Tiyatro Doktoraları Sona Mı Eriyor?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

schechnerMimesis Çeviri / 16 Ocak 2013’te yayınlanan Chronicle of Higher Education dergisindeki makalesinde, tiyatro alanında doktora derecesine sahip ancak kadrolu olmayan bir akademisyen, Jody Olson rumuzuyla, “tiyatroda doktoranın saf dışı edilmesini” tartışıyor.

The Drama Review. 18 Mart 2013, Çeviri: Burak Akyunak

Olson’un yazısı şöyle:

Son zamanlarda, tiyatro alanında doktorasını alanlar elinde yüksek lisans derecesi bulunan adaylarla, belli sayıda pozisyon için doğrudan rekabet edecekleri ve hâlihazırda doyuma ulaşmış bir akademik meslek piyasasına giriyorlar. Ne yazık ki, akademik kariyer hayalleri kurma çılgınlığını yapan mevcut ve müstakbel tiyatro doktora öğrencilerine verilebilecek en iyi tavsiye öncelikle bir yüksek lisans derecesi edinmeleri olacaktır. […] Üniversitelerin ve yönetim kurullarının tiyatro bölümlerindeki doktora programlarını kapatma ve tiyatro bölümlerinin de fiili durumu, yani fakülteleri için akademik yeterliliğin sadece üç yıllık yüksek lisans derecesi olduğu düşüncesini açıkça kucaklamalarının zamanı geldi. (Olson 2013)

Bir dakika. Tiyatro sadece pratikten mi ibarettir? Bilime yer yok mudur? Tarih, eleştirel çalışmalar, dramaturgi, oyun analizleri… Bunların hepsi bertaraf mı edilecek? Bunlar icracılar için gereksiz midir? Hem, tiyatro ne zamandır insani bilimlerden ayrıldı – herkesin bilmesi gereken “genel kültür” konusu olmaktan çıktı? Doktora programlarından yetişmiş profesörler olmazsa, tiyatroyu, pratiğinden bağımsız olarak, doğru düzgün bir eğitim çerçevesinde kim öğretecek?

Ama kendimi geçiyorum. Olson’un üzerine yazdığı konu benim uzun zamandır tartıştığım “geniş spektrum” içinde sadece dar bir dalga boyu. Bu dar dalga boyu 1980’lerde ve öncesinde tahayyül edildiği haliyle tiyatro. Bundan 21 yıl önce, 1992’de, ATHE’nin [ATHE: Association for Theatre in Higher Education (Yüksek Öğrenimde Tiyatro Birliği)] üyelerine “akademide tiyatro için yeni bir paradigmayı” kucaklamaları konusunda meydan okumuştum. Konuşmamın birden çok versiyonu yayınlandı. Temel fikir şöyle:

Gerçek şu ki bizim bildiğimiz ve yaptığımız anlamıyla tiyatro, -yani yazılı oyunların sahnelenmesi- 21’inci yüzyıldaki yaylı sazlar dörtlüsü gibi: çok sevilen ama oldukça kısıtlı bir tür -performansın sadece bir altbölümü. […] Yeni paradigma “performans” […]. Tiyatro bölümleri “performans bölümleri” haline gelmeli. […] Performans entelektüel, sosyal, kültürel, tarihsel ve sanatsal hayatla geniş anlamda iç içedir. Performans teori ve pratiği birleştirir. […] İcra edilen eylemler ister gerçek ister sanal olsun, yazılan kelimeden çok daha fazla şekilde, bugünün gerçekliklerini kapsayan birçok kültürel, kişisel, kitlesel, bölgesel ve dünya sistemlerini birbirine bağlar ve müzakere eder. Performans, doğal olarak, “sanatları” içerir ama onların ötesine geçer. Performans eğlencelerin, sanatların, ritüellerin, politikanın, ekonominin ve kişilerin birbiriyle ilişkilerinin geniş bir yelpazesidir. […] Yeni müfredatlar oluşturmak için […] yeni akademisyen kadrolarına ihtiyacımız var. (1992:8-9)

