Niçin Sadece Binasına Değil De Tiyatroya Yatırım Yapmalıyız?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri / Yeni bir rapor Londra’nın küçük tiyatrolarının zor zamanlardan geçtiğini söylüyor. Raporda iyi fikirler olmakla birlikte gelecek hakkında fazla bir şey ortaya koymuyor.

 Guardian. 30 Temmuz 2013, Çeviri: Zeynep Okan

Finborough Rooms

Büyüklük önemlidir … Alexis Gerred and Cassidy Janson, Londra’nın en önemli küçük tiyatrolarından the Finborough’daki ‘Rooms’ oyununda. Fotoğraf: Tristram Kenton, the Guardian için çekilmiştir.

Temmuz ayında yayınlanan Center Stage raporu Londra’nın küçük tiyatrolarının yaşadığı zorluklara odaklandı ve bu tiyatroların yüzleştikleri en büyük meselelerle birlikte başkent sanat yaşamında üstlendikleri önemli rolün altını çizdi. Kesinlikle iyi niyetlerle hazırlanmış olan raporu güzel beklentilerle karşıladık. Raporda – çoğu eskiden ‘fringe’ [alternatif tiyatro]diye adlandırılan oluşumun bir parçası olan– mekanlara daha büyük önem atfedilseydi bu  işin gerçekten artısı olurdu, ancak raporun zihniyeti en az bir on yıl kadar eskide kalmış.

Öncelikle, ülkede hiç bir küçük tiyatro bir diğeriyle aynı değil. Finborough ve Battersea’nin Theatre 503’ü gibi küçük bazı mucizeler, yeni yazım ekolojisinin Royal Court veya the Bush kadar hayati parçalarından. Union gibi bazıları müzikal tiyatronun çehresini değiştirdi. Pek çok tiyatro mekanı, özellikle Londra’dakiler, hiç bir sanatsal politika olmadan kiralanmak üzere işletilen mekanlar. Mekan ne kadar pahalıysa mali risk de o kadar artıyor. o yüzden pek çok küçük tiyatronun muhafazakarlıkla tanımlanması şaşırtıcı değil.

Raporun önermelerinden biri olan, insanların daha büyük ve iyi tiyatrolara atlamadan evvel kariyerlerine küçük mekanlarda başladıkları düşüncesi de gerçeği yansıtmıyor. Küçüğün güzel olduğunu düşünen ve gelecek 30 yıl içinde Ulusal Tiyatroyu yönetmek gibi bir hırs beslemeyen bir kuşak dolusu tiyatro insanı var artık. Aslında problem tam da bu aralar Ulusal Tiyatro’yu yönetmeye istekli insan bulmanın zorluğundaymış gibi duruyor.

Bu insanlar bir pub’in içindeki kara-kutu mekanlarda da eser üretmek istemiyorlar. West End’deki pek çok büyük eski bina – ne kadar güzel olsalar da – 21. yüzyılın performans ihtiyaçlarını karşılamıyor. Tiyatro binaları genellikle yapılan işi tanımlıyor, halbuki bu durum tersine işlemeli. Bir tiyatroyu tiyatro yapan eserin kendisidir, tuğlalar, kirişler veya kolonlar değil.

Rapordaki en iyi önerilerden biri Belediye Binalarındaki alanların provalar için uygun hale getirilmesi ve boş ofislerle dükkanların performanslar için kullanılması. Bunun tüm Birleşik Krallık’ta şimdikinden çok daha büyük ölçekte hayata geçirilmesi gerekiyor. Böyle inisiyatifler çok fazla bürokrasiyle boğuluyorlar. Bu tarz değişiklikler toplumların dönüşümüne –ve tiyatrolar insanlara gitmeliyken, insanların tiyatroya gitmesi gerektiği düşüncesini kesin olarak yıkmaya- yardımcı olabilir. Gelecek geçici mekanlarda, ve bizler de geçmişi kurumsallaştırmaya uğraşmak yerine bu düşünceyi hayata geçirmeliyiz. İngiltere Sanat Konseyi’nin 2015-18 yılları yatırımları sadece geçmişi kurtarmaya uğraşmamalı ve geleceğe yatırım yapmalı.

Şüphesiz, Londra’daki küçük tiyatrolar mülk fiyatları fırladıkça ve mekan sahipleri açgözlüleştikçe ticari baskılarla karşılaşıyorlar ancak 60’ların sonları ve 70’lerin başlarında Londra’nın her yerinde küçük tiyatroların yaygınlaşmasını sağlayan o öncü teatral ruhu yeniden canlandırmak istiyorsak bina tadilatlarının ötesinde düşünmeliyiz. Bina ticaretinin ihtiyaçlarına sanatçıların ihtiyaçlarından daha fazla önem veriyor olma tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Paylaş.

Yanıtla