum ününü “eğlencesinden” alır. Şarkılar, türküler gırla gitse de, bugüne kadar bir sanatçının kalıcı tiyatro kurduğu görülmemiştir, işte yeni olan durum bu; Şehir Tiyatroları’ndan ayrılan Zakoğlu İstanbul Erenköy’den sonra Bodrum’da da oyununu sürdürüyor.
Oyunu izlerken, kafenin içinde sergilenen ve Anadolu Sağlık Merkezi’nin (ASM) üzerinde “Sağlıkta Sanat, projesi kapsamında ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ isimli oyunu hastanemizde sahnelediğiniz için teşekkür ederim” yazılı plaketi dikkatimi çekiyor. Oyundan sonra Zakoğlu ile sohbet ettiğimde öğreniyorum ki, ASM’de tedavileri süren kanser hastalarının izlemeleri için düzenli olarak her hafta perde açıyor!..
Bununla da bitmiyor; son 8 yıldır oyununu izlemek isteyen engellilerin daveti üzerine evlerine gidip, özel gösterim yapıyor. Elbette ücretsiz ve İstanbul’un neresinde olursa, olsun… Zakoğlu “Ben güldürü yapıyorum, onlar sevinçten ağlıyorlar” diyor. Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun’un, engellilerin evinde tiyatro gösterim etkinliğini kendi beldesinde de destekleyeceğini söylediğini belirtiyor.
Evde gösterim fikri ilginç geliyor. Zakoğlu esin kaynağı olarak bir süre Almanya’da tiyatro eğitimi için bulunduğu dönemde, ev tiyatrosu ile tanışmasını gösteriyor. Engellilere ilişkin duyarlılığı, türkücü babası Kadir Kubilay Zakoğlu’nun bir bacağını kaybetmesinden sonra yaşadığı sıkıntılara tanık olmasından besleniyor. Bu arada bir parantez açmak gerekirse, TRT sanatçısı olan rahmetli Kadir Kubilay Zakoğlu’nun “Zülüf Düşmüş Yüze” türküsünü derleyen müzisyen olduğunu hatırlatayım… Türküyü ilk icra eden yorumcu da Yıldız Tilbe’ymiş!
“Tiyatrodan para kazanıyor musunuz?” diye soruyorum, verdiği “Kazandım tabii, üç ev aldım” yanıtına şaşırdığımı görünce de, “Kafe işletmesinin içinde tiyatro yapınca para kazandım” açıklamasını ekliyor. Reklam yıldızı olarak da tanınan sanatçının oysaki “TV’den kazandım” diyeceğini tahmin ediyordum. Bu memlekette kayıt dışılık sanayi işletmeleri için bile giderilememiş bir mesele olurken, Zakoğlu sahnedeyken Maliye memurunun dükkâna dalıp yaptığı denetim de gözlerimi yaşartıyor doğrusu!..
Zakoğlu’na soruyorum, boynunu büküyor… Mekânın ruhu kavramının yok olduğu “durumlardan” bir diğeri de önceki gün Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde yaşandı. Başkan Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın ofisine, saat 17.00’de alacağından dolayı “haciz” koyduran Açıkel firmasının avukatı, “Başkanı koltuğundan ederek” ününe ün kattı! Belediyenin başka malı mülkü yokmuş gibi, makam odasındaki eşyaları haczetti…
Kendisinden önceki Başkan Menderes Türel’in döneminde ihalesiz verilmiş bir işten doğan borç yükümlülüğüne işaret eden Akaydın’a haciz olayını soruyorum “Odamdaki eşyaları haczetmek art niyet olarak açıklanabilir” diyor… Ruhumuzu karartmadan, gülebilirsek gülelim bari!