Olması gerektiğini söylediğim birçok şey gerçekleşti. Artık “performans” hem sanatsal hem de teorik bir kategori olarak var. Tiyatro artık sadece daha önceden var olan oyunların üretilmesi değil; oyun yazımı artık tiyatronun olmazsa olmazı değil. Bunun anlamı, artık “tiyatro” tiyatro değil. Pratik açısından performans, düzenlemeleri, kolektif ve solo çalışmaları, mekana özel çalışmaları, enstalasyonları ve izleyici katılımını içeriyor; intermedyal, dijital ve dağınık. Pratiğin bu genişletilmiş kapsamı performans çalışmaları akademisyenlerin öğrendikleriyle derinden bağlantılı. Teorik açısından performans sosyal, politik, medikal, ekonomik, askeri, eğlence ve sanat etkinliklerini kapsayan bir çatı kategori.

Çoğu  tiyatro bölümü halen, sosyal medya, dijitallik, bilgi savaşları olarak politika ve benzeri gibi giderek daha da performatif hale gelen kültürün getirdiği meydan okumalara karşılık verebilmiş değil. Bölümler dönüştü ama yeterince radikal bir şekilde değil. Birkaç tiyatro bölümü bu duruma belki bir performans çalışmaları profesörüne kürsü açarak veya bölümün adını “Tiyatro VE Performans Çalışmaları” ve benzeri şekilde değiştirerek yarım gönüllülükle cevap vermeye çalışıyor. Bu yarım gönüllü reform jesti, Olson’un tiyatro doktora programlarını bertaraf ederek çözmeye çalıştığı krizle neden karşı karşıya oldukları sorusunun yanıtı.

“Tiyatro” alanında doktoraların demode olduğuna katılıyorum. Ama yüksek lisans dereceli kişiler yığınının, tiyatro bölümlerinin yok olmasını bırakın, erimesini bile engelleyemeyeceğini düşünüyorum. Onları kurtaracak ve belirli seviyelerde meslek olanakları yaratacak olan şey, performansın geniş yelpazesiyle ilişkilenecek olan öğrenciler yetiştirmektir. Hem teorik  hem de belirli bir ölçüde pratik olarak donanımlı yetişen doktoralı akademisyenler yeni lisans öğrencilerini yetiştirecektir.

Olson’un lisans üstü programları yüksek lisansla sınırlama önerisi dört ihtiyacı görmezden geliyor: birincisi icracıların tarih ve teoriyi bilmesi gereksinimi; ikincisi, teorisyenlerin pratik yapma gereksinimi; üçüncüsü, performans biliminin kendi kendine var olma gereksinimi; dördüncüsü, performans çalışmalarının her türlü dijital performans becerisine sahip lisans öğrencileriyle ilişkilenmesi gereksinimi. Eğer performans çalışmaları pratiği arşivsel, tarihsel ve eleştirel çalışmalar olarak sahiplenirse, performans çalışmalarındaki doktorlar,  bu dört gereksinime de hitap edebilir. Sosyal yaşam, toplumsal cinsiyet, ırk, kimlik, yönelim, politika, iş, sağlık, savaş, hukuk ve daha birçoğu performans çalışmaları akademisyenlerinin çalıştığı konular. Bunların her biri farklı, -çünkü performansın alt kategorileri sınırsız- ama yine de bütün bu paket bir bütün olarak teorize edilebilir. Bu birleşik performans teorisi tam da geride bıraktığımız elli yıl boyunca akademinin geliştirmeye çalıştığı şeydir.

Referanslar:

Olson, Jody. 2013. “An Argument for Eliminating the Doctorate in Theater.” The Chronicle of Higher Education, 16 Ocak. http://chronicle.com/article/Eliminating-the-Doctorate-in/136673/ (15 Mart).

Schechner, Richard. 1992. “A New Paradigm for Theatre in the Academy.” TDR 36, 4 (T136):7–10.

Paylaş.

Yanıtla